16 Kasım 2024 Cumartesi

Cumartesi Anneleri: Mehmet Bal'ın da kaybedilmesinden endişeliyiz

Cumartesi Anneleri 777. buluşmalarında Rıdvan Karakoç'un katillerinin cezalandırılmasını istedi. Devletin, yöntemlerini değiştirdiğini ancak politikaların sürdüğünü vurgulayan İHD Eş Genel Başkanı Keskin, 24 Ocak'tan beri kendisinden haber alınamayan Mehmet Bal'ın kaybedilmesinden endişe duyduklarını söyledi.

Cumartesi Anneleri, 777. buluşmalarında gözaltında katledilen Rıdvan Karakoç'un dosyasını ele aldı. Kayıp yakınları, oğlunun katillerinin yargılandığını göremeden yaşama gözlerini yuman Asiye Karakoç'un "Adalet istiyorum! Oğlumu kaybedenler hesap versin istiyorum! Kendimi vatandaş olarak hissetmek istiyorum!" sözlerini hatırlattı.

Kayıp yakınları, Galatasaray Meydanı'nı 78 haftadır yasaklı olduğu için bu hafta da İHD İstanbul Şubesi'nin önünde gözaltında kaybedilen yakınlarının fotoğrafları ve karanfillerle bir araya geldi. Eyleme, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Sezai Temelli, Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eşsözcüsü Sedat Şenoğlu, HDP İstanbul İl Eşbaşkanı Elif Bulut, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu da katıldı.

TOSUN: BİZE İŞKENCE ETMEKTEN VAZGEÇİN
Bu haftanın açıklamasını gözaltında kaybedilen Fehmi Tosun'un kızı Besna Tosun okudu. "Gözaltında kaybedilen sevdiklerimizin akıbetlerini öğrenememenin yarattığı belirsizlik duygusu ile bize yaşatılan derin acı, işkencedir" diyen Tosun, kaybedilen sevdiklerine, hakikate ve adalete ulaşmak için yaptıkları tüm başvuruların sonuçsuz bırakılmasının, insanlık dışı olduğunu vurguladı. Tosun, devletin gerçeklerin üzerini örterek, failleri koruyarak, cezasızlığı bir kural haline getirip, adalete erişini engelleyerek kayıp yakınlarına kesintisiz bir işkence yaptığını söyledi. 

Tosun, devlet yetkililerine seslendi: "Artık yeter! Biz kayıp yakınlarına çektirdiğiniz acıyı, belirsizliği ve hak arayışımızı yok saymaktan vazgeçin. Tüm girişimlerimizi sonuçsuz bırakarak bize işkence etmekten vazgeçin. Biz tüm engellerinize rağmen mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz."

'SORUMLULAR CEZALANDIRILSIN'
Bu hafta Rıdvan Karakoç için buluştuklarını dile getiren Tosun, Karakoç'u gözaltına alanların ve sorgulayanların tespit edilmesi mümkün olduğunu, ancak faillerin korunduğunu vurguladı. Beykoz Cumhuriyet Savcılığı'nın takip ettiği dosyada, rutin yazışmalar dışında anlamlı bir gelişme olmadığını söyleyen Tosun, "Adaleti tesis etmeyen bir yargı, gerçek anlamda yargılama faaliyetini yerine getirmiyor demektir. Savcılık makamını ve Adalet Bakanlığını 25 yıldır sürüncemede bırakılan Rıdvan Karakoç soruşturmasının maddi gerçeği açığa çıkartacak, sorumluların cezalandırılmasını sağlayacak etkinlikte bir davaya dönüştürülmesi için göreve çağırıyoruz" dedi. 

Kayıp yakınları ve gözaltında kayıplar mücadelesi yürüten hak savunucuları olarak, hakikat ve adalet talebini yükseltmekten vazgeçmeyeceklerini belirten Tosun, kayıplar için adalet istemekten, 78 haftadır yasaklanan gözaltında kaybedilenlerle buluşma mekanı olan Galatasaray Meydanı'nda asla vazgeçmeyeceklerinin altını çizdi.

KARAKOÇ: AĞABEYİM ALÇAKÇA KATLEDİLİP, ORMANA ATILDI
Ardından Rıdvan Karakoç'un kardeşi Hasan Karakoç konuştu. Ev baskınında Rıdvan Karakoç olmadığı için kendisini gözaltına alındığını ve 14 gün işkenceli sorguda kaldığını belirten Hasan Karakoç, "İşkence gördüm, dayak yedim, küfür işittim. İfade imzalamaya zorlandım. Serbest kaldıktan sonra da beraat ettim" dedi. O geceden sonra Rıdvan Karakoç hakkında gıyabi tutuklama kararı çıkarıldığını belirten Hasan Karakoç, "Ağabeyim bizi dışarıdan haberdar ediyordu. Daha sonra ağabeyimin bütün aramaları kesildi. Ağabeyim canice, alçakca işkenceyle katledilip ormana atıldı. Kimsesiz diye kimsesizler mezarlığına defnedildi" diye konuştu.

'BU ÜLKEDE BİZE DÜŞMAN MUAMELESİ YAPILDI'
Hasan Ocak'ın bulunması için yürütülen mücadele sırasında Rıdvan Karakoç'tan haberdar olduklarını söyleyen Karakoç, aylardır sessiz kalan savcının köy muhtarına "Bir ceset bulunmuş Rıdvan Karakoç'a ait" diye haber verdiğini aktardı. Evlerini basan polisin "istesek bu evin altına bomba koyar patlatırız kimse de hesap soramaz. Rıdvan nerede, onu bize getirmezseniz öldürürüz" dediğini söyleyen Karakoç, "Ağabeyime bu ülkede düşman gözüyle bakıldı, bize düşman muamelesi yapıldı. 25 yıldır yapılan zulmü dile getirmeye çalışıyoruz. Başka acılar yaşanmasın diye mücadele ediyoruz. Ama feryatlarımız, haykırımlarımıza, delillere rağmen adım atılmıyor. 25 yıldır adalet bekliyoruz, devletin hiçbir kurumunun adaleti tesis etmek gibi derdi yok. Ama biz bu onurlu mücadeleyi asla bırakmayacağız" dedi.

Gözaltında kaybedilenlerin faillerine seslenen Karakoç, "Asla yargılanmaktan kurtulamayacaksınız" diye haykırdı.

Rıdvan Karakoç'un avukatı ve İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin de devletin kuruluşundan önce, 1915 yılından bu yana muhaliflere yönelik kaybetme politikası uyguladığını belirtti. Kaybedilmeden önce Rıdvan Karakoç'un ofisine geldiğini ve "Beni takip ediyorlar, kaybedilirler, sana bir vekalet vereyim. Ne olur bir şey olursa hemen devreye girin" dediğini aktaran Keskin, Karakoç'un haber için sık sık kendisini aradığını, bir süre sonra bu aramaların kesildiğini söyledi.

'MEHMET BAL'IN DA KAYBEDİLMESİNDEN ENDİŞELİYİZ'
Karakoç'un aynı dönemde ailesini de aramadığını ve daha sonra işkencede katledildiğini öğrendiklerini belirten Keskin, şunları söyledi: "Devlet aklı maalesef bu coğrafya da hiç değişmiyor, yöntemleri değişse de. '90'larda kaybedilmekten korkardık, öldürülmekten korkardık, şimdi tutuklanmaktan korkuyoruz. Ama öyle görünüyor ki bu kaybetme politikası bir kez daha geri dönüyor. Çünkü o dönemin kirli savaş döneminin bütün aktörleri başta Mehmet Ağar olmak üzere bugün iktidarın yanındalar. Katillerin hepsi belki aramızda dolaşıyorlar, bilmiyoruz. Mehmet Bal'dan 24 Ocak'tan beri haber alınamıyor. Biz insan hakları savunucuları olarak Mehmet Bal'ın da kaybedilmesinden endişeliyiz."

OCAK: GEÇMİŞLE HESAPLAŞTIKÇA ÖZGÜRLEŞECEĞİZ
1990'lı yıllarda faili meçhul cinayet ve gözaltında kayıpların yoğun yaşandığını hatırlatan Hasan Ocak'ın ağabeyi Hüseyin Ocak, yürüttükleri mücadeleyi hatırlattı. Hasan'ı ararken önce Ayşenur Şimşek'i daha sonra da Rıdvan Karakoç'u bulduklarını belirten Ocak, çok kişinin gözaltında kaybedildiğini ve buna tanık olanların olduğunu söyledi. Ocak, tanıklara seslendi: "Bugün, 2020 yılında tekrar tanıklığa çağrı yapıyorum. Geçmişle hesaplaşalım, hesaplaştıkça özgürleşiriz."

YILDIZ: BİZİM SİZDEN ALACAĞIMIZ VAR; EVLAT, KARDEŞ, BABA, MEZAR HAKKI...
Gözaltında kaybedilen Murat Yıldız'ın annesi Hanife Yıldız, rahatsız olduğu için konuşamadı. Yıldız, yazdığı bir mektupla düşüncelerini ifade etti: "Bizleri susturmak, kendinizi haklı çıkarmak için başka anaları karşımıza çıkartmayacaktınız. Acılarımızı yarıştırmayacaktınız. Asiye Anne ve gözleri açık giden analarımızın gözlerinin kapanması için çabaladınız mı? Yanlışla yanlış örtülmez. Gerçeklerden korkmayın! Gerçekleri örtünce hesap verilmez sanmayın! Bizim alacağımız var sizlerden. Evlat alacağımız var, kardeş alacağımız var, baba alacağımız var, mezar hakkımız var, sevdiklerimizin akıbetini öğrenme hakkımız var. Bizim canlarımız kendileri çıkıp gitmediler. Devletin güvenlik güçleri tarafından götürülüp kaybedildiler. Bizeyse nerede bu ülkenin adaleti, savcısı diye haykırmak düştü.

Kavgacı değiliz biz, davalı da değiliz. Ama davacıyız. Kayıplarımızın, Asiye Anne ve gözleri açık giden analarımızın da sesiyiz şimdi. Susmayacağız... Susmamız için kayıplarımızın akıbetini açıklayın, kaybedenleri yargılayıp cezalandırın. Açık kalan gözleri kapansın analarımızın. Çekin polislerinizi etrafımızdan. Açın meydanımızı bize. Bütün insanlığa çağrımızdır, sesimizi duyun, yanımızda durun."

Son olarak Hollanda Helsinki Komitesi'nden Hanry Hummel söz aldı. 25 yıl önce Amsterdam sokaklarında Türkiye'de gözaltında kaybedilenler için düzenlenen protestolara katıldığını söyleyen Hummel, "Malesef yine gerekli" dedi. Yürüttükleri mücadeleden dolayı insan hakları savunucularına destek olmaktan mutlu olduğunu dile getiren Hummel, "Zorla kaybetme vakalarının açığa çıkarılması için, hakikatin açığa çıkarılması için elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz" diye konuştu.

NE OLMUŞTU?
34 yaşındaki Rıdvan Karakoç İstanbul'da yaşıyordu. Kürt siyasi partileri ile sanat ve kültür kurumlarında çalışmalar yürütüyordu. 1994 yılında gözaltındaki bir kişinin verdiği ifade doğrultusunda hakkında yakalama kararı çıkartıldı. Ardından Karakoç Ailesi'nin evi polis tarafından ablukaya alındı.

Ailenin evine defalarca baskın düzenlendi. Baskın esnasında polisler aileyi "Rıdvan'ı bize getirin, eğer getirmezseniz gördüğümüz yerde öldürürüz" diye tehdit etti. Eve gelemeyen Rıdvan avukatı ve ailesi ve avukatı ile düzenli bir biçimde haberleşti. Gözaltına alınması halinde kullanılmak üzere Avukat Eren Keskin'e posta ile vekalet gönderdi.

Rıdvan'ın ailesi ve avukatı ile haberleşmesi 15 Şubat 1995 tarihine kadar devam etti. Bu tarihte sonra Rıdvan'la bağlantı kesildi. Evdeki polis ablukası kalktı, polis baskınları son buldu. Karakoç ailesi, tüm mercilere başvuru yaptı ancak sonuç alamadı. Gözaltına alındığı inkar edilen Rıdvan için devletin tüm kurumları "Bizde yok" cevabı verdi. 110 günlük ısrarlı bir arayışın ardından Rıdvan Karakoç'un ağır işkence izlerini taşıyan bedenenine Altınşehir Kimsesizler Mezarlığı'nda ulaşıldı.

Ailesi her yerde Rıdvan'ı ararken, onun cansız bedeni savcılık dahil tüm resmi kurumlardan geçmiş, günlerce Adli Tıp Kurumu'nda bekletilmiş ve gizlice "kimliği meçhul kişi" olarak gömülmüştü.