23 Kasım 2024 Cumartesi

BM İşkence Raportörü: İşkence Türkiye'de sistemin bir parçası

BM İşkenceye Karşı Özel Raportör Nils Melzer, Türkiye'de işkencenin "sistemin mevcut bir parçası" haline geldiğini söyledi.
Birleşmiş Milletler'in (BM) Cenevre'deki binasında, Türkiye'de yaşanan insan hakları ve işkence konusunda Dünya İşkence Karşıtı Organizasyon (OMCT) ile Uluslararası Hukukçular Komisyonu (İCJ) tarafından bir konferans düzenlendi. Konferansta, Türkiye ile ilgili işkence raporu hazırlayan BM İşkenceye Karşı Özel Raportörü Nils Melzer, İCJ Yönetim Kurulu Başkanı Massimo Frigo ile İnsan Hakları Derneği (İHD) Yönetim Kurulu üyesi Osman İşçi konuşmacı olarak yer aldı. 
 
Melzer, iki yıl önce Türkiye'yi ziyaret ettiğini hatırlatarak, Türkiye'de işkence iddialarına ilişkin tarafsız ve adil bir soruşturma yürütülmediğini söyledi. Yine insan hakları ihlalleri ve özel olarak işkence meselesinde cezasızlık söz konusu olduğunun altını çizen Melzer, yüksek görevlerde çalışan birçok insanın görevlerinden alındığını, tutuklandığını ve insanların kendilerini güvende hissetmediklerini ifade etti.
 
Melzer, sadece son üç aylık süreçte bile çok sayıda hak ihlali vakasının kendilerine ulaştığı bilgisini verdi.
 
'OHAL, İNSAN HAKLARINI FELÇ EDİYOR'
 
Melzer, "Bir de ziyaretimin ardından geçen bir yıllık süreci düşünün. Durum öyle bir hal almış ki, başına kötü bir şey gelen birisi için 'demek ki kötü bir insan' yaklaşımı mevcut. İşkence sistemin bir parçasına dönmüş durumda" dedi. 
 
İnsanları iyi veya kötü diye ayırmanın tehlikeli sonuçlarının olacağının altını çizen Melzer, "OHAL süreci, insan haklarını felç ediyor. Toplum 'biz ve sizler' diye ikiye ayrılıyor ve bu çok tehlikeli bir durum. İnsan haklarının kutuplaşması veya ayrımcılığın düşüncede başlaması, acil durumlar ortadan kalktıktan sonra da devam edeceği için çok tehlikeli bir durum. Her şey kafalarda, OHAL kalksa bile bu kutuplaşmanın ortadan kalkması kolay olmaz" dedi.
 
İŞÇİ: İŞKENCEYE SIFIR TOLERANS SIFIR SORUŞTURMAYA DÖNÜŞTÜ
 
Konferansa video bağlantısı ile katılan İHD Yönetim Kurulu üyesi İşçi ise "İnsan hakları savunucuları olarak örneğin gözaltı merkezlerinde yaşananları incelemek istesek de buna izin verilmiyor ya da çok kısıtlı. Yaşanan ihlallere ilişkin açıklama yapan veya itirazlarını dile getirenler 'hain' veya ‘terörist' olmakla suçlanıyor" dedi. 
 
İşkencenin soruşturulmadığını söyleyen İşçi, "İşkenceye karşı sıfır toleras, işkenceye karşı sıfır soruşturmaya dönmüş durumda" diye konuştu.
 
FRİGO: OHAL AMACINDAN FARKLI UYGULANIYOR
 
Uluslararası Hukukçular Komisyonu üyesi Massimo Frigo, konuşmasında Olağanüstü Hal süreçlerinin mümkün olduğunca kısa sürmesi gerektiğini vurguladı. Ancak Türkiye'de yaşananın bunun dışında bir durum olduğunu söyleyen Frigo, "Türkiye, OHAL yasalarından doğan hak ihlallerini araştırmak için bir komisyon kurdu. Ama dosyalar o kadar çok fazla ki, günde 11 dava alsalar bile bunun on yılı aşkın bir zamanda sonlanması mümkün değil" dedi.
 
Türkiye'de davaların AİHM'e gelmeden önce Anayasa Mahkemesi'ne gittiğini de hatırlatan Frigo, Şahin Alpay ve Mehmet Altan'ın başvurularını hatırlatarak, "Ama geçtiğimiz aylarda yerel mahkemenin Anayasa Mahkemesi kararını uygulamayı reddettiğini de gördük. Bütün bunlar mevcut yargı sisteminin bağımsız bir yargı kapasitesinde olmadığını gösteriyor" dedi.