7 Eylül 2024 Cumartesi

Arzu Demir yazdı | Arap komünist Mazlum Aktaş'a sevgi ve özlemle

Kabına sığmaz birine benziyordu. Gülmesi, konuşması gürül gürüldü. Her fırsatını bulduğunda anadilinde konuşuyordu. Kürt halkından "Mazlum"u, Arap halkından da "Aktaş"ı isim olarak seçmişti. İki halkın mücadelesini kendinde buluşturmuş, Halil Aksakal'dan Mazlum Aktaş'a dönüşmüştü. Halil Aksakal tam da partisinin dediği gibi, "Arap, Kürt, Türk halklarının kardeşliğinin ve dayanışmasının öncü militanı ve kanıyla eşitlik sözleşmesini imzalayan temsilcisi" oldu.

Halil Aksakal ile Rojava'da iki kez karşılaştık. 2015 yılının Ocak ayının ortalarıydı. MLKP'nin öncülüğünde Enternasyonalist Özgürlük Taburunun kuruluş hazırlıkları yapılıyordu. İlk karşılaşmamız Şehit Serkan Tosun Taburunda oldu. Bir avukat heyetiyle taburu ziyaret etmiştik. O günlerde Ahmet Şoreş ile Baran Serhat da hayattaydı. Halil Aksakal da Arap halkından bir komünist olarak bu kurucu çalışmanın içindeydi. Tabur kuruluşunu, 10 Haziran'da "Biz; İspanyollar, Almanlar, Yunanlar, Türkler, Araplar, Ermeniler, Lazlar, Çerkesler, Arnavutlar… Dünyanın dört bir yanından enternasyonalistler, devrimci güçler, örgütler, gruplar olarak Rojava devrimini savunmak için Enternasyonalist Özgürlük Taburunda birleştik" sözleriyle duyurmuştu. Taburun kuruluşu üzerine yaptığım röportajda, Halil Aksakal, özetle "Rojava devrimi dünya halklarının umududur, geleceğidir. Arap halkı için de bir umuttur. Enternasyonalist bir ruhla savunulması gerekir. Arap halkından bir komünist olarak devrimin savunulmasında ve bu taburun kuruluşunda yer almaktan onur ve mutluluk duyuyorum" demişti.

İkinci karşılaşmamız, Serêkaniyê'nin Alya cephesinde oldu. DAİŞ çetelerinin karşısındaki bir mevzideydi. Yanında Ivana Hoffmann vardı, birkaç enternasyonal savaşçı daha. O sırada bulundukları mevzi zaten, halklar bahçesi gibiydi; Kürtçe, Türkçe, Arapça, İngilizce, Almanca kelimeler havada uçuşuyordu.

Ivana, aynı yıl 7 Mart'ta ölümsüzleşti. Halil de 18 Haziran'da Siluk'un güneyinde sonsuzluğa yürüdü.

Kabına sığmaz birine benziyordu. Gülmesi, konuşması gürül gürüldü. Her fırsatını bulduğunda anadilinde konuşuyordu.

Kürt halkından "Mazlum"u*, Arap halkından da "Aktaş"ı** isim olarak seçmişti. İki halkın mücadelesini kendinde buluşturmuş, Halil Aksakal'dan Mazlum Aktaş'a dönüşmüştü. Ölümsüzleşmesinin ardından partisi MLKP onun için şunları söylemişti: "Mazlum yoldaş, Arap ulusuna mensup bir komünist olarak, faşist DAİŞ çetelerine karşı Arap halkımızın onurunu koruyan, o uğurda en önde yürüyen bir savaşçıydı. Til Hemîs'ten Ceza'ya, Mebruka'dan Hesekê'ye, Til Temir'den Serêkaniyê cephesine kadar Cizîrê kantonundaki tüm cephelerde, havancı, bisvingçi, biksici ve operasyoncu olarak yer alan Mazlum yoldaşımız, beraber savaştığı herkese güven veren bir komutandı. Kaldığı birliklerde tim, kol ve takım komutanlıkları yapan Mazlum yoldaşımız, yaratıcı taktikleri ve cesur hamleleri ile öne çıkan bir savaşçıydı."

Halil Aksakal, 2015 yılının Ocak ayının sonunda gelen Kobanê zaferinin ardından Girê Spî'nin DAİŞ çetelerinin işgalinden kurtarılması hamlesine, Enternasyonalist Özgürlük Taburu ile birlikte katılmış, kurtarılan Arap köylerinde halklara, kendi dillerinde Rojava devrimini anlatmış, DAİŞ çetelerinin her türlü zulmüne uğrayan halkın acılarını paylaşmıştı.

1984 Antakya/Harbiye doğumluydu. Arap Alevi'siydi. Genç bir işçiyken, 2002 yılında partisiyle ile tanışmıştı. Gezi direnişçilerindendi. MLKP'nin açıklamasına göre, profesyonel bir devrimci olarak, çeşitli kentlerde, politik askeri faaliyetler içinde görev yaptı. Yaklaşık 2.5 yıl Rojava devriminin savunmasında ve kimi özel görevlerde yer aldı.

Halil Aksakal'ın ölümsüzleştiği günlerde, YPG/YPJ'nin Girê Spî'yi özgürleştirme hamlesi, faşist şeflik rejiminin de hayli gündemindeydi. DAİŞ'in Kobanê'de yenilmesi, Erdoğan'ın da hayallerini suya düşürmüştü. Hatırlayacaksınız, faşist şef, Kobanê'nin neredeyse tamamının DAİŞ işgalinin altında olduğu 7 Ekim günü, Antep'te, ağzı kulaklarında "Kobani şu sıralar düştü, düşüyor" diyerek hayalini dile getirmişti. Ama Kobanê düşmemişti, faşist şefin hayalleri suya düştü. DAİŞ ile birlikte Türk devleti de Kobanê savunması karşısında yenilmişti. Sıra Efrîn ile Kobanê kantonları arasında kalan Girê Spî'yi özgürleştirmeye gelince, saray rejimi panik olmuş, tetikçi basını her gün, YPG'nin Arap halkına zulmettiği yalanlarını sıralar olmuştu. İşte tam o tartışmalar sırasında Arap ulusundan bir komünist olarak Halil Aksakal, Rojava devrim savunmasında, DAİŞ çetelerine karşı savaşırken ölümsüzleşmiş, Arap halkının onurunu yüceltmişti.

Halil Aksakal tam da partisinin dediği gibi "Arap, Kürt, Türk halklarının kardeşliğinin ve dayanışmasının öncü militanı ve kanıyla eşitlik sözleşmesini imzalayan temsilcisi" oldu.

Ölümsüzlük yıl dönümünde Rojava halklarının Mazlum Aktaş'ına sevgi ve özlemle…

*Mazlum ismini Mazlum Doğan'dan almıştı.
**Aktaş ismini, 12 Eylül darbesinin ardından 23 Ocak 1983 tarihinde Adana Hapishanesinde asılarak idam edilen MLKP Onur üyesi Ali Aktaş'tan almıştı. Ali Aktaş da Arap Alevi gençliğinin sembollerinden biriydi.