22 Aralık 2024 Pazar

Devrimin emekçisi: Elif Demirci

Memur olmasına rağmen, işçilerin gittiği yemekhanede yemek yemeği, işçileri örgütlemek için tercih etti. Devrimci Sendikal muhalefet içinde yer alırken, sendikal bürokrasiye karşı sınıf sendikacılığı perspektifi ile mücadele etti.
Devrimin emekçisi Elif Demirci, Almanya’nın Köln kentinde bugün sonsuzluğa uğurlanıyor.
 
Bir süredir kanser tedavisi gören Demirci, 12 Haziran günü yaşamını yitirmişti.
 
Elif Demirci, 64 yaşına rağmen devrimin emekçisi olmaktan vazgeçmedi.  Kapitalizme, emperyalizme ve faşizme karşı sosyalizmin, komünizmin, alternatif olduğu fikrini her zaman savundu.
 
1955 yılında Malatya'da doğdu. Anne, babası tarım işçisiydi. Yazları çocuklarını akrabalarına bırakarak çalışmaya giden yoksul bir ailenin çocuğuydu.
 
İlkokul sonrasında okumak için büyük bir çaba sarf etti. Ailesi okuması için ablası ve erkek kardeşi ile Adana Ceyhan'a yerleşmesine karar verdi. Bağımsız, inisiyatifli geleceği için planlar yapan bir çocuktu.
 
Ortaokul ve liseyi Adana Ceyhan'da okudu. Devrimcilerden ortaokul ikinci sınıfta haberdar olunca ağabeyine "Deniz Gezmiş kimdir?" diye sordu.
 
Lise yıllarında siyasi tartışmalarda "sağcı-solcu" kavramlarıyla tanıştı. Okulda bir arkadaşının faşistler tarafından öldürülmesinin ardından okul boykotuna katılarak ilk eylemini yaptı. Ev sahibinin kızından aldığı kitaplarla, sınıf mücadelesini öğrenmeye başladı.
 
70’li yılların sonunda işçi sınıfı hareketinin büyütülmesi gerektiği düşüncesiyle Çukobirlik iplik fabrikasında çalışmaya başladı. Fabrika müdürü, "Liseyi bitirdin, gel memur ol" isteğine olumsuz yanıt verdi.  Çünkü işçi sınıfının bulunduğu ortamları solumak istiyordu.
 
Sendikal mücadeleye atıldı. Tek Gıda-İş Sendikası'nın üyesi oldu.  Bir yandan Marksizmi öğrenirken, diğer yandan da mücadelenin aktif olarak içindedir. Faşist işçilerin, devrimci sosyalist işçileri şiddet uygulayıp korkutarak işten attırdıkları koşullarda, işyerinde bir faşistin kafasını kırdı. Faşistlerin saldırısına maruz kaldı. İşyerinde çalışma koşulları ortadan kalkınca bu kez, Çimento fabrikasında muhasebe bölümünde memur olarak çalışmaya başladı. Fabrika, içinde yer aldığı devrimci örgütün şehitlerinden Tamer Saatçioğlu'nun babasının müdür olduğu bir fabrikaydı.
 
Sendikal faaliyetlerine burada da devam etti. Memur olmasına rağmen, işçilerin gittiği yemekhanede yemek yemeği, işçileri örgütlemek için tercih etti.
 
Devrimci Sendikal muhalefet içinde yer alırken, sendikal bürokrasiye karşı sınıf sendikacılığı perspektifi ile mücadele etti. 1977 1 Mayıs'ına Adana'da katıldı.
 
Devrimci mücadelesi nedeniyle sık sık evini değiştirmek zorunda kaldı.  Grevler, eylemler, yürüyüşler derken, işçi emekçi ve gençlik hareketindeki yükselişin rejimi zorladığı bir dönemdi. Ancak 1980 askeri darbesi geldi. O’nun içinde zor yıllardı.
 
O günlerde yoldaşlığın yanı sıra hayat arkadaşı da olan Eyüp Karatekin ile tanıştı. Evlendiler. Yoksulluk içinde ilk çocuğunu doğmadan kaybetti.
 
Mücadelenin ihtiyaçları nedeniyle Adana'dan İstanbul'a taşındı, Tekel Cevizli fabrikasında işbaşı yaptı. ‘89 bahar eylemlerine katıldı. Yemek boykutundan iş bırakma eylemine kadar tüm işçi eylemlerinin içinde yer aldı.
 
Yaşamına zorunlu göç de düştü. Gırtlak kanseri olan hayat yoldaşı, yoldaşlarının isteği üzerine İstanbul'dan Avrupa'ya gelince, Elif de yeni doğan oğlu Adil ile Almanya’ya göç yoluna düştü. Tamer Almanya’da doğdu.
 
1994 yılında komünistlerin birlik devrimi, O’nda büyük bir heyecan yarattı. Dernekteki kadın komisyonunda çalışmaya başladı. Gazete dağıtımından dernek çalışmalarına, Cumartesi anneleri ile dayanışma eylemlerinden tutsaklar için kampanyalara kadar her eylemin içinde yer aldı, örgütleyicisi oldu.
 
Köln'e taşındığı süreçte, dernek çalışmasında eşbaşkanlık görevini üstlendi, derneği çeşitli platformlarda temsil etti. Salt Türkiye ve Kürdistan gündemleri ile değil, Almanya'nın yerel gündemlerinin önemine de sürekli vurgu yaptı.
 
Eylem ve etkinliklerin vazgeçilmez “gazeteci kadını” olarak bilinirdi. Kimi yoldaşlarının devrimci fikirlerinin işçilere, emekçilere taşınması görevini gazete üzerinden önemsemediği anda; O en iyi örneği oluştururdu. Ezilenlerin, fikirlerini yaymasının en önemli aracı olarak gazeteyi görürdü.
 
Kadın özgürlük mücadelesinde bu alanın önemli olduğunu ancak bu alana ayrılan kadın kadroların olması gerektiğini savunurdu.
Sosyalist kadınların Avrupa’da çıkardığı kadın bülteninin yazarlar grubundaydı. Kadın atölyelerine, kadın kamplarına katıldı. Kadın devrimi, kadın beyanı, kadın emeğinin görünür kılınması, LGBTİ, cins bilinci atölyelerinde hem öğrendi, hem de sözünü söyleyerek öğretti. Kadın bülteninin kadınlara ulaştırılmasını en çok dert edinendi.
 
ETHA’da çalışan oğlu Adil Demirci, tutuklandığında, hem oğlu hem de tutsak tüm gazeteciler için haftalarca Köln’de yapılan eyleme katıldı. Gittiği her de Saray iktidarının muhalif gazetecilere yönelik baskı politikalarını anlattı.
 
Ömrünün 40 yılını devrimci mücadele içinde geçirdi. Devrimin emekçisi olarak ezilenlerin mücadele tarihinde yerini aldı.