Arîn Çîya yazdı: Rojava'da Kürt partileri arasında görüşmeler: Devrimi tasfiye ve koruma hamleleri
PYD'nin ENKS ile görüşmeye zorlanması, siyasi sürece ancak bu uzlaşma ile katılabileceklerini, bu uzlaşmanın da esasen devrimi tasfiyeyi amaçlaması karşısında Rojava Kürdistan'ındaki Kürt partilerinin devrimin kazanımlarını sahiplenme ve savunma zemininde ortaklaşmaları ve ortak bir komite tarafından temsil edilmeleri tasfiye saldırısına verilen devrimci bir yanıttır.
Son birkaç aydır Rojava'da Kürt partileri arasında bir görüşme trafiği var.
Partiler arası görüşmeler iki kulvardan ilerliyor.
İlki Emperyalist ABD ve kısmen Fransa'nın dayatması ile PYD ve ENKS arasında gerçekleşen görüşmeler.
İkincisi Kuzey-Doğu Suriye Özerk Yönetimi içinde ya da onu benimseyen partiler arası görüşmeler.
ROJAVA DEVRİMİN TASFİYE ÇABASI
Rojava devrimi bir Kürt ulusal devrimi olarak başlasa da kısa sürede bunu aşarak Kuzey ve Doğu Suriye'nin bütün halklarını kapsayan bir demokratik devrim halini aldı. Politik İslamcı faşist çetelerin yenilgiye uğratılması ile devrimin temelleri daha da sağlamlaştı. Elbette bu sağlamlaşmada askeri başarılar ne kadar önemli olsa da komün ve meclislere dayalı, halkların eşit ve kardeşçe ve demokratik yönetimini esas alan, kadın devrimini pratikleştiren halkçı devrimci adımlar bu başarıların dayandığı toplumsal temeli oluşturdu.
ABD liderliğindeki emperyalist koalisyon başlangıçta Rojava devrimini izlemekle yetindi. Kobanê direnişi ile birlikte dünya halklarının basıncı altında IŞİD'e karşı Rojava'daki askeri güçlerle taktik askeri ittifak kurdu. Başlangıçta bunu geçici bir hamle olarak düşünüyorlardı. Rojava devriminin Kuzey Suriye'deki Arapları giderek daha çok kapsaması ile birlikte taktik askeri ittifakın daha uzun süreceği anlaşıldı, Rakka ve Deyr ez Zor'un IŞİD'den kurtarılması süreci ittifakı perçinledi. Bütün bu taktik askeri ittifak zaman zaman ne kadar yoğunlaşırsa yoğunlaşsın bir siyasi ittifaka hiçbir zaman dönüşmedi. Emperyalist koalisyon IŞİD'le mücadelede Demokratik Suriye Güçleri (DSG) ile birlikte hareket ederken Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK) içinde yer alan Suriye Kürt Ulusal Meclisi'ni (ENKS) muhatap alıyordu.
ENKS, başından itibaren emperyalist koalisyona angaje olmuş, Barzanilerin ve PDK'nin etkisi altındaki (2011'de) on bir Kürt partisinden oluşuyordu. ENKS, Esad'ın devrileceği ve bununla birlikte emperyalistlerin tıpkı Başûr'daki gibi bir Kürt Federasyonu imkânı tanıyacağı beklentisi içindeydi. Gerçekte bu boş bir beklentiydi, Başûr da örnek alınamazdı zira Başûr'daki federasyon uzun yıllara yayılmış bir ulusal kurtuluş mücadelesinin eseriydi, ancak bu mücadele sayesinde emperyalistler ve sömürgeciler sınırlı da olsa Başûr'daki Kürtlerin ulusal haklarını tanımak zorunda kalmıştı. ENKS, Türk devletinin de Kürt kazanımlarına değil asıl olarak PYD'ye karşı olduğu yanılgısına fena kapılmıştı. Bu nedenle giderek sömürgeci Türk devletinin Rojava'daki beşinci kolu haline geldi. Başlangıçta ENKS içinde olan birçok parti, bu işbirlikçi duruşu nedeniyle ondan koparak ya devrim safına geçtiler ya da tarafsızlaştılar.
Sömürgeci faşist Türk devletinin Cerablus, El Bab ve Efrîn'den sonra Serêkaniyê ve Girê Spî'yi işgal etmesi ile Özerk Yönetimin etki alanı daralsa da onu hesaba katmayan bir politikanın başarılı olamayacağı kanıtlandı. Ne var ki Kuzey ve Doğu Suriye'deki Özerk Yönetimin siyasi pratiği emperyalistlerin ve gerici/sömürgeci bölge devletlerinin çıkarına tersti. Rojava devrimi ile oluşan yeni sistem Suriye için tasarlanan emperyalist “siyasi çözüm”e uygun düşmüyordu. Bu durumda onu görmezden gelemeyecekleri ya da yok sayamayacakları için, içini boşaltarak kendi çıkarları doğrultusunda biçimlendirme arayışına girdiler. Özerk Yönetim ve ENKS'yi uzlaştırma çabasının altındaki niyet budur. Amaçları Rojava devrimini, Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi'nin halkçı devrimci içeriğini yok ederek bu alanı kendi denetimleri altına almaktır.
ABD ve kısmen Fransa bu amaca bağlı olarak önce DSG aracılığıyla ardından da doğrudan PYD'nin katılımıyla ENKS ile birkaç toplantı düzenledi. ENKS ve emperyalist cephenin PYD'ye kabul ettirmek istedikleri konular Rojava devrimini tasfiyeye yöneliktir. Kısaca özetlersek: 1) Tek taraflı ilan edilen, aşağıdan yukarı komün, konsey ve meclislere dayalı özerk yönetimden vazgeçilsin, 2) PKK ile bütün ilişkiler kesilsin, 3) Yönetim, askeri kurumlar, gümrük ve petrol gelirleri PYD ve ENKS arasında paylaşılsın. Belki her şey bu kadar açıklıkla ifade edilmiyor olabilir ama basına yansıdığı kadarıyla durum böyle.
KÖTÜ TECRÜBE: BAŞÛR
Emperyalist koalisyonun ve ENKS'nin Özerk Yönetim yerine geçirmek istediği sistemin bir benzerinin Başûr'u ne hale getirdiği ortada. Orada da PDK ve YNK arasında 1992'den itibaren çatışma halini alan anlaşmazlıklar İngiltere, Fransa ve ABD'nin devreye girmesi ile 1998'de Başûr'un bu iki parti arasında bölgesel ve kurumsal olarak paylaşılması ile giderilebildi. İki parti, iki ordu, iki devlet ayrışmasının Kürt ulusal mücadelesini nasıl derinden yaraladığını diğer şeyler bir yana Bağımsızlık Referandumu sonrası emperyalist ABD ve Türkiye, İran ve Irak sömürgeci güçlerin saldırısı sonucu pek çok kazanımın bu bölünme nedeniyle kaybedilmesinde görüldü. İki partiye bağlı iki devletçik sisteminden bir ulusal devlet doğmayacağı açıktır. Başûr böyle kaldığı müddetçe emperyalistler ve sömürgeci güçler orayı kendi politikaları doğrultusunda sevk ve idare etmede çok elverişli koşullar elde etmektedirler.
Bundan dolayıdır ki emperyalistler şimdi benzer bir sistemi Rojava'ya dayatıyor. Sömürgecilerin ne pahasına olursa olsun Kürtlerin Rojava'da statü elde etmelerini istemediği de biliniyor. Nitekim Türk sömürgecilerinin bugünkü faşist şefi zamanında Başûr'daki federasyonu tanımaktan pişman olduğunu aynı hatayı Rojava'da yapmayacaklarını açıklamıştı. Zaten PYD ve ENKS arasında görüşmeler başlayınca Türk Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ENKS'lilerle birkaç kez görüşerek bu tür bir anlaşmaya karşı olduğunu belirtmekten geri durmadı.
PYD'nin bu toplantılara katılmaya zorlandığı görülüyor. Bu zorlanmanın nedeni ENKS değil, ENKS bilhassa Efrîn işgali sırasında işgalci Türk devleti ile ortaklık kurduğu için Rojava'daki Kürt halkı içinde bir hayli teşhir olmuş durumda. Kuşkusuz Barzani geleneğinin kitle tabanı Rojava'da da var ama devrimden bu yana geçen sürede eski etkisinden de uzak. PYD'yi zorlayan emperyalist koalisyonun dayatmasıdır. PYD bu dayatmayı kabul etmek zorunda kaldı çünkü emperyalist koalisyonla taktik ittifaka bir müddet daha gereksinim duyuyor.
KARŞI TAKTİK: KÜRT ULUSAL BİRLİĞİ PARTİLERİ
18 Mayıs 2020'de hemen hepsi Demokratik Toplum Hareketi (TEV-DEM) bünyesinde çalışmalar yürüten 25 parti ve politik oluşum bir açıklama yayınlayarak Kürt Ulusal Birliği Partileri'ni kurduklarını açıkladı. Böylece ENKS ile yapılan görüşmelere PYD olarak değil devrimi sahiplenen bütün partilerin oluşturduğu bir ortak komite ile katılmış olacaklar. Devrimin kazanımlarını korumayı ilke edinen bu partiler birliğine ENKS'nin “özerk yönetimi dağıtalım, yönetimi bölüşelim, gelirleri paylaşalım” demesinin önü kesilmiş olacak. 25 partinin oluşturduğu komiteyle böyle bir pazarlık yapmanın imkânı ortadan kaldırılmış oluyor. ENKS'yi oluşturan partiler Türk devleti ile kurdukları işbirlikçi ilişkiyi terk ederek diğer partilerden herhangi biri gibi politik çalışmalara katılmış olacaklar. Elbette böyle bir gelişme Kürdistan ulusal mücadelesi için faydalıdır. ENKS'nin Türk devletinin Rojava'daki hançeri olmaktan çıkarılması ve siyasi sürece dahil edilmesi onu destekleyen samimi yurtseverlerin devrim sistemi kapsamına alınmaları bir kazanım olacaktır.
Şu ya da bu partinin değil devrimim ordusu, şu ya da bu partinin asayişi değil devrimin asayişi, şu ya da bu partinin gümrüğü değil devrimin gümrüğü, şu ya da bu partinin petrolü değil devrimin petrolü vb. devrimi şu ya da bu parti kurmayları tarafından yönetilen iktidar kurumları değil, komünler, konseyler, meclisler temsil ediyor ve daha güçlü temsil etmeli. Bu temel ilkelerden vazgeçilmediği müddetçe emperyalistlerin dayatmaları devrimi rayından çıkarmaya yetmeyecektir.
TUZAK: KÜRT ARAP AYRIŞMASI
PYD'nin ENKS ile görüşmeye zorlanması, siyasi sürece ancak bu uzlaşma ile katılabileceklerini, bu uzlaşmanın da esasen devrimi tasfiyeyi amaçlaması karşısında Rojava Kürdistan'ındaki Kürt partilerinin devrimin kazanımlarını sahiplenme ve savunma zemininde ortaklaşmaları ve ortak bir komite tarafından temsil edilmeleri tasfiye saldırısına verilen devrimci bir yanıttır. Adı Kürt Ulusal Birliği Partileri olsa da oluşumda Kürt olmayan Çerkes ve Süryani kurumları da var.
Rojava Kürdistan'ındaki Kürt ulusal birliğini gerçekleştirme ve ENKS'yi yalnızlaştırma siyaseti bakımından doğru ve ileri bir hamle olsa da bu birlik devrimi savunma ve korumada yetersiz kalır. En başta da belirtildiği gibi Rojava devrimi Kürt ulusal devrimi olarak başlasa da kendini aşarak başta Araplar olmak üzere diğer halkların da katılımıyla Kuzey ve Doğu Suriye devrimi halini aldı. Kürt-Arap ulusları arasında devrimci demokrasi temelinde ittifakı korumak Rojava devrimimizin stratejik bel kemiğidir. Bundan dolayıdır ki Esad rejimi ve ortağı sömürgeci İran bu bel kemiğini kırarak Rojava devrimimi teslim almaya çabalamaktadır. Keza Türk devleti de aynı yönde pek çok girişimde bulundu. En zor zamanlarda dahi bu stratejik ittifak bozulmadı. Bunu korumayı başarırsa devrimin ayakta kalma şansı da artacaktır. Ancak bu yoldan devrim, bir Suriye devrimi halini alabilir. Sömürgeci güçler gibi emperyalistler de bunu bildiği için devrim yönetimini değil Kürt temsilcileri ve Arap temsilcileri ayrı ayrı muhatap almaktadırlar. Devrim bu tuzağı ne yapıp edip bertaraf etmelidir. Bunun yolu devrimden geri adımlar atmaktan değil aksine devrimin toplumsal alt yapısını güçlendirecek devrimci reformlara başvurmaktan geçer. Kuzey ve Doğu Suriye Arapları çoğunlukla yoksul emekçilerden oluşmaktadır. Devrim her zamankinden daha çok emekçi sınıfların hak ve çıkarlarını koruyan politikalarla onları rejimden ve emperyalistlerden uzak tutabilir.