23 Nisan 2024 Salı

Ankara'da kadınlar isyanlarını meydanlara taşıdı

Ankara'da Sakarya Meydanı'nda buluşan kadınlar, "İşsizliğe, yoksulluğa, güvencesizliğe, gericiliğe, tacize, tecavüze, istismara, katliamlara ve savaşlara karşı eşit ve özgür bir toplum için isyandayız" dedi. Eylemde, kadın yoksulluğuna tepkiler hem sloganlara hem de yapılan açıklamaya yansıdı. AKP-MHP iktidarının politikalarına karşı kadınların birlikte mücadeleyi sürdüreceği vurgulandı.

Ankara Kadın Platformu'nun çağrısıyla akşam saatlerinde Sakarya Meydanı'nda bir araya gelen kadınlar, polis ablukasına rağmen kitlesel buluşma gerçekleştirdi. Eyleme, Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekilleri Gülistan Kılıç Koçyiğit, Filiz Kerestecioğlu ve Semra Güzel, HDP, İnsan Hakları Derneği (İHD), DİSK, KESK üyeleri de katıldı.

KADINLARDAN 'HÜKÜMET İSTİFA' ÇAĞRISI
Eylemde, yoksulluk, erkek-devlet şiddetine karşı isyanlarını pankartlarına, dövizlerine ve sloganlarına yansıtan kadınlar, "Görünmeyen emek sesini yükselt", "Kürdüz, transız, yoksuluz toplaşarak kazanacağız", "Jin, jiyan, azadi", "Tecavüzcü katil Hasan Bilgili, Ümitcan Uygun", "Ölmek var dönmek yok", "Çocuk istismarının normalleştirilmesine isyandayız", "Kadın cinayetleri politiktir", "Özsavunma haktır", "Sokakta kazandık, sokakta savunacağız", "Erkekliğin suç ittifakına karşı birlikte direnmeye", "Hande Kader'i hatırla", "Alışın barışın gitmiyoruz", "Lubunyalar burada, AKP istifa", "Savaşa, Diyanete değil kadınlara bütçe" yazılı dövizler taşındı.

Eylemde kadınlar, "Gelsin, baba, gelsin, devlet, gelsin koca, gelsin cop, inadına isyan inadına özgürlük", "Dünya yerinden oynar kadınlar özgür olsa", "Yaşasın kadın dayanışması", "Susmuyoruz korkmuyoruz, itaat etmiyoruz", "Kadın, yaşam, özgürlük" , "İstanbul Sözleşmesi bizim", "Erkek adalet değil gerçek adalet" sloganlarını attı.

Katledilen kadınların isimlerinin okuyarak, "isyan" diye haykıran kadınlar, katliamlara tepki gösterdi.

'KADINLAR VE ÇOCUKLAR AÇLIĞA SÜRÜKLENİYOR'
Kadınlar adına açıklamayı okuyan İlkay Ersuz, İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararına karşı yürüttükleri mücadeleyi hatırlattı, "Kadın ve LGBTİ+'lara saldırı ve düşmanlık politikalarına, LGBTİ+'ların bakanlar ve Diyanet tarafından hedef gösterilip nefret suçuna maruz kalmalarına, işyerlerinde artan taciz ve mobbinge, ev içi emeğimizin sömürülmesine, kampüslerde artan şiddete tacize cinsiyetçiliğe ve LGBTİ+fobiye, transların evlerinin mühürlenmesine ve yaşam alanlarından sürülmesine, nefret cinayetlerine karşı birlikte mücadele ediyoruz" dedi.

Kapitalizmin doğa ve insan sömürüsüne vurgu yapan Ersuz, "Patriarkal-kapitalist sistem, emperyalist savaş politikalarıyla ezilenlere dönük saldırıların artarak devam ettiği bir dönemde savaş ve işgalden beslenen politikalarıyla halkı ve özellikle kadınlar ile çocukları yoksulluk, açlık ve sefalete sürüklemeye devam ediyor" diye konuştu.

'SARAYDA YAŞAYANLAR PORSİYONLARIMIZI KÜÇÜLTMEYİ ÖNERİYOR'
Ekonomik krizin her geçen gün derinleştiğini, kadınların işsizlik ve yoksulluğa sürüklendiğini kaydeden Ersuz, "Yağ, süt, et gibi çok temel besin ürünlerine para yetiştirilemiyor! Doların hızlı artışı önlenemezken saraylarda yaşayanlar, çifter çifter maaşlar alanlar bizlere; 'porsiyonları küçültün, kombinin derecesini düşürün, peygamber de mideyi tam doyurmazmış' gibi trajikomik önerilerde bulunuyor. Yandaş gazete ve kanallar ise pazarlardan arta kalan ürünleri toplayan vatandaşları; 'Pazar sonrası belediye temizlik yaptı' şeklinde gazetenin ilk sayfasına çıkartarak pişkinliklerini ve bizlerle nasıl dalga geçtiklerini gösteriyorlar. Savaşa değil kadınlara bütçe diyen, kadınların eşit ve özgür bir yaşaması mücadelesi verenler ise iktidar bloğu tarafından 'terörist' ilan ediliyor. Doların 13'e ulaştığı bir ülkede, kadınların yoksulluğuna yoksulluk eklenirken; cinsiyetçi işbölümü ile kadınlar hem evde çalışmak zorunda hem de eve ek gelir getirmek için güvencesiz çalışma koşullarına itilmektedir" diye vurguladı.

'ERKEKLER DEVLET TARAFINDAN CESARETLENDİRİLİYOR'
Kadın katliamlarına değinen Ersuz, Dersim'de 2 yıla yakındır kendisinden haber alınmayan Gülistan Doku'yu hatırlattı, "Nadira ve Yeldana'nın katilleri korunmaya devam ediyor. Kürt illerinde savaş ve işgal politikalarının bir parçası olarak, İpek Er'in katili Musa Orhan devlet zırhı ile korunurken erkekler devlet eliyle cesaretlendiriliyor. Erkekler rahatça 'daha korumasız olacağını düşündüğüm için kadın seçtim' diyerek katliamlarını dillendirebiliyorlar! Devlet İlker Sokak'ta ve Esat Eryaman'da saldırıların faillerini koruyor, translar polisler ve ülkü ocakları tarafından saldırıya uğruyor ve bu saldırıların üstü yargı tarafından kapatılmaya çalışılıyor. Kadınlar Kürt illerinde devletin çete-mafya örgütlenmeleri aracılığıyla özel savaşın bir politikası olarak cinsel şiddet ve katliamla tehdit altındayken, İzmir'de devletin kontrgerilla örgütü SADAT ile ilişkili olan Orhan Gencer Deniz Poyraz'ı katletti" diye konuştu.

Mücadele eden kadınlara yönelik hapis cezalarına da değinen Ersuz, erkek devlet tarafından yapılan yasaların erkekleri koruduğunu vurguladı. Ersuz şunları söyledi: "Yasalar Ümitcan Uygun, Musa Orhan gibi kadın faillerini cezasızlıkla ödüllendirirken; sistematik şiddet uygulayan erkeğe karşı, kedisini korumak için öz savunmasını kullanan Çilem Doğan'a 15 yıl ceza vererek yaşamına sahip çıkan kadınlara gözdağı verilmektedir. 6284 sayılı kanun kadınlar için etkili uygulanmazken Boğaziçi'nin kayyum rektörü Naci İnci kanun kapsamında 12 Boğaziçi üniversitesi öğrencisi hakkında koruma kararı aldırmıştır."

KATLEDİLEN TÜM KADINLARIN İSYANLARIYLA SOKAKLARDAYIZ
Diyanet'in fetvalarıyla kadınlar ve LGBTİ+'lar üzerindeki şiddetin arttığına işaret eden Ersuz, "Afgan Kadınlar ve LGBTİ+'lar yalnız değildir. Fetvalarla bizim yaşamımızı kuşatmaya çalışan Diyanet'tin karşısına dikiliyoruz. 'Diyanet kapatılsın'. Yaşamlarımıza saldıran kontrgerilla ittifakının karşısına dikiliyoruz. İttifakınız bozulacak, kadınlar yaşayacak. Kadın düşmanı tekmili birden tüm erkekliğin karşısına dikiliyoruz: Uykularınız kaçsın, erkek ve devlet şiddeti son bulacak. Erkek şiddeti yaşamlarımızı kuşatmışken, erkek 'adalet' in yasalarıyla kadınları ve kadın mücadelesini yargılayanların karşısında, bugün Çilem, Nevin ve özsavunmasını kullanan, tutsak edilen, işkence edilen ve katledilen tüm kadın ve LGBTİ+'ların isyanıyla sokaklardayız" diye vurguladı.

KADINLAR İSYANDA
Kadınların krize, yoksulluğu, emek, beden ve kimliklerinin sömürülmesine, sermayeye, ranta, savaşa ayrılan bütçeye, ne giyeceklerine, ne söyleyeceklerine, nasıl yaşayacaklarına karışanlara, İstanbul Sözleşmesini feshedenlere, erkek-devlet şiddetine, her türlü yasağa ve baskıya, tacize, tecavüze, istismara, katliamlara ve savaşlara karşı isyanlarını dile getiren Ersuz şunları söyledi: "Eşit ve özgür bir toplum için isyandayız. İstanbul Sözleşmesi ve daha nice haklarımız için, tüm saldırılara karşın sokaklarda olmaya devam edeceğiz. Birlikte mücadele ile sokaklarda meydanlarda, yeniden kuracağız cinsiyetsiz, eşit ve özgür bir ülkeyi. Birbirimiz için birlikte mücadele ediyoruz, etmeye devam edeceğiz ve bir kez daha 25 Kasım alanlarından erkek şiddetine, yoksulluğa, AKP-MHP ittifakına, kadın düşmanlığına karşı başta kadınlar olmak üzere tüm toplumu, her yeri bir isyan alanına çevirmeye, birlikte mücadeleye çağırıyoruz."