16 Kasım 2024 Cumartesi

Erkan Baş: Libya'da ölen askerler gizleniyor, cenaze törenleri yapılmıyor

TİP Genel Başkanı Erkan Baş, Meclis'te düzenlediği haftalık basın toplantısında Gezi davasının daha yeni başladığını ve iktidarın yargılanacağını söylerken, Libya'da ölen askerlerin sayılarının gizlendiğini ve sırf sayıyı gizlemek için cenaze törenlerinin yapılmadığını ifade etti.

Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, Meclis'te basın açıklamasını düzenledi. Konuşmasına işçileri ve işçi direnişlerini selamlayarak başlayan Erkan Baş, İran'ın batısındaki meydana gelen ve Van ve çevresinde hissedilen depremde hayatını kaybedenlerin yakınlarına baş sağlığı diledi.

Gezi direnişi ile ilgili açılan davanın karar duruşmasına değinen Baş, "Gezi direnişini bu toprakların bugüne kadar gördüğü en ileri, en anlamlı, en halkçı direniş olarak değerlendiriyoruz. Bu direnişin parçası olan, sokağa çıkan, barikat kuran, canını veren, terini akıtan, öncülük eden, haksız biçimde yargılanan herkesle beraber Gezi'nin onurunu taşımaya devam edeceğiz. Bu onurlu duruşu yargılamaya soyunanların da, Gezi'nin mahkum edilemeyeceğini, Türkiye halklarının buna izin vermeyeceğini söylediğimizde bize inanmayanları bir kez daha gerçekle karşı karşıya bırakmış olduk" dedi.

'GEZİ DAVASI YENİ BAŞLIYOR, İKTİDAR HESAP VERECEK'
Gezi davasının beraat ile sonuçlanmasının haklılıklarının kanıtı olduğunu vurgulayan Baş, "Gezi'de halkın haklı isyanının karşısına devletin ele geçirdikleri tüm olanaklarını ve her tür çeteyi kullanarak saldıran, bu saldırıların sonucunda gencecik kardeşlerimizin hayatını kaybetmesine neden olan, yüzlerce insanın yaralanmasına ve uzuv kaybı yaşamasına, binlerce insanın haksız biçimde gözaltına alınmasına, tutuklanmasına neden olan iktidar hesap verecektir. Gezi davası bitmemiştir, Gezi davası yeni başlamaktadır ve artık gerçek suçluların yargılanması aşamasında olduğumuzu söylemek gerekiyor" diye kaydetti.

'ERDOĞAN'IN 'TANE' DEDİKLERİ BU ÜLKENİN İNSANLARI'
Baş, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Buraya gelmeden birkaç saat önce televizyonlarda izledik, bir basın mensubu arkadaşımız AKP'li Cumhurbaşkanı'na muhalefetin eleştirilerini kapsayan bir soru soruyor 'Birkaç şehidimiz var sözünüz muhalefet tarafından eleştirildi, konuya ilişkin bir açıklamanız olacak mı' diye. Tayyip Erdoğan cevap vereceği yerde cevap veremeyeceği için basın mensubunu aşağılayan, fırçalayan, muhalefete akıl vermeye çalışan bir yaklaşım içerisine giriyor. Nasıl bir basın özgürlüğünden söz edelim? Bir gazeteci, en doğal hakkı olan 'soru sorma hakkı'nı bile kullanamayacaksa bir ülkede hangi bir basından söz edelim?

"Basın üzerinde tahakküm kurmak yerine yaptığınız yanlışlardan vazgeçseniz? Ne demek 'birkaç tane şehidimiz var'? O sizin 'tane' dedikleriniz, tıpkı sizin çocuklarınız gibi birilerinin, anaların babaların kuzusu, birilerinin sevgilisi, birilerinin eşi, birilerinin babası. Onlar 'tane' değil, bu ülkenin insanları. Siz böyle muamele ederseniz bu eleştirilmeyecek de ne olacak?

"Bir de 'Muhalefet beni mi yargılayacak' diyor. Başkalarını bilmeyiz ama biz kendi adımıza şunu söyleyebiliriz: Biz halk adına attıkları her adımı takip ediyoruz, halka karşı ettikleri her lafın, attıkları her adımın, gerçekleştirdikleri halk düşmanı her eylemin karşısındayız ve sadece kendimiz durmuyoruz, aynı zamanda halkın en geniş kesimlerinin de bu haksızlıklara karşı dimdik durması için mücadele ediyoruz.

'DÜNYANIN EN ŞEFFAF MAHKEMELERİNDE YARGILANACAKSINIZ'
"Ve tabii ki biz yapmayacağız ama mutlaka yargılanacaksınız. Hatta açık söyleyeyim, dünyanın en adil, en özgür, en şeffaf mahkemelerinde yargılanacaksınız çünkü biz çok rahatız. Hukukun h'sinin işlediği herhangi bir yargılama sürecinde işlediğiniz suçların çok ağır cezaları olduğunu biliyoruz. Sizin yaptığınız gibi olmayan suçları yaratmak için kurulu mahkemelere ihtiyacımız yok, dünyanın en şeffaf mahkemelerinde yargılanacaksınız ve bu suçların cezasını çekeceksiniz.

'BIRAKIN DA BAZI TEPELER BOŞ KALSIN'
"Suriye, Birleşmiş Milletler düzeyinde tanınan egemen bir ülkedir. Bu ülkenin topraklarında İdlib'de Türkiye askerleri ölüyor. Cuhurbaşkanı çıkıp diyor ki 'Şehitler tepesi boş kalmayacak'. Başka bir ülkenin topraklarına o ülkenin izni olmadan yahut o ülke tarafından bize yönelik bir saldırı olmadan asker göndermişsiniz, bunu tartışmak yerine 'Şehitler tepesi boş kalmayacak' diyorsunuz.

"Bırakın da bazı tepeler de boş kalsın. Bütün tepelere betonları diktiniz, rant alanlarına çevirdiniz, memlekette ağaç, orman, dere, tepe ne varsa sattınız. Boş kalmasın dediği tepe de bu ülkenin gençlerinin mezarları. Bu kabul edilebilir bir şey değildir. Bırakın bazı tepeler boş kalsın, o tepelerin toprağının altında insanlar yatmasın, üstünde özgürce koşsun, gezsin, eğlensin.

'SURİYE'DEKİ İNSANLARIN DRAMI AKP İKTİDARI VE ONUN BESLEDİĞİ ÇETELERDİR'
"Bırakalım Suriye'nin sorunlarını çözmeyi, Türkiye'yi de daha sorunlu bir ülke haline getirdiler. Türkiye'de şu an itibarıyla dört milyon Suriyeli göçmen var. Önemli bir kısmı yoksulluk içinde, işsizler, kadınları istismara uğruyor, çocukları hastalanıyor. Peki AKP ne yapıyor? Bu durumu çözmek yerine 'ben bunu nasıl koza çeviririm' derdinde. Avrupa devletlerine sopa olarak kullanmaya çalışıyor. 'Bakın Suriye'de beni desteklemezseniz bu aç, yoksul, hasta insanları sizin üzerinize salarım' diyor. Sonra neymiş, gerici, yandaş basın manşetler atıyor 'Suriye'de insanlık dramı'. Suriye'deki insanların dramı sadece AKP iktidarı ve onun beslediği cihatçı çetelerdir, başka hiçbir şey değil.

'ÖLEN ASKERLERİN SAYILARI GİZLENİYOR, CENAZE TÖRENİ YAPMIYORLAR'
"Libya'da askerler ölüyor. Ölen askerlerle ilgili sayılar gizleniyor, cenaze töreni yapmıyorlar bu askerler gündem olmasın da halk sorgulamasın diye. Çünkü hiçbir meşruiyetleri, hiçbir açıklamaları yok halka yapacakları. Ne diyecekler, 'Biz alakasız, bizi ilgilendirmeyen bir yerde bir ülkeyi zayıf gördük, iç savaşları var, gidip nemalanalım oradan buraya para aktaracağız, inşaat ihaleleri alacağız, biraz insanlarımız ölecek ama 3-5 kuruş para kazanacağız' mı diyecekler?

"Son olarak Türkiye'nin kendi toprakları dışında bulunan bütün askerlerini derhal geri çekmesi gerektiğini ve bu politikaları uygulayanların da halka hesap vermesi gerektiğini söylüyoruz."