25 Kasım 2024 Pazartesi

Barış günü kutlamalarının İstanbul'daki adresi Bakırköy

Dünya Barış Günü nedeniyle Bakırköy'de gerçekleştirilecek mitingin çağrısını yapan siyasi parti ve sendikalar, ?Demokrasiyi ve adaleti, halkın katılımı ve iradesiyle, işçi, emekçi kardeşliğiyle, toplumsal dayanışma, paylaşım ve örgütlenmeyle kurmak, geliştirmek, yaşatmak mümkün? mesajını verdi.
İstanbul'da Dünya Barış Günü dolayısıyla yapılacak mitingin adresi Bakırköy olarak belirlendi. Mitingi düzenleyen kurumlar, bir basın toplantısıyla 2 Eylül'deki buluşmaya çağrı yaptı.
 
Miting, HDP, HDK, İHD, DİSK, KESK, ESP, Devrimci Parti, Halkevleri, Kaldıraç, EHP, DAD, EMEP, Partizan, Yeşil Sol Parti, DGDF, TÖP, SODAP, KAYY-DER, DBP, YAD ve KÖZ'ün çağrısıyla Bakırköy Özgürlük Meydanı'nda gerçekleştirilecek.
 
1 Eylül Dünya Barış Günü'yle ilgili yapılan açıklamada, "Yerküremizin hemen her köşesinde ve giderek çoğalan savaş- iç savaş sarmalına girmiş devletsel, bölgesel sıcak çatışma alanları var. Halklar birbirine düşmanlaştırılıyor, kırdırılıyor. Sivil katliamcılık, linç kültürü ve işkence yaygınlaşıyor. Şehirler, yerleşim yerleri, tarihi dokusuyla birlikte bombalarla yıkılıyor, yakılıyor. Tarım arazileri, ormanlar, akarsular tüm canlı unsurlarıyla birlikte yok ediliyor. Böyle oluyor çünkü, "Küresel Düzen" denilen yapılanma ve ilişkiler, ekonomik-mali, siyasal, toplumsal ve ideolojik boyutları olan sistemsel ve yaşamsal bir kriz tehdidi ya da  süreci içinden geçiyor. Emperyalist/kapitalist dünya ve ekonomik-mali ilişkiler düzeni ve bu düzenin çarkına dişli olmuş tüm iktidarlar kriz sarmalının bir parçası" denildi.
 
Miting tertip komitesinin yaptığı basın toplantısında, şunlar belirtildi:
 
"24 Haziran seçimleriyle düğmesine basılan tek adam rejimi içeride ve dışarıda savaş politikalarını sürdürmeyi varlık nedeni olarak görüyor. Komşu halklara, kendi yurttaşlarına düşman muamelesi yapıp onları bastırmadan da bu politikaları sürdüremez.
 
"Türkiye, 21 yüzyılın ilk çeyreğinde hem toplum olarak kendi içinde, hem de devlet olarak komşularıyla savaş hali içinde olan bir ülkedir artık. Bu yılın en büyük bütçesini 40,4 Milyar TL olarak savaşa ayırmıştır. Bu demektir ki, savaş hali ve savaş bütçesiyle, ekonominin krizli hali ve giderek ağırlaşan sonuçları arasındaki ilişki çok daha açık ve dolaysız hale gelecek.
 
"Sömürünün olmadığı bir toplum, ülke ve dünya hayal değil. Demokrasiyi ve adaleti, halkın katılımı ve iradesiyle, işçi-emekçi kardeşliğiyle, toplumsal dayanışma, paylaşım ve örgütlenmeyle kurmak, geliştirmek, yaşatmak mümkün. Dil, din, renk, ırk-milliyet ayrımı olmadan eşitlik temelinde, kardeşçe, özgürce ve barış içinde bir arada yaşamak mümkün. Savaş, ölmek-öldürmek kültürü bir kader değil. Özgür ve insani bir dünya kurmak bizim elimizde. Böyle bir dünya istemek bizim hakkımız. Çünkü biz milyonlar ve milyarlarız, dünyanın her yerindeyiz. Çalışanlar, üretenler, yeryüzü zenginliklerini yaratanlarız. Dünya bizim ortak evimiz, ama onu biz yönetmiyoruz. Bir avuç asalak sömürücü ve onların iktidarları yönetiyor. Savaşları biz istemedik, biz yaratmıyoruz, onlar dayatıyor ve yürütüyor. Ama savaşlarda milyon milyon ölenler biziz.
 
"İşçiler, emekçiler, kadınlar, dünyanın tüm sömürülenleri ve ezilen halkları, kardeşleşme ve dayanışma içinde, savaşlara karşı barışı kazanmak için seslerini, güçlerini ve eylemlerini birleştirirse mümkün olan gerçeğe dönüşecektir mutlaka."