19 Nisan 2024 Cuma

Avrupa'nın rekor düzeydeki gaz fiyatları milyonları yoksulluğa sürüklüyor

Enerji krizinin çözümü fosil yakıt şirketlerinin "lütfen politikalarını" değiştirmeleriyle olmayacağı bariz. Çünkü yaşamın her alanında, temel ve toplumsal ihtiyaçlarımızı karşılamak için enerjiye ihtiyaç duyarız. Kapitalist sistem bu toplumsal ihtiyacı metalaştırarak bir bedel karşılığında hizmet haline getirir. Dolayısıyla enerjinin türünü değiştirmek enerjiye erişimdeki eşitsizliğin de çözümü olmayacaktır. Kapitalist sistem içinde yapılacak her dönüşüm sermayenin süzgecinden geçirilir. Buradan işçi sınıfı lehine bir çözüm önerisi çıkma ihtimali yoktur.

Sıradan insanlar için enerji faturaları hızla artarken ve fosil yakıt şirketleri bundan faydalanırken, AB'nin adil bir geçiş taahhüdü önemli bir sınavla karşı karşıya. Paris Anlaşması'na bağlı yatırımcılar ve hükümetler, fosil yakıt şirketlerinin ve onların lobicilerinin bu krizin gaza daha fazla yatırım yapması gerektiğine dair argümanlarına aldanmamalıdır- bu, fosil yakıtlara olan bağımlılığımızdan kaynaklanan bir krizdir. Tek çıkış yolu fosil gaz çağına artık son vermek.

Son birkaç ay, gaz üreten şirketler ve hissedarları için fosil gazın astronomik olarak kazançlı olduğunu kanıtladı. BP'nin CEO'su Bernard Looney, yüksek fiyatları bankamatiklere benzeterek fosil yakıt devlerinin, yönetim kurulu odalarında sevinçli bir ruh hali olduğunu öne sürdü.

Borsada bir yükselme oldu. Çoğu şirket, toplamda 119 milyar dolar ile en az yarım on yılın en yüksek karını bildirdi. Bu, pandemi nedeniyle durgunluktan sonra kayda değer bir toparlanmayı temsil ediyor. Gazprom henüz dördüncü çeyrek karını açıklamadı. Ancak rekor kıran sonuçlar bekliyor. Kasım ayında Rus gaz devi, şimdiye kadarki en yüksek üç aylık karını bildirdi.

Gaz şirketlerinin yönetim kurullarının dışında, Avrupa toptan gaz fiyatlarındaki dört kat artışın daha karanlık bir yanı var; milyonları yoksulluğa sürükleyen, yükselen enerji faturaları.

Pandemiden önce bile, dört Avrupa hanesinden biri evlerini sıcak, serin veya yeterince aydınlatmakta zorlanıyordu. Avrupa'nın fosil yakıtlara olan bağımlılığını azaltmaya yönelik kalıcı gecikmeler, insanları elektrik, ısınma ve yemek pişirmek için büyük ölçüde gaza bağımlı hale getirdi.

Ortalama olarak, Avrupalılar gaz fiyatlarının geçen yıl neredeyse dörtte bir oranında arttığını gördüler. Fosil gaz, AB elektriğinin yaklaşık beşte birini ürettiğinden, tüketici elektrik fiyatları da ortalama yüzde 16 arttı.

Bu ortalamalar, krizin keskin ucundaki insanların kötü durumunu gizliyor: İtalyanlar, 2022'de enerji faturalarına 900 Euro'dan fazla ödeme yapma riskiyle karşı karşıya; Birleşik Krallık'ın enerji fiyat sınırındaki bir artış İngilizlerin ortalama yıllık faturasına yaklaşık 700 sterlin ekleyecektir; ve hanelerin halihazırda aylık 39 Euro'luk elektrik sübvansiyonu aldığı Yunanistan'da, enerji faturaları yalnızca Aralık ayında ortalama 100 Euro arttı.

Gaz ve elektrik faturalarındaki bu artışlar öncelikle toptan gaz fiyatlarındaki artıştan kaynaklanmaktadır. Yine de bazıları -Macaristan başbakanı Viktor Orbán da dahil- yanlış bir şekilde yükselen karbon fiyatlarının suçlandığını iddia ediyor. Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Başkanı Fatih Birol'un da belirttiği gibi: "Bu bir yenilenebilir veya temiz enerji krizi değil; bu bir doğalgaz piyasası krizidir."

İncelenen şirketlerin çoğu için öncelik, petrol ve gaz çıkarımına büyük yatırımlar yapmaya devam ederken, fazla nakdi, temettüler ve artırılmış hisse geri alım planları yoluyla hissedarlarına geri vermek oldu. Yenilenebilir kaynaklara yönelik yatırım taahhütleri zayıf kalmaya devam ediyor.

Uluslararası Enerji Ajansı, zorluğun ölçeğini açıkça ortaya koydu: Paris Anlaşması'nın amacını yerine getirmek için yenilenebilir enerjiye yapılan harcama, on yılın sonunda üç katına çıkmalı. Fosil yakıt şirketlerine bu yatırımı yapma konusunda güvenilemez. 2020'de sektör tarafından yapılan temiz enerji yatırımları, toplam sermaye harcamalarının yalnızca yüzde 1'ini oluşturuyordu. Şubat 2021'de Shell, pazarlama bütçelerinden daha büyük olmayan bir rakam olan yenilenebilir enerji kaynaklarına iki ila üç milyar dolar arasında harcama sözü verdi. Total ve BP yakın zamanda enerji geçişindeki toplam yatırımlarının oranını 2025 yılına kadar arttırma taahhüdünde bulunurken, fosil yakıt şirketlerinin yenilenebilir enerji yatırımlarına ilişkin planları yetersiz kalıyor.

Oil Change International'a göre, incelenen tek bir şirket bile tüm yeni petrol ve gaz araştırmalarını durdurma taahhüdünde bulunmadı. BP 2021'in 4. çeyreği karını açıkladığında, geçiş harcamaları hakkında bazı belirsiz ama olumlu sesler çıkardı. Ancak yatırımcı açıklamasının sonundaki bir harita, dünya çapında yedi bölgede gaz arama sondajı için fırsatlar göstererek BP'nin planlarının Paris Anlaşması ile uyumlu olduğu iddiasını alay konusu yaptı: Uluslararası Enerji Ajansı ve diğerlerinin açıkça belirttiği gibi, tüm yeni petrol ve gaz sahalarının geliştirilmesi, küresel sıcaklıkları 1,5 derecenin altında tutmakla bağdaşmıyor.

Global Witness'ın raporundaki verilerle belirtildiği gibi, enerji krizinin çözümü fosil yakıt şirketlerinin "lütfen politikalarını" değiştirmeleriyle olmayacağı bariz. Çünkü yaşamın her alanında, temel ve toplumsal ihtiyaçlarımızı karşılamak için enerjiye ihtiyaç duyarız. Kapitalist sistem bu toplumsal ihtiyacı metalaştırarak bir bedel karşılığında hizmet haline getirir. Dolayısıyla enerjinin türünü değiştirmek enerjiye erişimdeki eşitsizliğin de çözümü olmayacaktır. Kapitalist sistem içinde yapılacak her dönüşüm sermayenin süzgecinden geçirilir. Buradan işçi sınıfı lehine bir çözüm önerisi çıkma ihtimali yoktur.

*Global Witness'ın Major Gas Companies Amas Over $220,000 a Minute as Europe's Record Gas Prices Drive Millions into Poverty adlı raporundan çevrilen yazı Polen Ekoloji sitesinde yayınlanmıştır.