Direnmeye ve örgütlenmeye devam etmeliyiz
İşçi sınıfı ve emekçiler, tüm ezilenler, en başta da antifaşist güçler, devrimci öncüler, halklarımız faşist düşmanın plan ve yönelimlerine karşı her şekilde kendini donatmalı ve örgütlenerek hazırlanmalıdır. Devrimci öncüler, faşizme karşı ancak dişe diş mücadelelerden geçerek özgürlüğün kazanılabileceği hakikatini halklarımıza göstermek ve anlatmak, örgütlemekle yükümlüdürler. Şimdi siyasi duyarlılığın yükseldiği seçim koşullarından yararlanarak her yerde, mümkün olan bütün çalışma alanlarında antifaşist halk komitelerinde örgütlemeli, halkın iradesine sahip çıkma ve özsavunma hazırlığını yaratıcılık, inanç ve kararlılıkla yürütmeliyiz. Birleşik mücadeleyi özellikle bu temelde geliştirmeye yüklenme zamanı.
Faşist saray rejimi, seçim sürecini terörize etme yönelimini adım adım geliştiriyor. Yurtsever siyasetçiler, avukatlar, gazeteciler, çeşitli örgütler 25 Nisan'da kapsamlı bir baskın ve gözaltı terörünün hedefi oldular, ardından tutuklama terörü geldi. 30 Nisan günü sabaha karşı ise faşist devlet terörünün hedef merkezinde Ezilenlerin Sosyalist Partisi, Sosyalist Kadın Meclisleri, Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu, Etkin Haber Ajansı ile gençlik kültür evleri duruyordu.
Saldırı, seçim terörü zincirinin bir halkası olduğu kadar, ezilenlerin öncüsü işçi sınıfının birlik mücadele dayanışma günü 1 Mayıs kutlamalarının önünü kesme girişimiydi. Diğer yandan zamanlama itibarıyla devrimci sosyalistlere özelleşmiş bir saldırı olarak da dikkatleri çekti. Devrimci sosyalistler bu türden sınamalardan çok geçtiler, öldürmeyen her darbenin deneyim ve dayanıklılık kazandırdığını biliyorlar. Nitekim başta İstanbul gelmek üzere ortaya koydukları 1 Mayıs duruşuyla, örgütlülük ve disiplinleriyle, moral ve coşkularıyla saldırıyı yanıtlamış da oldular. Ayrıca Ankara 1 Mayıs’ında sergilenen örnek tutum dahil emekçi sol harekette gelişen siper yoldaşlığı ve dayanışmacı duruş da saldırıya karşı kendi sözünü söyledi.
Siyasi duyarlılığın yükselişte olduğu seçim atmosferi, bu yıl 1 Mayıs kutlamalarını büyük ölçüde şekillendirdi. 250 civarında merkezde miting ve yürüyüşlerin gerçekleşmesi, yaygın 1 Mayıs kutlamalarına işaret ederken; renkli görüntüler, neşe, coşku ve kararlılık, on binler ve yüz binlerin katıldığı eylemlerin halet-i ruhiyesini resmetti.
Hatay ve Samandağ 1 Mayıs yürüyüş ve mitinglerinden yükselen “Helalleşme yok, hesaplaşma var!", "Bir yere gitmiyoruz buradayız!” çığlıklarında somutlaşan, seçim atmosferinin gündem dışına ittiği deprem hakikatini halkın yaşamaya devam ettiği gerçeğini çarpıcı biçimde vurgulayan 2023 1 Mayıs’ından geleceğe kalan özgün tarihsel mesajı ayrıca kaydetmek gerekiyor.
Sabahın erken saatlerinde, emekçi sol hareketin küçük birliklerinin değişik kollardan geleneksel devrimci 1 Mayıs ruhuna uygun tarzda Taksim Meydanına doğru yürüyüşe geçmeleri oldukça anlamlıydı. Özgüvenli birliklerin coşkulu Taksim hamleleri maestronun orkestraya “başlayın” işareti gibiydi. 200 civarında devrimci, faşist devlet terörü ile gözaltına alındı, ancak "öncülerin öncü kolları", bu çevik birliklerin meşruiyet ve özgüven yüklü hareket tarzı bütün ezilenlere; “Fiili meşru mücadele hattından geliyoruz, yasallık bizi teslim alamaz, Taksim'den ve 1 Mayıs taleplerinden vazgeçmiyoruz, 1 Mayıs şehitlerinin hesabını soracağız! Yarın on binler ve yüz binler olarak Taksim’e gelişimizi engelleyemeye gücünüz yetmeyecek” mesajını verdi. Diğer yandan Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da genel durumu özetleyen İstanbul Maltepe 1 Mayıs mitingi, emekçi sol hareketin derlenip toparlanma çabasının sürdüğüne, kitlelerin özgüven biriktirdiğine, öncüler ve kitleler arasındaki bağların güçlenmekte olduğuna işaret ediyordu. Sembolik Taksim hamleleri mücadelenin geleceğini, gelişim yönünü, ufkunu işaret ederken; Maltepe dahil pratikleşen 1 Mayıs miting ve yürüyüşleri ise öncüler ve kitle hazırlığını ifade ettiği ölçüde ve ifade ettiği kadar birinciyle bütünlük oluşturuyordu.
2023 1 Mayıs’ı işbirlikçi tekelci burjuvazi ve onun sınıf çıkarlarının siyasetini güden siyasi partilerin iğrenç ikiyüzlülüğüne, en aşağılık şekilde 1 Mayıs’ı sahiplenmelerine, işçilere dalkavukluk yapmalarına tanıklık etti. TÜSİAD “1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü” mesajında, "refahın adil bölüşümünü sağlayan bir Türkiye’den söz etme burjuva ikiyüzlülüğünü de gösterdi. Yoksuldan, işçiden emekçiden alıp zengine verme ustası faşist şef mesajında işçi evladı olduğundan, kendisinin de işçi olduğundan, işçilere güvendiğinden dem vurma ihtiyacı duydu. Meral Akşener'den Devlet Bahçeli'ye, Kemal Kılıçdaroğlu'ndan Ahmet Davutoğlu'na, grev kırıcısı İmamoğlu'ndan Yavaş'a burjuva siyasetin önde gelen belli başlı temsilcileri benzer ikiyüzlü mesajlar yayınladılar. Ama hiç biri işçilerin sendikal örgütlenme özgürlüğünden, Yüksek Hakem Kurulu'nun lağvedilmesinden, grev, genel grev hakkından, iş cinayetlerinin hesabının verilmesinden, kadın işçilere her alanda uygulanan ayrımcılığa son verilmesinden, taşeronlaştırmanın son bulmasından vb. söz etmediler. İşbirlikçi patron örgütleri, işbirlikçi tekelci burjuvazinin politik temsilcileri ve onların faşist şeflik rejimi 2023 1 Mayıs’ında halklarımıza yalnızca faşist terör sopasını göstermedi, aynı zamanda işçi sınıfını yanıltma, kandırma, sınıf bilincini bulandırma, bozma, sınıf işbirliği teklifiyle baştan çıkartma yolundan bir ideolojik mücadele günü olarak da değerlendirdiler.
Türk-İş ve Hak-İş'in sendika patronlarının işçi sınıfına ihanet ettikleri, işçi sınıfına karşı faşist şeflik rejiminin, patronlar sınıfı ve kapitalist düzenin yanında saf tutukları bir kez daha görüldü. İşçi sınıfının patronlara ve faşist şeflik rejimine karşı mücadelesinin başarısı bu sendika patronlarına, sendika bürokrat ve ağalarına karşı mücadelenin başarısından geçiyor, işçi sınıfının mücadele tarihi ve devrimci teori devrimcilerin sendika bürokrasisi ve ağalarına karşı mücadeledeki eksiklerini ve yetmezliklerini hızla gidermelerinin yaşamsal öneminin altını çizmemizi gerektiriyor.
Seçimler, 1 Mayıs ya da Cumartesi Annelerinin Galatasaray'a çıkışları, işçiler, kadınlar ya da gençlik, Alevi kurumları ya da Kürt halkımızın kazanımları, Mezopotamya Ajansı, Jin News, Etkin Haber Ajansı, HDP, DBP, HDK, Yeşil Sol Parti, ESP, SGDF, önde gelen direniş odaklarını hedefleyen devlet terörü, faşist şeflik rejiminin varoluş iksiri işlevini görüyor, iflah olmaz bir uyuşturucu bağımlısı gibi terör ve zulüm kusmadan yapamıyor. Baskınlar, gözaltılar ve keyfi tutuklamalar zincirleme sürdürülerek Türkiye’nin büyük bir terör belasıyla karşı karşıya olduğu algısı yaratılmaya çalışılıyor. Tırmandırdığı devlet terörü, diğer hile, plan ve hazırlıklarıyla seçimleri kazanmaya çalışan faşist şef ve kafadarları örtülemez, gizlenemez bir durum için de hazırlanıyor. Faşist şefin "Benim milletim Kandil’den aldığı destekle Cumhurbaşkanı olana bu ülkeyi teslim etmez” kehaneti; yalakası soysuzun "14 Mayıs siyasi darbedir" söylemi, "mızrağın çuvala sığmayacağı" bir durum için de sonuçları geçersiz ilan etmeye hazırlandıkları sonucu çıkıyor. Erbakan süprüntüsünün dillendirdiği HÜDAPAR'a seçim güvenliğini emanet eden saray düşüncesi, AKP gençlik kollarında silah dağıtıldığına dair haberler vb... Bütün bunlar halk düşmanlarının halklarımıza karşı karanlık kanlı hesaplarının yansımasıdır.
İşçi sınıfı ve emekçiler, tüm ezilenler, en başta da antifaşist güçler, devrimci öncüler, halklarımız faşist düşmanın plan ve yönelimlerine karşı her şekilde kendini donatmalı ve örgütlenerek hazırlanmalıdır. Devrimci öncüler, faşizme karşı ancak dişe diş mücadelelerden geçerek özgürlüğün kazanılabileceği hakikatini halklarımıza göstermek ve anlatmak, örgütlemekle yükümlüdürler. Halklarımız, emekçi sol güçler belirsizliklerle dolu bir cangılın içerisinde yol alıyorlar.
Gözaltından işçi sınıfı ve halklarımızın 1 Mayıs’ını selamlayan ESP Eş Genel Başkanı Şahin Tümüklü'nün vurguladığı gibi, bütün güçlerimizle "her yerde direnmeye ve örgütlenmeye devam etmeliyiz!” Şimdi siyasi duyarlılığın yükseldiği seçim koşullarından yararlanarak her yerde, mümkün olan bütün çalışma alanlarında antifaşist halk komitelerinde örgütlemeli, halkın iradesine sahip çıkma ve özsavunma hazırlığını yaratıcılık, inanç ve kararlılıkla yürütmeliyiz. Birleşik mücadeleyi özellikle bu temelde geliştirmeye yüklenme zamanı.