28 Nisan 2024 Pazar

Direnen öncüler ve biat etmeyen kitleler için kazanılmış bir yıl

Siyasal sınıf mücadelesinde başarı "ölçümü" gelecekten bakarak da yapılabilir. Burada kullanılabilecek anlamlı kriter, öncünün içerisinden geçmekte olduğu dönemi izleyecek yeni dönemi hazırlaması ve yeni döneme hazırlanmasıdır. Ancak bunun kerameti kendinden menkul "bir yakın gelecek öngörüsü" ile planlanıp yürütülebileceği sanısı spekülatiftir, Marksistlerin değil masa başı sistemcilerinin işidir. Öncülerin siyasal sınıf mücadelesinin yeni dönemlerine hazırlık sorun ve görevi, içerisinden geçmekte oldukları dönemin somut temel devrimci ihtiyaçlarına yanıt olabilmeleri pratiği tarafından yönetilir, koşullandırılır.
Suruç katliamından başlayarak faşist diktatörlüğün "sıçramalı" biçimde yükselttiği saldırganlık, 2016 yazındaki başarısız darbe girişimini takiben ve "yanıt" gerekçesiyle devreye soktuğu OHAL ve KHK düzeniyle limitine vardı. AKP-MHP-Ergenekoncular ittifakı temelinde politik İslamcı ırkçı diktatörlük, MGK’nın 2014’de hazırladığı "diz çöktürme" planını var gücüyle 2018’de de uygulamaya devam etti. 2018’de gerçekleşen Efrîn saldırısı ve işgali, ilhak girişimi, Güney Kürdistan’a saldırı aynı zamanda "sonuç alma" istek ve niyetiyle bağlantılıydı. ABD ve Rusya Federasyonu’nun desteği ile Efrîn işgal edilir ama diktatörlük temel amaçlarına ulaşamaz. Ne PKK bitirilebilir ne de Kürt halkının direnişi kırılır! Ne emekçi sol yapılar ve komünist öncü tasfiye edilebilir ne de kadınlar gençler, işçiler, emekçiler, ezilenler boyun eğer, biat eder! 2018, diktatörlüğe karşı direnen öncüler ve boyun eğmeyen, biat etmeyen kitleler için kazanılmış bir yıl olarak tarihe geçer.
 
Siyasi sınıf mücadelesinde dönemden, somut koşullardan, çatışan ana kuvvetlerin "an"ın (dönemin) koşulları altında ulaşmak istedikleri somut hedeflerden, elde etmek istedikleri somut amaçlardan, tarafların mevcut kuvvetlerinin nicelik ve nitelik düzey ve durumundan vb. yalıtılmış, "kendi başına anlamlı" genel geçer başarı kriterleri yoktur. Her dönemin, onu diğer dönemlerden ayıran tanımlayıcı, niteleyici özelliklerinin belirlediği kendine özgü yapısı vardır. Kuşkusuz "dönemlerin" oluşmasında öznelerin iradesinin de sözü ve rolü vardır, fakat bir kez oluştu mu "dönem"ler öznelere göre de "nesnel"dir. Devrimci görevler, görevler arasındaki ilişkiler, öncelikler, "somut amaçlar", çalışma tarzı, mücadele ve örgüt biçimlerinin değişen öncelikleri, yeniden şekillenen kombinasyonu vb. tamamı dönem yapısı tarafından koşullandırılır.
 
Marksizmin kurucuları kendi teorilerini, "somut koşulların somut tahlili" şeklinde formüle ettiler. Lenin "Marksizm somut şartların somut tahlilidir" görüşünü, sınıf mücadelesinin hemen her önemli dönemecinde yeniden vurgulama ihtiyacı duydu, Marksist yöntemi hatırlattı ve tamamen bilinçli tarzda uyguladı. Öncünün "başarısı"nın da somut siyasal koşullar altında düşünülmesi, tanımlanması ve kavranmasından daha doğru bir yaklaşım olamaz. Başarı analizi, dönemin yaşamsal görevleri ya da belirleyici görevleri temelinde yapılabilir ve yapılmalıdır. Genel geçer değil, "somut" o dönem bazında ve dönemin temel görevleri bağlamında! Öncünün yanılgıları, eksiklikleri ve yetmezliklerinin eleştirel devrimci analizinin söz konusu olduğu her durumda da bu aynı yaklaşım tamamen geçerlidir.
 
Dönemi ve görevleri kavrayamayan devrimcinin başarısının şansa kaldığı açıktır! Ama daha önemlisi şudur ki, tıpkı "başarı" gibi, "dönemi ve görevleri kavramak" da bireysel değil kolektif bir görev ve etkinliktir! Kolektif, "öncü" adına layık olabilmek için dönemi ve görevleri doğru analiz etmeli, analiz ve öngörülerinde, görevleri pratikleştirmede derinleşerek, deneyim biriktirerek, nitelik kazanarak ilerlemelidir. Öncünün dönemi ve görevleri doğru çözümlemesi kendini başarının önkoşulu olarak koyar. Zaten öncünün "irade ve eylem birliği" de "somut ve dinamiktir"; dinamiktir değişen somut koşullar altında, her yeni durumla birlikte değişir, "irade ve eylem birliği" yeniden ve yeniden şekillenir, kurulur. Dönem, analiz ve politikaları somutunda öncünün irade ve eylem birliği olmaksın başarı söz konusu bile olamaz.
 
Öncünün başarısı, ancak ve ancak oluşturucu örgütleri ve cephelerinin, kadro ve aktivistlerinin, kitlesinin kolektif düşünsel ve pratik eylemleriyle gerçekleşebilir. Evet, devrimcinin tek başına yaptığı görevler, eylemler vardır. Evet, kolektif etkin bireyin kişisel devrimci performansı çok değerlidir, önemlidir, kimi durumlarda sürükleyici ve belirleyici de olabilir; fakat partili mücadelede genel ve belirleyici olan kolektif örgütlü çalışmadır. Parti çalışması bir bütündür! Başarınız diğer yoldaş devrimcilerin başarısını hazırlar. Evet, tersi de doğrudur, yoldaş devrimcilerin başarısı da sizin başarınızı hazırlar! Öncünün bütün kolektif yapıları ve özerk cepheleri için de bu hakikat bütünüyle geçerlidir. Öncüyü var eden kolektif ve bireysel bütün yapı taşları devrimci aklıyla, moral-manevi değerleriyle ve tabi devrimci eylemleriyle bir birine bağlıdır, bir birine karşı sorumludur; her yapıcı, her kolektif, her cephe kendi pozisyonundan öncünün başarısını hazırlayarak başarılı olur! Öncüyü var eden her cephe, her kolektif ve her devrimci, elbette kendi alanına ve tanımlanmış somut görevlerine yoğunlaşır ama bütünle bağıntısının, alanına-görevine bütünden bakma perspektifi ve görüş açısının, bütünde "kendi eyleminin anlamını görme", kavrama yetisinin zayıflamasına, silikleşmesine de izin veremez.
 
 Gelişmelere çok yüzeysel bakan, belli ki kötümserlik esintilerinden nemalanmış sol liberaller, "Adam kazandı biz kaybettik" diye sızlanıyorlar. Ayırdında olmadan diktatör ve diktatörlüğün başarı öyküleriyle psikolojik savaş değirmenine su taşıyorlar. Zor ve ağır bir sürecin devrimci tarzda göğüslendiği gerçekliğinin ayırdına varamayan, dönemi ve durumu kavrayamayan devrimciler, "kafa karışıklığı"nın ayak bağına dönüşmesi ve kararsızlık üretmesi tehlikesinin var olduğunu bilmelidirler. Antifaşist direniş, özgürlük ve sosyalizm mücadelesinin ayağını kazanımlara basarak gelişip ilerleyeceği, amacına doğru yürüyeceği için "başarılar"ın ayırdında olmak çok önemlidir.
 
Diktatörlük, 2018’de istediğini elde edebildi mi, yapmak istediklerini başarabildi mi veya ne kadar başardı? Ya da tersinden diktatörlüğün "amacına ulaşması" önlenemedi mi?
 
Politik İslamcı-ırkçı karışımı diktatörlük, 2015’den beri yürütegeldiği özgürlük mücadelesini boğma, kitleleri ezme ve teslim alma, öncüleri tasfiye etme siyasetini bütün imkanlarını zorlayarak esasen de 2018 yılında sonuç alma hesap ve yönelimiyle sürdürdü. Politik özgürlük ve siyasal demokrasi kırıntıları, direnen öncüler ve kitleler, faşist diktatörlüğün saldırı merkezinden hiç çıkmadı. Diktatörlüğün gözaltı, işkence, tutuklama, ağır cezalar verme, bu yoldan öncü örgütlenmeleri dağıtma, fiziken tasfiye etme, devrimci militanların iradesini kırma, özgürlük mücadelesinin öncü kesimlerinde umutsuzluk ve yılgınlık yaratma, öncüleri kitlelerden kopartarak ve kitleleri ezerek teslimiyeti dayatma siyasetine karşı, öncülerin ve geri çekilmiş olmasına karşın kitlelerin direnişi kırılamadı. Öncülerin yönü kitlelere dönük olmaya devam etti, kitlelerle bağları zayıflasa da kopartılamadı! Kitleler ne teslim oldu ne de biat etti! Öyle ki, diktatör, amaçlarına ulaşamadıklarını, öncelikli hedefi olan Kürt halkını teslim alamadıklarını Amed’de açıklayarak itiraf etmek zorunda kaldı!
 
Kitlelerin öncü kesimleri ve büyük kitleler, faşist diktatörlüğün zalim saldırganlığına karşı direndi. Ulusal özgürlük hareketi olduğu gibi emekçi sol hareket de direnerek süreci göğüsledi. Diktatörlüğün fiziki tasfiye saldırılarını emekçi sol öncü örgütlenmeler, tekrar tekrar kendilerini örgütleyerek ve her fırsatta özgürlük mücadelesini yükseltecek adımlar atma çabasını sürdürerek yanıtladılar. Öncülerin direnişçi temelde yeniden yeniden kendilerini örgütlemeleri büyük bir irade ve direniştir. Bu faşist saldırı siyasetini püskürterek diktatörlüğün yenilgisini hazırlayacak siyasi ve örgütsel temellerin koruması demektir, bunun başarılması sürecin en büyük kazanımıdır.
 
Büyük özveri ve bedeller ile "dönemi" göğüsleyen komünist öncü için 2018 de dönemin kazanılmış bir direniş yılıdır. Değişik mücadele biçimlerini kullanabilme yeteneğinin realizasyonu, faşizme karşı birleşik kitle direniş ve devrimci savaş çizgisinin, özgürlük ve sosyalizm mücadelesinin öncüsünün varlığında taşıdığı, işçi sınıfı ve ezilenlere sunduğu devrimci seçeneğin korunup sürdürülmesi başarıldı. Aktif savunma taktiğinin tanımladığı gibi, işçi sınıfı ve ezilenlere sunulan devrimci önderlik seçeneğinin sürekliliğinin sağlanması kuşkusuz ana sorun ve görevdi. Keza öncünün örgütsel tasfiyesini hedefleyen sistematik ve süreğen biçimde devam eden fiziki saldırılara karşı örgütsel sürekliliğin devamı tabi ki başarıdır. Hatta bunun eşitsiz güç ilişkileri koşullarında elde edilen "büyük bir başarı" olduğunu vurgulamanın da bir mahsuru yoktur. Örgütsel sürekliliği değerli ve anlamlı kılan çizgi sürekliliğiyle birlikte yürümesidir, örgütün taşıdığı seçeneği yüksekte tutmayı ve bağlılığını sürdürebilmesidir. Tabi tersi de doğrudur, örgütsel süreklilik olmaksızın gerçekte çizgi sürekliliğinden de söz edilemez. Devrimci deneyimlerin defalarca doğruladığı gibi, diktatörlüğün fiziki tasfiye saldırıları sadece örgütsel tasfiyeyi değil aynı zamanda ve daha da önemlisi daima çizgi ve irade kırmayı, ideolojik ve siyasi tasfiyeyi hedefler.
 
Başarı, her şeyden önce ölümsüzlerimizin yol gösterici devrimci iradesinin eseridir. Sorgu merkezlerini direniş siperine, faşizmin mahkemelerini devrimci bir kürsüye, faşizmi yargılama mevzisine dönüştüren, zindanlarda gürül gürül direnen, sokağa adım atar atmaz devrimci görevlerine koşan, yorulmayan, yılmayan kolektif irade ve eylem hazırlamıştır başarıyı. Umutsuzluğa ve karamsarlığa kapılmadan tasfiye edilen, dağılan örgütleri yeniden, tekrar ve tekrar kurarak öncünün mücadele mevzilerindeki konumlanışını, düzen ve disiplinini sürdürerek, çizgi sürekliliğini sağlayan devrimci irade ve emek ile gerçekleşmiştir. Başarı kolektiftir, öncünün direniş çizgisine bağlı her yapıcının, her kolektifin, öncüyü var eden kitlenin emek ve özveri, inanç ve bağlılığının eseridir.
 
Kuşkusuz öncünün yetersizlikleri, yetmezlikleri vardır, bunların oldukça önemli olduğu da bir gerçektir, bunları görmezden gelmek, üstünden atlamak, etrafını dolaşmak ciddi ve sorumluluk sahibi bir devrimci öncünün, devrimci önderlik iddiasının tavrı ve tarzı olamaz! Yeri geldiğinde bunlar zaten devrimci eleştiriye konu olmakta, öncünün devrimci iddialarını büyütmesi ve kendisini aşmasının sorunları olarak ele alınmakta, aşılmasına yönelinmektedir... Süreç devam ediyor, bu gerçeklik bir an olsun elden kaçırılmamalıdır, ancak yine de komünist öncünün dönemi göğüslemekte olduğunu, keza 2018'in kazanıldığını, dönem ve süreç bakımından temel olanın başarıldığını güven içinde vurguluyoruz! Komünist öncünün başardığı çok değerlidir, kazanılanın ayırdında olmak, başarıyı sindirmek, öncüyü var eden her kolektifin ve yapıcının görevidir.
 
Direnen öncü yapıların temel kadro ve örgütlerinin, dönemin pratiği içerisinde siyasal ve örgütsel deneyim kazandıkları, piştikleri de özellikle ve ayrıca kaydedilmelidir. Bu, büyük bedeller ödenerek, büyük emek ve özverilerle elde edilmiş, anlam ve değeri kendi çapıyla kıyaslanamaz paha biçilmez nitelikte bir kazanımdır. Henüz diktatörlüğün saldırı siyaseti püskürtülerek yenilgiye uğratılamadığına göre halen dönem ve süreç devam ediyor, komünist öncü kazanımların sağlam toprağına basarak ilerleyebilir, aktif savunma çizgisi daha nitelikli tarzda uygulanarak kitleler, faşist diktatörlüğe karşı hücuma hazırlanabilir.
 
Siyasal sınıf mücadelesinde başarı "ölçümü" gelecekten bakarak da yapılabilir. Burada kullanılabilecek anlamlı kriter öncünün içerisinden geçmekte olduğu dönemi izleyecek yeni dönemi hazırlaması ve yeni döneme hazırlanmasıdır. Ancak bunun kerameti kendinden menkul "bir yakın gelecek öngörüsü" ile planlanıp yürütülebileceği sanısı spekülatiftir, Marksistlerin değil, masa başı sistemcilerinin işidir. Öncülerin siyasal sınıf mücadelesinin yeni dönemlerine hazırlık sorun ve görevi, içerisinden geçmekte oldukları dönemin somut temel devrimci ihtiyaçlarına yanıt olabilmeleri pratiği tarafından yönetilir, koşullandırılır. Bu zemin temelinde ve bu zemin kaybedilmeden geliştirilecek siyasal öngörüler "yeni dönem" hazırlığı için hakikaten etkin ve anlamlı olur, işlevseldir.
 
İçerisinden geçmekte olduğumuz dönemin içerisine akabileceği iki muhtemel durumdan, iki olasılıktan söz etmek yanlış olmaz. Faşizme karşı direniş gelişir ve diktatörlüğün süregelen faşist terör ve katliam politikasını püskürterek saldırıya geçer. Mücadele, faşist diktatörlüğü yıkma, onun sınıfsal dayanaklarını ezme, özgürlük ve sosyalizm kapısını açma yoluna girebilir. Komünist öncünün aktif savunma taktiği ile başarmaya çalıştığı da budur... Diğeri ise geride kalan bir kaç yıllık dönemde kaydettiği mesafeye ve önemli kazanımlarına karşın temel amaçlarına ulaşamayan, bu nedene de kendini güvende hissetmeyen faşist diktatörlüğün daha da kanlı bir süreci işçi sınıfı ve ezilenlere, bölgemiz halklarına dayatması olabilir...
 
Öncüleri her iki duruma hazırlayacak olan dönemin devrimci görevlerine yanıt olabilmeleri, diktatörlüğün tasfiye, teslim alma, diz çöktürme siyasetini yenilgiye uğratabilmeleridir. Birinci durum, saldırıya geçen kitlelerin önünde yürümeye, önderlik sorumluluğunu omuzlamaya, ikinci durum ise çok daha zor ve ağır koşullar altında faşizme karşı direnişi sürdürmeye, faşizmin katliam planlarını boşa çıkartma hazırlığı kapsar. Her iki durum için de devrimci hazırlığın temelini, dönemin ana görevlerini devrimci bakımdan yanıtlama pratiği oluşturur.