12 Mayıs 2024 Pazar

CPI (ML) Red Star Genel Sekreteri: Artık hızla ileri yürümek zorundayız

ETHA'ya konuşan CPI(ML) Red Star 11. Kongresinde yeniden Genel Sekreter olarak seçilen K. N. Ramachandran "Kongreler ileriye yürümek adına ilham kaynağı olurlar ve biz artık hızla ileri yürümek zorundayız. Bu bağlamda kongrelerde farklı soruları tartışmaya açmanın yararlı olduğu kanısındayız" dedi.
Hindistan Komünist Partisi (Marksist-Leninist) Kızıl Yıldız (CPI(ML) Red Star) 11. Kongresinde yeniden Genel Sekreter olarak seçilen K. N. Ramachandran ile  kongre süreci ve de partilerinin siyasal ve teorik alanda önüne koyduğu hedefleri ETHA'ya anlattı.
 
27 Kasım-1 Aralık tarihleri arasında başarıyla gerçekleşen 11.kongrenizde daha çok siyasi tartışmalara ağırlık verdiğinize şahit olduk. Kongreniz hangi siyasi koşullar altında gerçekleşti? Ayrıca kongrenizin yanıt vermesi gereken acil sorunlar nelerdi?
 
Kongremizde kitleleri devrimci bir program altında birleştirme ve harekete geçirmenin yollarını tartıştık. Önümüzde acil müdahale gerektiren siyasi gelişmeler var, dolayısıyla kongremizde siyasi mücadeleyi güçlendirecek tartışmalara daha fazla ağırlık verdik. Ancak bununla birlikte bu dönem, günümüz dünyasını, emperyalizmi de tartışmaya devam ediyoruz. Bu tartışmalar eyaletler ve ülke düzeyinde düzenleyeceğimiz konferanslarla devam edecek ve buna bağlı olarak bir sonraki kongremizde programatik konulara, devrim yolumuza ağırlık vereceğiz.
 
Şu an yaşamakta olduğumuz siyasi gelişmeler dünyanın genel politik seyrinden bağımsız değildir. Dünya çapında benzer eğilimler ortaya çıkıyor. Brezilya'da faşist Bolsanaro'nun iktidara gelmesi bunun bir örneği. Ülkemizde ciddi bir Hindu-faşizm tehdidi var. Kendi güruhlarını halkın üzerine seferber eden Modi hükümeti ve faşist BJP (Hindistan Halk Partisi) halkımız için önemli bir tehdit teşkil ediyor. Şirketlerin uşaklığını yapan BJP'nin "saffroncu" faşizmine karşı direnmek acil görevlerimiz arasında yer alıyor. Hem parlamento hem de parlamento dışı yollarla mücadeleyi güçlendirmek zorundayız. Örneğin 6 ay sonra parlamento seçimleri gerçekleşecek ve biz halkın ortak manifestosunu çıkararak seçimlere hazırlanacağız. Partimiz daha önce de parlamento mücadelesi içinde yer alıyordu. Önceki seçimlerde 542 kişilik parlamentoda 55 koltuk için aday çıkarıyor, yüzbinlerce oy alıyorduk. Ancak bu sefer daha geniş bir ittifak yaparak seçimlere girmeliyiz. Faşizme karşı olan ve neoliberal politikaları reddeden bütün demokratik sol yapıların birleşmesi gerekiyor.
 
Siyasi görevlerimizin bir diğer boyutunu ise parlamento dışı mücadele oluşturuyor. Toprak hareketi kapsamında devlete ait arazileri işgal eden köylü mücadeleleri içersinde aktif olarak yer alıyoruz. Ayrıca büyüyen işçi hareketi ve işsizlerin talepleri etrafında gelişen mücadeleler de gündemimizde yerini koruyor. Partimiz oldukça önemli kitle mücadele deneyimleri biriktirdi, bundan sonra da bu hattan ilerleyeceğiz. Somut ihtiyaçlara bağlı olarak mücadelenin her biçimini kullanmayı benimsiyoruz. Bir çok mücadeleyi aynı anda yürütmeyi amaçlıyoruz. Öncesinde Güney Koreli dev çelik şirketi POSCO'nun Hindistan'da kurmak istediği devasa çelik fabrikasına karşı gelişen kitle hareketinin önemli bir parçası olmuştuk. Mücadele kapsamında topraklar işgal edildi ve POSCO Hindistan'dan çekilmek zorunda kaldı. Fakat bu mücadeleyi siyasi olarak yeterince değerlendiremedik. Bangar'da ise sayısal olarak daha küçük ancak niteliksel olarak daha ileri, siyasi yönü oldukça kuvvetli bir mücadele yürüttük.
 
Büyüyen bir partiyiz ancak bu, mücadelenin gerektirdiği yeterlilikten hala uzak. İlişkiye geçtiğimiz yeni alanlara kalıcı kadrolarla müdahil olmanın, kitleleri devrime hazırlamanın bu önemli ve zorlu görevini başarıyla yerine getirmenin yollarını arıyoruz.
 
Kongreniz "Solda Birlik için İleri" şiarını tartışmaya açtı ve bu kapsamda kongre sürecinde Hindistan içersinden farklı sol emekçi örgütlerin dahil olduğu bir panel düzenlediniz. Partinizin cepheleşme konusunda özel bir çaba sarf ettiğini görüyoruz. Hindistan'da emekçi sol arasında cepheleşme bilinci ve pratiği ne düzeyde? Ülkeniz özelinde cepheleşme ihtiyacını nasıl tarifliyorsunuz?
 
Kongreler ileriye yürümek adına ilham kaynağı olurlar ve biz artık hızla ileri yürümek zorundayız. Bu bağlamda kongrelerde farklı soruları tartışmaya açmanın yararlı olduğu kanısındayız.
 
Dünya, hızlı bir şekilde gelişip yayılan ayaklanmalardan geçiyor. Arap baharı bunun önemli bir örneğidir. Ancak kendiliğinden gelişen hareketler sol bir alternatif eksikliğinden dolayı hedeflerine ulaşamayabiliyor. Oysa halklar, alternatif arayışı içersindedir çünkü tüm dünya sağcı tehditerle ciddi olarak karşı karşıyadır.
 
Tarihimiz boyunca farklı biçimlerde sol ittifak deneyimleri biriktirdik. 1989-2002 yılları arasında "CPI(ML) Yeni Demokrasi" ve "CPI(ML) Özgürlük" partileri de dahil olmak üzere 6 örgütten oluşan bir ittifak deneyimi içersinde yer aldık. Bu kapsamda büyük çapta kitle seferberlikleri örgütledik, ortak eylemler gerçekleştirdik. Fakat tek tek partilerin değişen eğilimleri bu ittifakın giderek sönümlenmesine yol açtı. Bir tarafta sosyal demokratlaşma eğilimi varken, diğer bir eğilim ise sol maceracılıktan etkilenmekteydi. İkinci kayda değer tecrübe ise "Demokratik Halk Forumu" adı altında kurulan ittifaktı. 10 maddelik asgari bir program belirlemiştik ve bu doğrultuda on yıl boyunca faaliyet yürüttük. Bu ittifak da oldukça başarılı kitlesel eylemler düzenledi, fakat bileşenlerin sınırlılığı zamanla işlevsizleşmeye sebep verdi.
 
Şimdi yeni tipte bir birlik arayışındayız; mücadeleci bir hat izleyecek kitlesel bir siyasi platform kurmak istiyoruz. Bu geniş plattforma mücadeleci hareketleri dahil etmeye çalışıyoruz; kadın hareketi, balıkçılar, en alt kast olan Dalit hareketi veya kast sistemine karşı mücadele eden diğer hareketler vb. gibi. Yani yeni tipte bir cephe oluşturmayı amaçlıyoruz, bu yönde denemeler gerçekleştiriyoruz. Örneğin kongrede düzenlenmiş olduğumuz seminer bu çabanın bir yansımasıdır. Diğer yandan tek tek ilerici örgütlerle yaptığımız ikili görüşmelerimiz devam ediyor. Hindistan çok geniş bir ülke ve bir çok siyasi yapının ülke çapında bir örgütlülüğü bulunmuyor. Dolaysıyla plattformu bu gerçeklik doğrultusunda kurmaya çalışıyoruz. Bu anlamda eyaletler düzeyinde platformlar kurmayı ve sonrasında da ülke çapında bir koordinasyon sağlamayı amaçlıyoruz. Bu ittifakla birlikte asgari bir ortak mücadele programı belirleyeceğiz. Önümüzde ekonomik, politik sorunlar, neoliberal saldırılar, kadın özgürlük arayışı, kast sistemin ortadan kaldırılması gibi sayısız mücadele başlıkları var.
 
Kongrenizde enternasyonal temsilcilerin katılımıyla birlikte bir emperyalizm tartışması düzenlediniz. Partiniz küresel emperyalist sistemin gelişimini canlı bir biçimde ele alıp tartışıyor. Bu kapsamdaki tartışmalarınızda hangi sonuçlara vardınız?
 
Teorik ataklık, önemsediğimiz en temel özellikler arasında yer alıyor. Lenin'in paradigmaları tarihsel bir önemdeydi. Fakat onun üzerinden bir yüzyıl geçti. Teorik kavrayışımız bu gerçekliğe ayak uydurmak zorunda. Sermayenin uluslararasılaşma düzeyini daha iyi tanımlamamız gerekiyor. Artık neoliberal küreselleşmiş emperyalizm koşulları altında yaşıyoruz. Dünya emperyalizminin sistem krizi devam ediyor; tıpkı mali sermayenin uluslarasılaşma boyutunun yeni düzeylere ulaşması ve giderek daha yukarıya tırmanması gibi.
 
Emperyalizm artık içsel bir boyut kazandı. Değişmiş olan bir dünyayı eski ölçütleri baz alarak analiz edemeyiz. Bu tartışmaları oldukça ciddiye alıyor ve onlarla birlikte çizgimizi sürekli olarak geliştiriyoruz. Değişimler mekanik gerçekleşmiyor, somut durumun somut tahliline ihtiyaç var.
 
Biz bugünkü Hindistan'ı yeni sömürgeci anlamda bağımlı bir ülke olarak tanımlıyoruz. Kapitalist üretim ilişkilerinin egemen olduğu ve aynı zamanda kapitalist gelişimin çok hızlı gerçekleştiği bir ülke olarak tahlil ediyoruz. Emperyalist boyunduruk hala hükmünü sürdürüyor, sayısız derecede çokuluslu şirket ülkemizi yağmalıyor. ABD'nin bölgedeki küçük partneri olarak Hindistan, Güney Asya bölgesinde hakimiyet sağlama amacıyla kullanılıyor ve ABD'nin Çin ile yaşadığı çelişkiler açısından önemli bir yerde duruyor. Eskiden beri güçlü olan ülke içi ve de özellikle askeri alandaki emperyalist bağımlılıklar aynı şekilde varlığını korumaya devam ediyor.
 
Hindistan'da bir çok siyasi yapı hala feodalizme karşı mücadeleyi esas alıyor. Gerçeklikten o kadar uzak oldukları için de zaten gelişemiyorlar. Örneğin bir kaç gün önce on binlerce köylü Delhi'de sokaklara çıktı. Neden? Çünkü üretim ilişkileri o kadar değişti ki artık tarım tamamiyle kapitalist bir karakter kazanmış durumda ve bu köylüler de büyük şirketlerin onlara dayatmış olduğu zamlara, borçlandırma sistemine, tekellerin etkisiyle pazarda aşağıya çekilen satış fiyatlarına karşı isyan ediyorlar. Dolayısıyla bu da doğal olarak anti-kapitalist bir mücadele anlamına geliyor.
 
Programımız doğrultusunda demokratik devrim için mücadele ediyoruz ancak elbette ki demokratik devrimle sosyalist devrim arasında örülmüş bir çin seddinden bahsedemeyiz. Günümüz dünyasında demokratik devrim ve sosyalist devrim arasındaki süreç giderek azalıyor; devrimler daha fazla ve hızlı bir biçimde iç içe geçme eğilimi taşıyor. Bunların tartışılması gerektiğini düşünüyoruz.