Deniz Boran yazdı: Covid-19: Düşman algısı ve 'burgfrieden'
Düşmanın dışsallığı, içte barışı koşullar. Burjuvazinin temel amacı da budur. Bir çok tarihsel momentte "Burgfrieden" [Kale İçi Barış] taktiğini burjuvazi etkin kullanmıştır. Covid-19'a karşı herkesi "eşitmiş" gibi gösteren "İnsanlık versus Covid-19" denkleminin politik taktiği "Burgfrieden"vari toplumsal barıştır. Özellikle sınıf işbirliği çizgisinde ilerleyen sarı sendikalar, "daha kötüsü de var" tehditleriyle işçiler arasında rızalık üretiyorlar.
ABD Başkanı Trump, Twitter üzerinden "Görünmez bir düşman ile savaşıyoruz" açıklaması yaptı. Fransa Başkanı Macron halka seslenirken "Bir savaş halindeyiz" dedi. Sağlık Bakanı Koca da faşist şefinin komutasında "savaşı" yönetiyor: "Bu savaşı; sağlık ordumuzun özverisi ve tedbirlere bağlılıktaki ısrarımızla kazanacağız."
Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı Von Der Leyen, AB ekonomisini kastederek pandemiyi "external shock" (ekonomiyi etkileyen dış şok) olarak niteledi.
"İnsanlık versus COVİD-19" denklemi kuruldu: Yoktan bir virüs geldi ve ekonomiye, insan sağlığına, sağlık emekçilerine ve işçilere, ekonomiye ve topluma, özetle insanlığa savaş açtı.
'DIŞ DÜŞMAN': BURJUVAZİNİN BİTMEZ ANLATIMI
"Dış düşman", "dış mihrak", "dış şok", "üst akıl"... adları farklı farklı ama anlatılan hikaye aynı. Mükemmel düzenimiz ve huzurumuzu bozan dış faktörler, düşmanlar. Covid-19'un uzaydan üzerimize doğru gelen bir komet misali kavranışı, burjuvazinin bu sonsuz anlatımına aittir.
Ekonomiyi yerle bir eden mülteciler, halk isyanlarını tetikleyen "yabancı faiz lobisi" ve nice siyasal anlatımın ortak yanıdır "dışsallık".
Bu kez de insana karşı savaşan özel tipte, Trump'ın deyimi ile "görünmez" bir doğal düşman.
Oysa yukarıda saydığımız siyasal anlatımlar kadar Covid-19'un "dış düşman" olarak tasarlanışı da bir yalandan ibarettir.
Son yirmi yıl "dışsal saldırılar olarak epidemiler" sırrını yerle bir etmeye yetecek veri sunuyor. Ebola, Sars, Zika ve nice hastalık epidemilerin kapitalist toplumun bir iç yasasına dönüştüğünü gösterdi. Tarihte de vardı, gelecekte de hastalıklar, insan doğanın parçası olduğu ölçüde varolacaktır. Ne var ki içinde yaşadığımız dünya düzeninde, hastalıkların ortaya çıkması ve yayılmasının konjonktürü tarihte hiç olmadığı kadar darlaşmıştır.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), insan sağlığına saldıran "düşmanlara" karşı insanlığın ortak "bilimsel" ve "tarafsız" savunucusu gibi tasarlanır. Her ülkede hükümetler 'savaşın öncüsü', dünyada ise DSÖ'dür. Ne var ki DSÖ ne "tarafsızdır", ne de savaşacak gücü vardır. DSÖ, Birleşmiş Milletler'in bir örgütüdür ve BM ne kadar taraflıysa DSÖ de o kadar taraflıdır. Devletlerarası ilişkilerde anlaşma ve işbirliğin yerini bunalım ve şiddetlenen rekabetin aldığı kapitalizmin varoluş krizi koşullarında bu örgütlerin de kendi varlık amaçlarına bağlı olarak çalışmalarını imkansızlaştırmaktadır. En net biçimde söylemek gerekirse bugün DSÖ emperyalistler için başkaca regülatör dünya örgütleri gibi sadece bir rekabet alanıdır. Covid-19 koşullarında ABD'nin DSÖ'yü "Çin yanlısı" olarak suçlamasıyla mali ödeneğini kesmesi bunun en güncel örneğidir. DSÖ'yü DSÖ yapan kapitalist devletlerin toplamı ve bunların içinde bir avuç emperyalist güç (Güvenlik Konseyi ve Almanya) olduğundan onun çalışmaların sınırı da kapitalist üretim sınırlarıyla eşittir.
Macron'u eleştiren Almanya Cumhurbaşkanı Steinmeier "Pandemi savaş değil, bir insanlık sınavı" dedi. Prusya'lı Savaş Bilimcisi Clausewitz'in "Savaş siyasal amaçlarla yapılır" teziyle çeliştiği için savaş olmadığı belirlemesini yapacak kadar "nesnel" olan Steinmeier ve Büyük Koalisyon, daha "somut" bir düşman bulmaya yöneliyor.
Trump "Çin virüsü" demagojisi ile Çin Halk Cumhuriyeti'ni ölümlerin ve yıkımın sorumlusu olarak gösterirken Almanya da bu anlatıma örtülü destek verdi. Almanya'nın en yüksek tirajlı gazetesi Bild Çin'e 149 Milyar Dolar tutarında detaylı bir fatura çıkardı.
Nerede ortaya çıktığı çok da önemli değil, virüsün ortaya çıkış ve yayılış koşulu küresel bir pazarda bütünleşmiş sermaye düzeni. Rekabet içindeki emperyalist ülkeler "dış suçlu" arayarak hastalıkları da bir rekabet argümanına dönüştürürlerken, hepsi aynı oranda, hatta ABD ve Batı daha da belirleyici olarak koşulların yaratıcısı.
Ne var ki, ekolojik uyanış ve her ampirik-bilimsel araştırma-deney bu hastalıkların o kadar da "dışsal" olmadıkları ortaya çıkıyor.
İnsan ile iç içe olmayan, kendi ekosistemleri içinde binbir türden hastalıkla yaşamayı "öğrenmiş" doğal sistemleri bozan küresel tarım sektörü ve tekeller. Bazen bir sivri sinek üzerinden, bazen bir yarasa, dağ faresi, bazen de kuş veya domuz üzerinden insana bulaşan hastalıklar küresel gıda spekülasyonunun ve kapitalist hayvan endüstrisinin kitlesel "tutuluşu" ve bu yoldan "güçsüzleştirmeleri" ile dolaysız ilintili değil mi? 2019'da Barcelona'da bir araya gelen virologlar küreselleşme ve iklim kriziyle birlikte salgının "her zamankinden çok tehlikeli" olduğunu tartışmış ve hazırlık çağrıları yapmışlardı.(*)
Yine burjuva basın son altı aydır ekonomideki daralmayı haykırmamış ve ekonomik bunalım tehlikesine dikkat çekmemişcesine Pandemi olası ekonomik krizin kaynağı olarak sunuluyor.
'BURGFRİEDEN'
Düşmanın dışsallığı, içte barışı koşullar. Burjuvazinin temel amacı da budur.
Bir çok tarihsel momentte "Burgfrieden" (Kale içi barış) taktiğini burjuvazi etkin kullanmıştır. Birinci Emperyalist Paylaşım Savaşı'nda devrimci yükselişin kırılmasının da temel nedeni bu politikaydı. Dış düşmanlara karşı "anavatan savunmasına" katılıp dünya işçilerine ve ezilen halklara ihanet eden sosyaldemokrasi, "toplumsal barışı" tercih etmişti.
Covid-19'a karşı herkesi "eşitmiş" gibi gösteren "İnsanlık versus Covid-19" denkleminin politik taktiği "Burgfrieden"vari toplumsal barıştır.
"Hepimiz aynı gemideyiz" saçmalığından "el ele Covid-19'u yenelim" demagojisine "Burgfrieden" burjuvazinin işçi sınıfının siyasallaşması ve asıl düşmanına karşı savaşıma girişmesinin önündeki temel engeldir.
"Burgfrieden" politikasının stratejik uygulayıcıları bir siyasal akım olarak sosyaldemokrasi ve sendikalar oluyorlar. Özellikle sınıf işbirliği çizgisinde ilerleyen sarı sendikalar, "daha kötüsü de var" tehditleriyle işçiler arasında rızalık üretiyorlar. Yıllardır burjuvazinin gündeminde olan kısa çalışma ödeneği uygulamalarının bir çırpıda bir çok ülkede eşzamanlı devreye sokulması ve sendikalar bu uygulamayı "kriz koşullarında kötünün iyisi" olarak desteklemeleri, bu politikanın en yalın ve bir o kadar çarpıcı örneğidir.
ESAS SAVAŞ ESAS DÜŞMAN
Epidemi, belki de hiçbir zaman doğanın her hangi bir olgusu olmadığı kadar sermaye düzenine "içkindir".
Endüstrüyel monokültüre dayalı tarım ekonomisi ve onun küresel üretim zinciri dolaysız bir biçimde hastalıkların üremesine ve insanlığı kapsamasına yol açıyor, sağlığın neoliberal sektörleşmesi ve bu sektörde önleyicilik değil, kârın esas alınışı hastalıkların Pandemi'ye dönüşmesini ve bugün yaşandığı boyutlarda yıkıma ve ölüme yol açıyor.
Gökkubenin altı huzurlu, dışı da tehlikeli değil. Toplumu ve dünyayı insana tehlikeli yapan, insanın dışındaki olgular, doğanın derinliklerinde "pusuda yatan" hastalıklar ve virüsler değil, emperyalist küreselleşmede doruğuna ulaşan kapitalist üretim tarzıdır.
Doğrudur, yaşanan düpedüz bir savaş halidir. Ama bu savaş insanlık ve Covid-19 arasında değil, insanlığın varoluş savaşı, porleterya ve ezilenlerin burjuvaziye karşı sınıf savaşımıdır.
Burjuvazinin ve ona yedeklenen II. Enternasyonal'in "Burgfrieden" politikasına karşı Liebknecht ve komünistler "esas düşman içtedir" sloganını yükseltmişlerdi.
Düşman algımızı tazeleyelim: Pandeminin ve onun yol açtığı ölümlerin ve yıkımın sorumlusu toplumumuzun içindedir, doğayı ve insanı kendi karı için sınırsız sömürü konusu yapan sermayedarlar ve onun devletleridir.
Son 20 yıl çok net gösterdi ki, her epidemi veya pandemi bir sonraki daha yıkıcı pandeminin bir ön işaretidir sadece.
Pandemisiz ve sağlıklı bir yaşamın garantisi kapitalizmi ve onun devletini yıkmak, onun yerine işçilerin ve ezilenlerin kendilerini yönetecekleri ve kendi ihtiyaçları doğrultusunda doğa ile uyum içinde üretecekleri bir düzen kurmaktır.
* www.irta.cat/en/world-experts-in-virology-meet-in-barcelona-climate-change-globalization-and-emerging-viral-diseases/