24 Kasım 2024 Pazar

'Efrîn'e yapılan saldırıya karşı acil tutum alınmalıdır'

Kürdistan'i siyasi parti, kurum ve kuruluşların Efrîn gündemiyle yaptıkları toplantının ardından yayınlanan deklarasyonda, "Kürt halkı başta olmak üzere, Türkiye'deki bütün halkları ve inanç topluluklarını Afrin halkıyla dayanışmaya, seslerini yükseltmeye, Afrin'ne yapılan saldırının son bulması için çok acil bir tutum almaya çağırıyoruz" denildi.
AKP/Saray rejiminin Efrîn kent merkezini işgal etmesinin ardından Demir Otel'de olağanüstü biraraya gelen Kürdistan'i siyasi parti, kurum ve kuruluşlar, toplantı sonrası Efrîn'e ilişkin tutum deklarasyonu yayınladılar.
 
Toplantı sonrası düzenlenen basın toplantısında deklarasyonu açıklayan Berdan Öztürk, "Bizler aşağıda imzası bulunan siyasi parti ve sivil toplum örgütleri olarak TSK ile birlikte ÖSO çetelerinin, Afrin'e yaptıkları saldırının Afrin kent merkezine kadar ulaşması ve büyük bir insanlık trajedisinin yaşanma olasılığı karşısında bütün uluslararası topluma aşağıdaki çağrıyı yapmayı ulusal, toplumsal, ahlaki ve vicdani bir sorumluluk olarak gördük" dedi.
 
YÜZLERCE SİVİL YAŞAMINI YİTİRDİ
 
Efrîn'e yönelik işgal ve soykırım saldırısının 58. gününe girdiğini hatılatan Öztürk, "Bu süre içerisinde yapılan hava ve kara bombardımanları sonucunda yüzlerci sivil yaşamını yitirdi, Afrin'in köyleri ve kasabaları yapılan bombardımanlar sonucunda tam bir harabeye çevrildi" diye kaydetti.
 
EFRÎN'İN TARİHİ DOKUSU TAHRİP EDİLMİŞTİR
 
Öztürk, "Kadim bir Kürdistan şehri Afrin kent merkezinin kuşatma altına alınması, şehrin elektrik ve su şebekelerinin hedef alınarak hava bombardımanları ile tahrip edilmesi ve kontrol altına alınması nedeniyle günlerdir Afrin halkı susuzluk ve susuzluğun yol açtığı ciddi sağlık ve yaşam sorunlarıyla karşı karşıya kalmıştır. Hastanelerin bombalanarak onlarca yaralı sivil insanın ölümüne neden olarak savaş suçu işlenmiştir. Aynı zamanda Afrin'in insanlık mirası olan tarihi dokusu ve ekolojik yapısı tahrip edilmiştir" dedi.
 
Efrîn köyleri, beldeleri ve kasabalarına yapılan bombardımanlar sonucu yerleşim yerlerini terk ederek Efrîn kent merkezine sığınanlarla birlikte şehir büyük bir nüfus kalabalığına ulaştığını ifade eden Öztürk, "Ve şimdi Afrin şehir merkezi kuşatma altına alınarak havadan ve karadan bombardımana tabi tutulmuş, daha şimdiden şehir tam bir harabeye dönmüş, onlarca sivil yaşamını yitirmiştir" diye belirtti.
 
'AFRİN TEK BAŞINA AFRİN DEĞİLDİR'
 
Efrîn'de büyük bir insanlık trajedisinin yaşanmasının an meselesi olduğunun altını çizen Öztürk şöyle konuştu: "Afrin tek başına Afrin değildir. Afrin, DAİŞ çetelerinin bütün Ortadoğu'yu cehenneme ve kan gölüne çevirdiği süreçte, DAİŞ zulmünden kaçanlara ev sahipliği yapan, onlarla ekmeğini, suyunu, havasını ve bütün değerlerini paylaşan, Ortadoğu'nun bütün kültürleri, inançları ve dillerinin bir ararda ve birlikte yaşayabileceğine ışık tutan bir ortak yaşam, barış ve kardeşlik vahasıydı." Bu barış, kardeşlik ve birlikte yaşam vahası kurutulmak istendiğini vurgulayan Öztürk, "Bu nedenle Afrin, tek başına bir Afrin değildir. Afrin semboldür, Afrin Ortadoğu halklarının birlikte ve kardeşçe yaşayabilecekleri yeni bir medeniyetin filizlendiği aydınlık şehridir" diye konuştu.
 
KÜRT HALKININ TÜM KAZANIMLARI YOK EDİLMEK İSTENİYOR
 
DTK Eşbaşkanı Berdan Öztürk konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Afrin, Kürt sorununun, demokratik, adil ve barışçıl yöntemlerle çözümüne model oluşturan, ışık tutan bir barış şehridir. Afrin, bu nedenle yok edilmek, Afrin'in gerçek sahipleri yurtsuzlaştırılarak, dışarıdan getirtileceklere 'yurt' edilmek isteniyor. Afrin'in demografik yapısı değiştirilmek isteniyor. Afrin şahsında, Kürt halkının kendi vatanında bir statü sahibi olması engellenmek isteniyor, Kürt halkının bütün kazanımları yok edilmek isteniyor.
 
"En başta Kürt ve Türk halkları olmak üzere, bütün uluslararası toplum yaşanacak bu insanlık trajedisi karşısında daha fazla sessiz kalmamalıdır. Sessiz kalmak, Afrin'e sahip çıkmamak DAİŞ çeteleri ve onların yeni türevlerinin yeniden palazlanarak insanlığın başına yeni ve daha büyük belalar açmasına bile bile göz yummakla eşanlamlıdır.
 
"Kaldı ki ne özelde Afrin, ne de genelde Rojava'nın halkı ve onun siyasi-askeri dinamikleri ne Türkiye için, ne de Suriye için bir tehdit unsuru olmamışlardır. Demokratik bir Suriye'de bütün halkların, inançların ve kültürlerin adil, demokratik ve eşitlikçi bir düzende kardeşçe yaşamak istemi ve talebi neden başka ülkeler ve halklar için tehdit oluştursun.
 
"Bu talepler, üç yıl öncesine kadar, Türkiye'nin de yaşadığı çıkmazlardan kurtulmak, huzur, refah, adalet, barış ve kardeşlik ülkesi olmak için AKP hükümetinin gündeminde olan taleplerdi. Bunun için tüm toplumsal kesimlerin büyük bir destek verdiği görüşme ve müzakerelerle çözüm arayışları söz konusuydu.
 
"Kürt sorununun, demokratik ve adil bir şekilde barışçıl yöntemlerle çözümünden başka bir yol ve çıkışın olmadığı, acı ve ağır bedeller ödeten kırk yıllık tecrübelerle gerek siyasi ve askeri kurumların gerekse de diğer tüm sivil toplum örgütleri ve diğer toplumsal dinamiklerin bildiği bir realitedir."
 
DAHA FAZLA ACI ÇEKİLEBİLİR
 
Daha fazla acı çekilebileceğini, daha fazla insanın yaşamını yitirebileceğini, daha büyük ve ağır yeni bedeller ödenebileceğini söyleyen Öztürk, "ama bu somut realite asla değişmez" dedi. Kürt sorununun bu yöntemlerle çözülemeyeceğinin altını çizen Öztürk, "Bu yöntemler, Türkiye'nin daha büyük çıkmazların, sorunların, çelişki ve çatışmaların içerisinde bütün enerjisini tüketmesi ve zayıf düşmesinden başka bir sonuç doğurmaz" diye kaydetti.
 
Öztürk konuşmasının devamında şu ifadeleri kullandı:
"Bu nedenle, Kürt'ü düşman gören değil, dost ve kardeş gören bir politika Türkiye'ye kazandırır. Türkiye'yi esas olarak, gerek bölgede, gerekse de tüm Dünya'da güçlü kılacak esas dinamik, gerek Türkiye'deki, gerekse de diğer Kürdistan parçalarındaki Kürt halkını düşman gören değil, temel bir ittifak gücü görmesi ve buna göre yaklaşmasını gerektirirdi. Bu, bin yıllık tarihi yaşanmışlıklarla somutlaşan bilimsel bir gerçekliktir.
 
"2011 yılından beri devam eden Suriye savaşının ve DAİŞ zulmünün tam da bitmeye yüz tuttuğu, Suriye'de, demokratik yeni bir sistemin kurulmasının gündemleştiği bir zamanda Afrin'e saldırı ile Suriye'de yeniden bir savaş sürecinin başlatılmasını uluslararası toplum ve Suriye'deki uluslararası koalisyon güçleri iyi okumalı ve doğru değerlendirmelidirler.
 
"Birleşmiş Milletlerin bir aylık ateşkes kararının, Avrupa Parlamentosun Türkiye'nin bütün askeri güçlerini Afrin'den çekme ve soruna diyalogla çözüm bulma kararı, ABD, Avrupa Konseyi ve diğer uluslararası kurumların, aydınların çağrılarının Türkiye tarafından dikkate alınmaması, AKP Genel Başkanı Erdoğan'ın Afrin'deki harekatın bir fetih harekatı olduğunu dillendirmesi gerçeği de bu kararları alan ve çağrıları yapanlar tarafından doğru anlaşılmalıdır."
 
BM, AK, AP KARARLARININ ARKASINDA DURMALIDIR
 
Birleşmiş Milletler, Avrupa Parlamentosu ve diğer uluslararası kurumların aldıkları kararlarının arkasında durması gerektiğini söyleyen Öztürk, "Afrin'de gelinen süreç ve büyük bir insanlık trajedisinin yaşanmasının kaçınılmaz olduğu da dikkate alınırsa, bu soyut ve geçiştirmeci karar ve çağrıların sorun çözücü olmaktan uzak olduğu bir gerçektir. Bu nedenle, Birleşmiş Milletler, Avrupa Konseyi, Avrupa Parlamentosu, Suriye'deki uluslararası koalisyon güçleri, Rusya, İslam ülkeleri ve topyekün uluslararası toplum daha acil ve somut girişimlerde bulunmalı, Afrin'de olası bir insanlık trajedisinin önüne geçmelidir" diye belirtti.
 
'YARIN ÇOK GEÇ OLABİLİR'
 
"Yarın çok geç olabilir" diye uyaran Öztürk, "Uluslararası toplumun, hem siyaseten, hem de ahlaken Afrin şahsında Rojava halkına karşı sorumlulukları ve görevleri vardır. Bütün uluslararası toplumun başına müsallat olan, tüm Avrupa'yı gerçekleştirdiği bombalamalar ve katliamlarla korku cehennemine çeviren DAİŞ zulmünün bertaraf edilmesi için omurgasının ağırlığını Kürtlerin oluşturduğu SDG güçleri kadın ve erkek binlerce kahraman evladını şehit vermiştir. Büyük ve ağır bedeller ödeme pahasına çağın direnişini gerçekleştirerek uluslararası toplumu DAİŞ terör çetesinden kurtarmıştır. İşte tam da bu gerçek nedeniyledir ki, şimdi Afrin şahsında Kürt halkına karşı sorumluluklarını yerine getirme sırası uluslararası toplumun omuzlarındadır" dedi.
 
TSK VE ÖSO, EFRÎN'DEN ÇEKİLMELİDİR
 
Efrîn halkına sahip çıkmak, Efrîn direnişinin yanında olmak siyaset üstü bir mesele olarak bütün insanlığın ahlaki ve vicdani görevi olduğunu hatırlatan DTK Eşbaşkanı Berdan Öztürk, "Bu nedenle, başta Birleşmiş Milletleri, Avrupa Konseyini, Avrupa Parlamentosunu, uluslararası koalisyon güçlerini, İslam ülkelerini ve topyekün uluslararası toplumu çok acil olarak Afrin'deki trajedinin önüne geçmek için girişimlerde bulunmaya, Afrin'e giren bütün silahlı güçlerin Afrin'den çekilmesi de dahil somut sonuçlar ortaya çıkarmaya çağırıyoruz" diye konuştu.
 
Öztürk konuşmasının devamında şunları söyledi:
"Afrin gerçeği, tüm Kürdistan'da bütün siyasi partilerin, sivil toplum örgütlerinin, inanç topluluklarının ve kanaat önderlerinin ideolojik farklılıkları bir kenara bırakarak ulusal birlik ruhunu ve pratiğini hayata geçirmesini zorunlu ve ertelenmez bir görev olarak dayatmaktadır. Bu tarihi ve acil görev bütün Kürdistan'i kurum ve şahsiyetlerin ertelenmez sorumluluğundadır. Halkımız, yaşadığı zorlukları ve sorunları ancak ulusal birliğini tesis ederek çözebilecektir.
 
"Kürt halkı başta olmak üzere, Türkiye'deki bütün halkları ve inanç topluluklarını Afrin halkıyla dayanışmaya, seslerini yükseltmeye, Afrin'ne yapılan saldırının son bulması için çok acil bir tutum almaya çağırıyoruz.
 
"Halkımızın diriliş ve varoluş günü olan 21 Mart Newroz Bayramı, Newroz'un direniş ruhu ile Afrin halkı ve direnişiyle dayanışmak için tüm halkımızı Newroz alanlarına davet ediyoruz."
 
DEKLARASYONA İMZA ATAN KURUMLAR
 
DTK, HDP, DBP, Tüm Bel-Sen, TMMOB, SES, ÖSP, Diyarbakır Mali Müşavirler Odası, Eğitim-Sen, DİK, DDKD, Ekoloji Platformu, Pir Sultan Abdal Derneği, Silvan Derneği, TJA, KİK, SKM, 78'ler Derneği, Mimarlar Odası, Barış Anneleri, MEYADER, Sosyalist Meclisler Federasyonu, SYKP, EMEP, ESP, Mazıdağı Derneği, ÖHP, Azadi, DİSK, Mahalli dernekler Platformu, DAKP, BES, MED, TTB Mardin, Mardin Şahmaran Kadın Platformu, Ziraat Mühendisleri Odası, Yapı Yol-Sen, Haber-Sen, Tarım Orkam-Sen, ESM, BTS, Ezidiler Meclisi, Süryani Dernekleri Federasyonu, Harita Mühendisleri Odası, Maden Nühendisleri Odası, Maden Ocakları, BESOP, Mimarlar Odası, Elektrik Mühendisleri Odası, KÜRTPEN