23 Kasım 2024 Cumartesi

CHP iktidarın temel dayanağıdır

Ezilenlerin direnme azmini ve iradesini AKP-MHP'nin demir yumruğu değil, CHP'nin kadife eldiveni kemirmekte, zayıflatmaktadır.
İktidar partisinin temel dayanağı artık resmileşen koalisyon ortağı MHP değildir yalnızca. Bilakis, sözüm ona kendisine "etkin" muhalefet eden CHP'dir. CHP, iktidarın muhalefetteki dayanağıdır. Bu durum, CHP içindeki tutarlı demokratlara ve ona iyi niyetle oy veren milyonlarca demokrat emekçiye rağmen böyledir.
 
Ne var ki, bu gerçeğe rağmen CHP'den iktidarı zorlayacak tutarlı demokratik siyaset bekleyen bir eğilim, emekçi sol hareketin kimi bölüklerinde, kimi aydınlarda, hatta belirgin olmasa da HDP içinde de mevcut. Ancak en ilginç halini Özgürlükçü Demokrasi'de yazan Veysi Sarısözen'de görmek mümkün. Sarısözen, neredeyse her yazısında eleştirel fikirlerle CHP'ye ne yapması gerektiğini izah ediyor, adeta ona akıl veriyor. Sanki CHP neyi, neden yaptığını bilmiyormuş gibi! Ancak yazının konusu bu anlayışla polemik yapmak değil.
 
CHP, milyonlarca emekçi ve bir kısım sol hareket içinde (ÖDP, Haziran, Halkevi vb.) kronik bir hastalık adeta. Öldürmeyen ama süründüren türden. Ondan umutla bir şey bekleyen sol hareketlerin üzerine çökmüş bir tür inme hali. Gerçekte sosyal-demokrat bir parti bile değil. Hatta vizyonda solcu, misyonda ise özsel olarak sağcı bir parti.
 
CHP, iktidarın temel dayanağı dedik. Ancak onun AKP'ye desteği MHP'de olduğu üzere aleni değil, örtülüdür. Günlük politikada değil stratejik önemdeki konulardadır. Yenikapı mitingine katılım, Irak-Suriye tezkerelerine destek, "Anayasa'ya aykırı" dediği dokunulmazlıkların kaldırılmasına onay, 16 Nisan referandumu hilesine karşı pasif tutumu, Efrin harekatına etkin destek... Yalnızca bu olaylara ve sonuçlarına bakıldığında bile, CHP'nin iktidar partisi ve rejimi lehine önemli bir rol oynadığı görülür. O, bu kritik anlarda iktidar partisine nefes aldırmış, ona koltuk değneği olarak rejimi ayakta tutmuştur. Bu süreçteki tek sapma Adalet Yürüyüşü'dür, ki o da gerçekte iktidar partisiyle yaptığı zımni anlaşmaya uymayan ve kendi milletvekili Enis Berberoğlu'nu tutuklatarak anlaşmanın sınırlarını aşan AKP'ye sınırlarına çekilme uyarısıdır. Başka bir şey değil!
 
CHP'nin izlediği bu siyasal çizgi AKP-MHP koalisyonundan daha tehlikelidir. İktidara karşı gelişmesi muhtemel mücadelenin önündeki temel engeldir. Frenleyicidir. Ezilenlerin direnme azmini ve iradesini AKP-MHP'nin demir yumruğu değil, CHP'nin kadife eldiveni kemirmekte, zayıflatmaktadır.
 
Popüler söylemle ifade edecek olursak; AKP, toplumu "yüzde 50" oranında ikiye bölmüş, muhaliflerini baskılamıştır. Oysa CHP, iktidarın politikalarına karşı öfke besleyen ve patlama öğelerini bağrında taşıyan "yüzde 50"yi bölmekte, dahası eylemsizlikle baskılamaktadır. 16 Nisan akşamı bunun en çarpıcı örneğidir. Faşist koalisyon Kürtlerle beka savaşına tutuşmuşken, CHP bu işin nöbetini, Batı'daki ilerici muhalefeti ve halk kitlelerini bloke ederek tutmaktadır.
 
Milliyetçilik ve şovenizm birleşik cephenin/hareketin geliştirilmesinin önündeki temel engelken, CHP bu gerici ideolojik nosyonun sinsi üreticisidir. Bu yanıyla, ister dolayısız etkisi isterse de dolaylı bağlarıyla emekçi sol hareketin bölenidir.
 
Faşizmin açık diktatörlüğü, yalnızca koalisyonun gücü ve "başarısı" değildir. Sözde sosyal demokrat ve muhalif CHP'nin işbirlikçi rolü ve politikalarının sonucudur. Avrupa'nın son bir asırlık siyasal tarihi, halk kitlelerini aldatan ve oyalayan, bu nedenle faşist rejimlerin kurulmasına yol veren sosyal demokratların ibretlik sonları ve halkların yaşadığı ağır yıkımlarla doludur.
 
AKP rejimin atıysa, CHP bu atın kuyruğudur. Ve CHP'den etkin, güçlü bir muhalefet ya da birleşik harekete katılmasını beklemek, kuyruğun atı sallamasını beklemektir!
 
CHP'nin bu rolünü sürdürebilmesinin temel nedenlerinden biri de şüphesiz, emekçi solun dolduramadığı muhalefet boşluğudur. Bu boşluğu dolduracak güç ise HDP'dir. Böyle bir alternatifin akıl ve sonuç alıcı olduğunu gösteren yegane kanıt ise 7 Haziran'dır. Birleşik, güçlü bir emekçi sol cephe/hareket, emekçileri CHP illüzyonundan kopuşunun teminatıdır.
 
Emekçi yığınlar CHP'den kendiliğinden kopmayacaktır. Sistematik bir teşhir ve kararlı bir politik faaliyet bu kopuşu özel olarak hazırlayacaktır.
 
CHP, hem misyonunun hem de vizyonunun bilincinde bir parti olarak ne yaptığını ve ne yapması gerektiğini iyi biliyor. Dolayısıyla, tutarlı demokratların, emekçi sol hareketin CHP'den bir şey beklemesine de ona yön tayin etme çabasına da gerek yok. Sorun CHP'nin neyi, nasıl yapmasını söylemekte/hatırlatmakta değil, emekçi solun durumunu ileriye doğru değiştirmektir.