Çukurova'da üniversiteli kadın öğrencilerden yürüyüş: Şiddet münferit değil sistematik
Çukurova Üniversitesi'de yürüyüş yapan kadınlar, kadın kırımına ve devletin cezasızlık politikalarına tepki gösterdi. Çukurova Üniversitesi Kadın Çalışmaları Topluluğu, "Şiddet sistematik ve biz sorumlular kim çok iyi biliyoruz" dedi.
Çukurova Üniversitesi Kadın Çalışmaları Topluluğu, kadın kırımına, kadına yönelik şiddete ve erkek egemen sistemin cezasızlık politikalarına karşı yürüdü. Yürüyüş sırasında sık sık "Kadın, yaşam, özgürlük", "Jin, jiyan, azadî", "Koruma, aklama, yargıla", "Kadın cinayetleri politiktir", "Geceleri de sokakları da meydanları da terk etmiyoruz", "Yaşasın kadın dayanışması" sloganları atıldı.
'SIRADAKİ BİZ OLMAMAK İÇİN TOPLANDIK'
Çukurova Üniversitesinde gerçekleşen yürüyüş ardından merkez yemekhane önünde açıklama yapıldı. "İstanbul Sözleşmesi yaşatır! 6284'ü uygula!" pankartı açılan eylemde söz alan Emine Bingöl, genç kadınlar olarak mücadele ve talepleri güçlendirmek üzere toplandıklarını söyledi. "Sıradaki biz olmamak için toplandık" diyen Bingöl, kadın katliamının ana sebebinin erkek egemen toplumun altında yatan kirli zihniyet olduğunun altını çizdi. Bingöl, "Bu zihniyet kadını tahakküm altına alıp onu yaşamın dışına yitme arzusudur. Biz Çukurova Üniversitesi Kadın Topluluğu olarak kadınların gündelik yaşamın dışına itilmesine, kadınların özgürleşme mücadelelerinin önüne set çekilerek ve hatta yaşamdan koparılarak katledilmesine dur diyoruz" dedi.
'DEVLET ÇOCUKLARI, KADINLARI, GENÇLERİ KORUMUYOR'
"Devlet kadın cinayetlerini önlemek için daha kaç tane kadının yaşamdan koparılmasını bekliyor" sorusunu yönelten Bingöl, katledilen kadın ve çocukların gazete küpürlerindeki birer sayı olmadığını vurguladı. Bingöl, "Sadece bu yıl 292 kadın öldürüldü, 2023 yılında çocuk istismarı suçundan 31 binden fazla dosya açıldı, sadece 1 yılda 14 bin çocuk kayboldu. Bu ülkede devlet; çocukları, gençleri, kadınları korumuyor! Tüm bu yaşananlara dur demek zorundayız! Bugün burada istismara, tacize, şiddete, kadın cinayetlerine artık yeter! Aramızdan bir kız kardeşimizin daha canice katledilmesine tahammülümüz yok! Vahşice katledilen İkbal'in ve ailesinin suç duyuruları gerçekten dikkate alınmış olsaydı, 'seni öldürmek için gelmiştim' diye bir yıl önceden cinayeti haber veren video yetkili makamları harekete geçirmiş olsaydı, beş ayrı hastane kaydı olması katilin takibe alınmasını sağlamış olsaydı, bir okul yetkilisi de çıkıp İkbal'in kaydını niye sildirdiklerinin peşine düşmüş olsaydı bu cinayet gerçekleşmeyecekti! Tıpkı diğer tüm kadın cinayetlerinde olduğu gibi etkin bir koruma ve önleme mekanizması olmadığı için bu cinayetlerde göz göre göre geldi. Bugün, tacizciler, istismarcılar karakollardan, adliyelerden elini kolunu sallayarak çıkıyorsa, kadınlar ellerinde uzaklaştırma kararları ile sokak ortasında paramparça ediliyorsa, bir köyde bir avuç suç ortağı ilişkileri ile bir çocuk cinayetinin izlerini el birliği ile yok ediyorsa; her yeni güne bir kadın cinayeti haberi ile uyanıyorsak sebebi; adaletin işlememesidir, alınan kararların uygulanmamasıdır, 6284'ün tartışmaya açılması ve İstanbul Sözleşmesinin devre dışı bırakılmasıdır" dedi.
Bingöl, faillerin tek şiddetin ise münferit olmadığının altını çizdi ve ekledi: "Şiddet sistematik ve biz. Sorumlular kim çok iyi biliyoruz."
Eylem sloganlarla sona erdi.