19 Nisan 2024 Cuma

ÇEVİRİ | Karlar, ücretler ve koşullar

Avustralya Komünist Partisi-Marksist Leninist'in internet sitesinde yayınlanan bu yazıda ülkedeki enflasyon ve verimlilik artışı karşısında reel ücretlerin erimesi ve buna karşı atılacak ekonomik önlemlerin neler olabileceği tartışılıyor.

İşçiler geçimlerini sağlamakta giderek daha fazla zorlanıyor. Aldıkları ücretlerdeki cüzi artışlar, artan hayat pahalılığını telafi etmiyor. Gerçekte işçiler daha az ücretle daha çok çalışmaktadır.

Aynı zamanda GSUH'nin içinde tuttuğu yüzde anlamında karlar hiç bu kadar yüksek olmamıştı ve bu yüzde hızla artmaya devam ediyor.

ABS verilerine göre milli gelirden şirket karlarına giden pay 1960'ların başında yüzde 18 iken bugün yüzde 32'ye yükselmiştir. Ulusal ekonominin daha büyük bir kısmının karlara gitmesine yönelik bu eğilim son yıllarda hızlanırken, ücret artışları neredeyse durağan kalmış, hatta reel olarak azalmıştır.

Eğer işçiler tarafından sağlanan emek gücü olmasaydı, ekonomik büyüme ve dolayısıyla kar da olmazdı. Ancak işçilerin emeklerinin yarattığı zenginlikten aldıkları pay, işverenlerin biriktirdiği zenginlikle kıyaslandığında çok azdır.

Bu, işçilerin zincire vurulduğu günümüz kapitalizminin belirleyici bir özelliğidir. Bu sistemde işçiler, yaşamlarını sürdürebilmek, kendilerine ve ailelerine bakabilmek için satabilecekleri sadece emek güçlerine sahiptir.

Ücretler ve karlar arasındaki bu dengesizlik kapitalist ekonomik sistemin bir özelliğidir ve zengin ile yoksul arasındaki uçurumun büyümesinin sorumlusudur.

VERİMLİLİK VE ENFLASYON
Verimlilik, bir işçinin her bir saatlik çalışma karşılığında ne kadar çıktı elde edebildiği ile ölçülür. Son üç yılda verimlilik yıllık yüzde 1,5 artarken, bu dönemde enflasyon ortalama yüzde 2,1 artmıştır.

Ücretlerin hayat pahalılığına ayak uydurabilmesi için son üç yılda en az yüzde 3,6 oranında artması gerekirken ortalama olarak sadece yüzde 2 oranında artmıştır. Gerçek şu ki, işverenler daha üretken olan işgücü için daha az ödeme yapıyor.

İşverenler bundan nasıl sıyrılıyorlar? Bunun bir nedeni kapitalistlerin hükümetler üzerindeki etkisi. Yoğun lobi faaliyetleri sayesinde, endüstriyel iş ilişkilerinde karları insanlardan üstün tutan türden yasalar çıkarabiliyorlar.

Bu da sendikaların, açıkça işverenin lehine olan bir endüstriyel yasal ortamda tüm işçiler için daha iyi ücret ve koşullar için mücadele etmek zorunda kalmasına yol açıyor.

ENFLASYON VE ÜCRETLER
İşletme sahiplerinin, Adil Çalışma Komisyonu'nun asgari ücretle çalışan işçilere yüzde 5,2 oranında zam yapılması yönündeki son kararına verdiği tepki, işçilerin refahını ne kadar az önemsediklerini göstermektedir.

Saatlik ücreti 21,38 (Avustralya) dolar(ın)a çıkaran artış, enflasyondaki artışa bir cevap niteliğinde olup, asgari ücretle çalışanların haftada sadece 812,60 dolar almalarına neden olacaktır. Bu rakam pek çok sermayedarın özel okul eğitim masraflarını bile karşılamayan düzeyde.

Ancak iş dünyasına göre asgari ücretteki artışın ekonomi üzerinde yıkıcı bir etkisi olacak. Kapitalistlere göre bu artış daha yüksek enflasyona yol açacak ve bunun sonucunda birçok küçük işletme iflas edecek.

Anaakım medya, bu görüşü desteklediklerini, grevci işçilerle sadece ara sıra röportaj yaparak göstermektedir. Bunun yerine, asgari ücretteki artışın işçileri işten çıkarmak zorunda kalmalarına neden olabileceğini iddia eden kafe sahipleriyle sık sık röportaj yapıyorlar.

Anaakım medyanın bilmediği şey, birçok küçük işletmenin en düşük ücretli işçilerin daha fazla harcanabilir gelire sahip olmasından faydalanacağıdır. Bu küçük işletme sahiplerinin temsilcileriyle röportaj yapılırsa kamuoyu ücret artışının ne anlama geldiğini daha net bir şekilde anlayacaktır.

Ücret artışının kar marjları üzerindeki etkisi konusunda kapitalistlerle görüşülürse kamuoyu daha da net bir resim elde edecektir.

Daha yüksek ücretlerin daha yüksek enflasyon oranlarına yol açacağı yönündeki korku tacirliği doğru değildir. 5.2'lik artış, zaten gerçekleşmiş olan hayat pahalılığının sadece kısmen yakalanmasını temsil etmektedir.

Dolayısıyla, karlar artarken ve ücretler enflasyon oranının gerisinde kalırken, işletmelerin aslında enflasyondan kar ettikleri ve daha yüksek verimlilikten elde ettikleri kazançları kendilerine sakladıkları görülmektedir.

Şu anda Avustralya'da kapitalistler için iyi bir zaman yaşanıyor ancak pek çok işçi kazandıklarıyla geçinmekte giderek zorlanıyor.

ENFLASYONDA GELECEKTEKİ YÜKSELİŞLER
Yakın geçmişte enflasyon düşük seyretmişti. Ancak bu durum hızla değişmektedir. Şu anda enflasyon yüzde 5'in üzerinde ve önümüzdeki yıl daha da yükselmesi bekleniyor. Bu, mevcut gelir düzeyleriyle mücadele edenler için kötü bir haber. Eğer ücretler fiyatlardan daha yavaş artarsa, çalışan insanlar daha da kötü duruma düşecektir.

Enflasyondaki bu artış ücret artışından değil, büyük şirketlerin karlarındaki artıştan kaynaklanmaktadır. Ücretler ancak enflasyon ve verimliliğin toplamından daha fazla artarsa daha yüksek enflasyon seviyelerine yol açabilir. Enflasyon üzerinde herhangi bir etkisi olmadan önce ücretler bir sonraki yıl yüzde 7 oranında artabilir.

Bunun nedeni, enflasyonun halihazırda gerçekleşmiş olan fiyat artışlarının bir ölçüsü olmasıdır. Sonuç olarak, ücretlerdeki artış geçtiğimiz yıl fiyatlardaki artışın oldukça gerisinde kalmıştır. Önümüzdeki yıl ücretlerde yapılacak yüzde 7'lik bir artış, sadece halihazırda gerçekleşmiş olan hayat pahalılığı artışını karşılayacaktır.

GERÇEK ÜCRET ARTIŞLARININ OLMAMASININ SONUÇLARI
Hemşireler, öğretmenler ve kamu sektöründeki diğer çalışanlar geçimlerini sağlamakta zorlanmakta ve kötüleşen çalışma koşulları altında çalışmaları beklenmektedir.

İş yükleri artmıştır. Sonuç olarak birçoğu tükenmişlik yaşıyor ve mesleklerini bırakıyor ki bu da durumun daha da kötüleşmesine neden olabilir.

Avustralya'nın enerji, perakende, ulaşım, bakkaliye ve bankacılık sektörleri dünyanın en karlı sektörleri arasında yer almaktadır. Kamu sektöründeki işçilerin reel ücret artışlarını karşılamak için artan hükümet harcamaları, bu sektörlerdeki işletmelerin elde ettiği karlardan karşılanabilir.

Avustralya'da faaliyet gösteren ve neredeyse hiç vergi ödemeyen Google ve Facebook gibi bazı çok uluslu şirketlerden Avustralya'da elde ettikleri karlar üzerinden vergi alınabilir.

Madencilik sektöründeki işletmelerden beklenenden yüksek gelen karları için vergi ödemeleri istenebilir. Bankacılık sektörü üzerindeki süper kar vergisi yükseltilebilir.

Mevcut durumda çok hızlı büyüyen madencilik sektörü, otomasyonun çok daha fazla kullanılmaya başlanması nedeniyle daha az işçiye ihtiyaç duymaktadır. Ekonominin bu sektöründeki işletmeler artık artan üretim seviyelerini daha az işçi ile sürdürebilmektedir.

Bu sektörün elde ettiği artan kar seviyesi, bir yüksek karlılık vergisinin uygulanmasını kolaylıkla karşılayabilir. Sonuç olarak artan karların bir kısmı yerel ve offshore hissedarlara değil ekonominin geri kalanına akacaktır.

Eğitim ve sağlık gibi temel hizmetlerde çalışanlara yönelik ücret artışlarını finanse etmek üzere hükümet harcamalarını artırmak için bu tür önlemler alınabilir.

SANAYİDEKİ ÇALIŞMA KOŞULLARINDA DEĞİŞİKLİK İHTİYACI:
İşçilerin emekleriyle yarattıkları zenginlikten daha adil bir pay alabilmeleri için sanayideki çalışma koşulları sisteminin büyük ölçüde yeniden yapılandırılması gerekmektedir. İşveren ve işçiyi daha eşit bir zemine oturtacak değişiklikler yapılmalıdır. Şu anda her şey patronların lehine. Bunun değişmesi şart.

*Avustralya Komünist Partisi-Marksist Leninist'in sitesinde yayınlanan Jed J'nin yazısı Ivana Benario tarafından ETHA için Türkçe'ye çevrilmiştir. Yazının aslına buradan ulaşabilirsiniz.