2 Aralık 2024 Pazartesi

Çeviri | Hapishaneler, siyah kurtuluş hareketi ve Filistin davası

Politik tutsağın sorumluluğu ateşi korumaktır. Bu bizim aradığımız ya da uğruna çabaladığımız bir rol değil. Ama şimdi bu pozisyonda olduğumuza göre, bu rolü bir örnek yaratmak için kullanmalıyız, köklü ve dirayetli halkımıza değil; ama düşmana, tutsaklığın bizi ya da halkımızı yenilgiye uğratamayacağını göstermek için. Biz bir davaya hizmet ediyoruz, özgürlük için bireysel bir arayış içerisinde değiliz.

Aşağıdaki makale, siyonist İsrail devletinin hapishanelerinde 18 yıldır rehin tutulan Filistin Halk Kurtuluş Cephesi (FHKC) Genel Sekreteri Ahmet Sa'adat tarafından, Kara Panterler Partisi kurucularından Huey P. Newton'ın otobiyografisi "Devrimci İntihar"ın Fransızca baskısına önsöz olmak üzere 2017 yılının kasım ayında Ramon Hapishanesinde yazıldı. Bu makaleyi, güncel politik önemi nedeniyle çevirerek okurlarımızla paylaşıyoruz:

Amerika Birleşik Devletleri'ndeki siyah kurtuluş hareketinin büyük liderlerinden Huey P. Newton'ın kitabına bir giriş yazmak benim için bir onurdur. İşgalcinin Ramon hapishanesinden, şahsım, yoldaşlarım ve Filistinli tutsaklar hareketi adına, sıkılı yumruklarımızı dayanışmayla havaya kaldırıp, kollarımızı açarak vahşi saldırılara karşı bugün canavarın karnında kurtuluş mücadelesini sürdüren siyahi yoldaşlarımızı selamlıyoruz.

HAPİSHANELER BİR MÜCADELE CEPHESİDİR
Ansar'dan Attica'ya, Lannemezan'a, hapishane sadece kapalı tutulduğumuz fiziksel bir mekan değil, ezilenin ezenle yüzleştiği bir mücadele cephesidir. İsmi gerek Mumia Ebu-Jamal, gerek Walid Dakka, gerekse Georges İbrahim Abdallah olsun, parmaklıklar ardındaki politik tutsaklar hareketlerimiz için bir öncelik olabilir ve olmalıdır. Bu isimler müşterek düşmanımıza karşı mücadelenin devamlılığını gösteriyor – onların örgütlü mücadele mirasları 1960'ların, 1970'lerin, 1980'lerin antisömürgeci kurtuluş hareketlerinden bugüne uzanıyor. Politik tutsaklar basit bireyler değil, direnişteki halklarımızla aramıza konulan parmaklıkları, duvarları ve zincirleri parçalamaya yardımcı olan, hapishane duvarları içinde süren bir mücadele ve örgütlenmenin liderleri. Politik tutsaklar, işgalcinin ve gardiyanın, tutsağın iradesini ve halkıyla kurduğu derin bağı kırmaya dönük mutlak tecridi ve acımasız işkencesiyle sayısız kez karşı karşıya kalıyorlar.

Bu nedenle, bugün Filipinler'de, Filistin direnişine dönük organize edilmiş katliamcı saldırılarda, siyahların ve hareketlerinin kriminalize edilmesinde olduğu gibi, hareketimize dönük saldırılara tanıklık ettiğimizde, Huey Newton'un tarif ettiği ve hesaplaştığı durumla hala yüz yüze olduğumuz açıktır. Hala halklarımızı kapitalizmin, siyonizmin, emperyalizmin ve onların polis ve askeri güçlerinin aralıksız saldırılarına karşı savunuyoruz. Henüz ideallerimizi gerçekleştirebilmiş ve hapishaneleri kurtuluş müzelerine çevirebilmiş değiliz. Dünyanın dört bir yanında devrimciler, ezilen halkların her mücadelesinde, bu geleceği hayal ediyor ve bunun kavgasını veriyor. Gerçekten de tutsaklar hareketinden bahsettiğimizde, özünde direnişten bahsetmiş oluyoruz.

İŞGALCİLİĞİN OLDUĞU YERDE HAPİSHANELER DE OLACAKTIR
Hapishaneler, güç sahibi olanların ihtiyaçları ve çıkarları için var. Ve işgalciliğin, sömürgeciliğin, baskının olduğu yerde, hapishaneler de, sömürüyü, baskıyı, adaletsizliği meşrulaştırmak, direnişi ve kurtuluşu kriminalize etmek için gerekli tüm kanunlar ve yasal çerçeveler de olacaktır.

1800'lerin "Kaçak Köle Kanunu"ndan, dünyadaki halkların direniş hareketlerini kriminalize ve izole etmeyi amaçlayan "terörist listeleri"ne, bunlar halka açılmış bir savaşın yansımalarıdır. Çok sayıda tehditle karşı karşıya kalan ve bir küresel özgürlük sembolünün yakalanmasını meşrulaştırmak için "terörist" olarak yaftalanan, Küba'da özgür bir şekilde mücadelesine devam eden kardeşimiz Assata Shakur'u selamlıyoruz.

Bu aynı zamanda, Kara Panterler Partisi'nin ve siyah kurtuluş hareketinin davasının ve amacının kapanmış bir defter olmadığını açıkça göstermektedir. Bu defter açıktır, adalet ve özgürlük için devam eden bir hareket ve kavgadır. Bugün bu satırları yazarken, devrimci Filistin solu, Filistin Halk Kurtuluş Cephesi, mücadelede 50. yılını dolduruyor, şimdi bir kutlamanın ve devrimci zafere doğru yürüyüşümüzü keskinleştirmek ve güçlendirmek için bu mirası değerlendirmenin zamanıdır. Benzer bir şekilde, devrimci değişim vizyonu bugün hala güncel olan Kara Panterler Partisi'nin 50. kuruluş yıldönümünü kısa bir süre önce geride bıraktık.

HAPİSHANE DENEYİMİ POLİTİK TUTSAK İÇİN DÖNÜŞTÜRÜCÜDÜR
Bu miras, hem fikirlerle, hem de mücadele deneyimleri topluma ilham vermeye devam eden insanlarla taşınıyor. FHKC'nin ilk tutsağıyla Berlin sokaklarında bir yerlerde, hala Filistinlileri örgütlerken karşılaşabilirsiniz. Kara Panterler Partisi'nin ve devam eden siyah mücadelesinin mirasını Chicago, Oakland ve Harlem sokaklarında hissedebilirsiniz. Bu mücadele geleneklerini bir insanlık hazinesi olarak kendileriyle taşıyan insanlar var. Hareketimizin ihtiyarlarının, özellikle de hapishaneden geçenlerin deneyimleri, yazarak, kitaplarla ve edebiyatla taşınan fikirlerle yan yana duruyor, bir nesilden diğerine, siyah ve Filistinli devrimci kurtuluş hareketlerine önderlik edecek gençliğin öne çıktığı bir geleceğe dönük yörüngeyi, mücadele yolunu taşıyor.

Her politik tutsak, güncel olarak hapishanede olsalar da olmasalar da, içinde kurtuluş hayalini ve gerçekliğini, pratikte ne anlama gelebileceğini ve gelmek zorunda olduğunu taşır. Bugün, siyah kurtuluş hareketine ya da Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada'daki yerli halkların mücadelesine baktığımızda, işgal altındaki Filistin'de yüzleştiğimiz aynı düşman kampından bahsediyoruz. Malcolm X ya da Fred Hampton'u öldüren kurşunlar, Gassan Kanafani, Halid Nazzal ya da Mahmud Hamshari'yi öldürmek için de kullanılmış olabilirdi, ve bugün aynı biber gazı ve kurşunların halklara karşı kullanılmak üzere dünyanın farklı bölgelerine sevk edildiğini görüyoruz. G4S gibi şirketlerin halklarımıza dönük saldırılar ve kitlesel tutuklamalardan kar elde ettiğini, ABD, Avrupa ve İsrail polis güçlerinin ırkçılığı, kontrgerillayı ve şehirlerimizde, kamplarımızda, köylerimizde baskıyı yükseltmek için birbirlerini eğittiklerini görüyoruz.

Hapishanelerdeki çevremizde, her zaman başka yerlerdeki hareketler ve politik tutsaklarla iletişim kurmayı umut ediyoruz. Tutsaklarımızı özgürleştirmek ve hepimizin hareketlerini güçlendirmek için deneyimlerimizi birbirimizle paylaşmak istiyoruz. Politik tutsakların yüzleşmeyle birinci elden bir deneyimi var, ve hapishane deneyimi bir politik tutsak için dönüştürücü olabiliyor. Bu bireysel değil, kolektif bir deneyim; tutsağın kahramanlığı sadece hapishanede olmasından değil, kendileriyle bir hareketin, uluslararası yankıları olan, devam eden bir mücadelenin liderliğini yeni bir yerde taşıdığını anlamasından ileri geliyor.

Georges İbrahim Abdullah bugün, Lannemezan Hapishanesinde ne kadar mücadele ediyorsa Mumia Abu-Jamal da Mahoney'de o kadar mücadele ediyor. Kahramanlık aynı zamanda basitçe hapishanede yıllarını geçirmiş ve şimdi serbest kalmış olmaktan da gelmiyor, kalanlar için kurtuluşun mesajını taşımaya devam eden bir dava emekçisi olmaktan geliyor.

POLİTİK TUTSAĞIN SORUMLULUĞU ATEŞİ KORUMAKTIR
Düşmanın bütün çabalarına rağmen, politik tutsak zayıf ve kırılmış değildir. Politik tutsağın sorumluluğu ateşi korumaktır. Bu bizim aradığımız ya da uğruna çabaladığımız bir rol değil. Ama şimdi bu pozisyonda olduğumuza göre, bu rolü bir örnek yaratmak için kullanmalıyız, köklü ve dirayetli halkımıza değil; ama düşmana, tutsaklığın bizi ya da halkımızı yenilgiye uğratamayacağını göstermek için. Biz bir davaya hizmet ediyoruz, özgürlük için bireysel bir arayış içerisinde değiliz. Eğer sistemin aparatı olmayı ya da halkımıza ihanet etmeyi kabul etseydik, İsrail, Fransa veya ABD, bizi, Georges Abdallah'ı ya da Mumia Abu-Jamal'ı serbest bırakırdı. Ama bunun yerine hapishaneler, sanattan, edebiyata, politik fikirlere, bir direniş kültürünün çarpıcı örneklerini yarattı.

Bugün, hareketimiz ve dünyanın farklı yerlerindeki devrimci hareketler çok zor zamanlarla karşı karşıya. Ancak, eğer yakından bakarsak bu zor süreçler iyi değerlendirilebilir; sosyalizm, halkın demokrasisi, alternatif bir dünya talebini taşımaya devam edebilecek yeni devrimci kuşaklar için yolu döşüyoruz. Newton'un yazdığı dönemde hareketler ve tutsaklar, genelde sansürü ve çelik duvarları aşarak, hapishanelerin içine veya hapishanelerden dışarı kaçırılan mektuplar, kitaplar ve sanatla iletişime geçtiler ve deneyimlerini paylaştılar. Bugün, teknolojideki bütün büyük gelişmelerle birlikte, politik tutsaklar seslerini duyurmakta zorlanıyor, aileleri ve sevdikleriyle konuşmak için telefona erişimleri bile engelleniyor.

Bugün neden hala Huey Newton'un yazdıklarını yeniden basıyor, okuyor ve değerlendiriyoruz? Temelde, çünkü onun ve Kara Panterler Partisi'nin analizi doğruydu ve doğru, geçerli, gerekli olmaya devam ediyor. Bugün ABD emperyalizminin tahribatını, Trump'ın dünyaya dönük tehditlerini ve ABD sokaklarında siyahların polis tarafından katledilişini gördüğümüzde, Kara Panterler'in mücadelesinin doğruluğu ve gerekliliği ortaya çıkıyor. Bugün, halk hareketleri saldırı altındayken ve kurtuluş mücadeleleri "terörist" olarak nitelendirilerek kriminalize edilirken, halklarımıza dönük geniş çaplı, zorlayıcı bir saldırı görüyoruz. Hapishaneler, işgalcinin, sömürgecinin, kapitalistin ve emperyalistin elindeki tahakküm araçlarından sadece biri; halkı bilgiden yoksun bırakmak ve yeni izolasyon biçimleri dayatmak da baskının diğer biçimleri.

HER GÜN YENİ BİR HUEY YA DA ASSATA DOĞUYOR
Tüketiciliğin dayatılması, halkların insanlığından koparılması, tecrit edilmesi, hapishanelerle birlikte bir bütün olarak mücadelelerimizin, halkımızın ve kurtuluş perspektifimizin altını oymak için uygulamaya konan baskı biçimleridir. Bütün mücadelelerimizin birbirinden "terörist listesi" terörü ve mutlak tecrit sessizliğiyle koparıldığını görmek istiyorlar. Kapitalist ve emperyalist medya dünyayı sarıyor, bu şekilde burada, bir İsrail hapishanesinde bile ABD'deki en güncel teknolojileri duyuyoruz, öte yandan ABD'nin siyahlar dönük baskısı görünmez kılınıyor. Ama bugün gerçekte olan, her gün halklarının vizyonunu taşıyacak küçük bir Huey, Assata, Halide ya da İshak doğuyor.

Huey Newton ve Kara Panterler, Oakland sokaklarından Lübnan'daki mülteci kamplarına, sosyalizmi ve sosyal adaleti savundu, ırkçılığa, emperyalizme ve savaşa karşı durdu. Huey Newton, şunları söylemişti: "Filistinlilerin meşru özgürlük mücadelesini yüzde yüz destekliyoruz. Bunu yapmaya devam edeceğiz ve dünyanın bütün ilerici insanlarının, herkesin yaşayabileceği bir dünyayı inşa etmek için saflarımıza katılmasını istiyoruz."

Elbette, ABD'de tutsaklık hakkında bir uzman gibi konuşamam. Fakat sadece verilere bakınca bile, bu sistemde neyin derinlemesine yanlış olduğu görülüyor. Filistinliler olarak biz de inkarla, varlığımıza yönelik saldırılarla, ırksal kimliğimiz nedeniyle insandan daha aşağı ya da insan dışı varlık muamelesiyle karşı karşıya kalıyoruz. Kendi deneyimlerimizden yola çıkarak işgalcilik ve kapitalizmin kar üzerine kurulu olduğunu; hapishanelerin zorla, ucuz, ücretsiz iş gücü ve kapitalizm için kar kaynağı olarak görüldüğü ABD'de, tüm dünya için yaratılan örneği anlıyoruz. Hapsetmenin saldırı altındaki toplulukları ve halkları kontrol etmek, bölmek ve tehdit etmek için nasıl kullanıldığına tanık oluyoruz. Tutsak etme politikaları, aynı anda hem şirketler için çok fazla para, hem de siyah çocuklara ve geleceklerine yönelik doğrudan bir tehdit anlamına geliyor. Ve bu "güvenlik çözümünü" Trump ve ABD emperyalizmi kapitalizmin krizine bir çözüm olarak dünyaya pazarlıyor; kanlı ve vahşi bir sömürü üzerine kurulu bir çözüm.

MÜCADELEMİZ İNSANLARIN HAYATINI MADDİ BİR ŞEKİLDE ETKİLEMEK ZORUNDADIR
Burada, hücrelerimizde, bu saldırıların yankılarını, işgalcinin özel timlerinin denetimlerinde ve baskınlarında, fiziksel etkilerini hissedebiliyoruz. Ayrıca, mücadelelerin dışarıdakilerle birlikte hapishanelerin içinde de yükselmesinin gerekliliğini ve potansiyelini görüyoruz. Binlerce insanın 20, 30, 40 yıllık ve hatta daha uzun süreli ağır cezalara çarptırıldığına, özgürlüklerinin ve yaşamlarının elinden alındığına tanık oluyoruz. Direniş hayatidir ve insanların hayatlarında gerçek bir etki yaratmak zorundadır. Hapishanedeki fedakarlığımız, yoksullar için meyveye ve halklarımız için kurtuluşa dönüşebildiğinde anlam kazanır. Mücadelemiz insanların hayatını maddi bir şekilde etkilemek zorundadır.

İrlanda'dan Birleşik Devletler'e, Fransa'dan Filistin'e, politik tutsaklar ırkçılıkla, emperyalizmle ve sömürgecilikle kavgada öncü olmaya devam ediyor. Filistin hareketinin tutsaklarının dünyanın dört bir yanındaki düşman hapishanelerinde politik tutsaklıkla karşı karşıya olduğunu da görüyoruz – ABD'den sınır dışı edilen kahraman Rasmea Odeh'ten, halkımız için dayanışma faaliyetlerinde bulundukları gerekçesiyle siyahi savaşımcılarla yan yana ağır tecrit altında tutulan Kutsal Topraklar beşlisine ve Fransız hapishanelerinde 34 yıl geçiren değerli yoldaşımız Georges Abdullah'a kadar.

Hapishaneler ve politik tutsaklar aynı zamanda "yasaları çiğnemenin" gerekliliği ve gücünün de birer örneği. Yasa - emperyalistin ve sömürgecinin yasası – halkımızın haklarını ve kaynaklarını çalmak, tutsaklığımızı, üzerimizdeki baskıları, kriminalize edilişimizi meşrulaştırmak için kullanılıyor. Yasaların ve adaleti, adaletsizliği belirleme gücünün topluca çiğnenmesi – insanlar, kolektif bir şekilde, tek tek bireyler olarak değil, toplu bir güçle yasayla yüzleştiklerinde ve onu "çiğnediklerinde", meşruiyet iddiasını kaybetmektedir. Yasaları, kapitalizmin, emperyalizmin, sömürünün yasalarını çiğnemek bir istisna değil, norm olmak zorundadır.

Politik tutsaklar; eylemlerimizden ve fikirlerimizden, sömürüye ve sömürgeciliğe karşı halklarımızı devrimci bir yolla örgütleme gücümüzden korktukları için tutsak ediliyorlar. Etkileşimimizden ve halklarımızın gücünden korkuyorlar. Eğer yan yana gelirsek ezilen halkların enternasyonalist cephesini inşa edecek olmamızdan korkuyorlar. Gerçekten de alternatif bir dünyayı inşa edebileceğimizi biliyor, ve bundan derinlemesine korkuyorlar. Onlar için, bu yenilginin dehşetidir, ama bizler ve halkımız için bu özgürlük umudu ve zafer andımızdır.

Filistin Halk Kurtuluş Cephesi (FHKC) Genel Sekreteri Ahmet Sa'adat, 
Ramon Hapishanesi,
Kasım 2017.

*Bu metin Elif Bayburt tarafından ETHA için çevrilmiştir. Metnin orijinaline buradan ulaşabilirsiniz.