16 Kasım 2024 Cumartesi

Afyon Hapishanesi'nde işkence: Dövün ama iz bırakmayın

Afyon T Tipi Hapishanesi'ne sürgün edilen tutsaklar işkenceye maruz kaldıklarını raporlaştıran insan hakları örgütleri, raporda hapishane müdürünün "Arkadaşlar artık işkence serbesttir. Dövün ama iz bırakmayın" sözlerine yer verdi.

Ankara Tabip Odası İnsan Hakları Komisyonu, MED TUHAD-FED, İHD ve ÖHD Ankara Şubeleri, 8 Aralık 2019 tarihinde farklı hapishanelerde Afyon 1 No'lu T Tipi Hapishanesi'ne sürgün edilen tutsaklar ile ilgili hazırladıkları hak ihlalleri raporuna ilişkin basın toplantısı düzenledi.

İHD Genel Merkezi'nde yapılan toplantıya, ÖHD üyesi Hülya Yıldırım, İHD MYK üyeleri Nuray Çevirmen ve Nilay Nayman, HDP Hukuk Komisyonu üyesi Maviş Aydın ile MED TUHAD-FED üyeleri Hava Özcan ve Mehmet Boytekin katıldı.

TÜRKDOĞAN: İŞKENCE ARTIYOR
Basın toplantısında konuşan İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, Türkiye'deki işkence iddialarının arttığına dikkat çekti. Türkdoğan, "Siyasi iktidar bunu gizliyor. İşkence olarak görülmüyor, yetki aşımı deniliyor, biz bunu ret ediyoruz. Cezaevlerinde işkence baskı amaçlı kullanılıyor. Bazı kamu çalışanları işkence yaparken zevk alıyor, buna şahit olduk. Eski zamanlardan kalan bu anlayış terk edilmeli. Hapishanelerde güç kullanımı yetki aşımı değil" dedi.

HAK İHLALİ RAPORU
Tutsak yakınlarından gelen şikayetler üzerine 20 Şubat 2020 tarihinde Afyon 1 No'lu T Tipi Hapishanesi'ne heyet olarak ziyaret gerçekleştirdiklerini belirten İHD MYK üyesi Nuray Çevirmen, "Mahpuslarla yapılan görüşmeler neticesinde ziyaret edilen hapishanede temel hak ve hürriyetler ile işkence yasağının ihlal edildiği değerlendirilmiştir" dedi.

Heyet olarak 15 tutukluyla görüşme yaptıklarının söyleyen Çevirmen, görüşmelere dair notları ve hak ihlallerini şu şekilde sıraladı:

18 kişi ile Bandırma 1 No'lu T Tipi Hapishanesi'nden sevk edilen mahpusların 12'sinin bir araçta ve diğer 6 kişinin de tek hücreli ring aracıyla sevk edildiği, tek hücreli ring aracıyla getirilen mahpusların ciddi sağlık sorunlarının olduğu ve sevklerin 5 saat süren yolculukla molasız bir şekilde geçekleştirildiği,
Afyon 1 No'lu T Tipi Kapalı Hapishanesi'ne getirilen mahpusların giriş kapısından bekleme salonuna teker teker alındıkları, robokoplu gardiyanlardan oluşan ekibin kendilerini çıplak bir şekilde aramak istediği, bunun 'İnsan onuruna aykırı olduğunu, etik olmadığını, normal arama yapabileceklerini ancak çıplak aramayı kabul etmediklerini, aramanın cihazla da yapılabileceğini' söyledikleri ve bunun üzerine müdür tarafından örtülü bir şekilde tehdit edilerek, 'Soyunmazsanız dövüleceksiniz, zorla soyulacaksınız' dendiği ve soyunmamalarının ardından ilgili müdürün 'Arkadaşlar artık işkence serbesttir. Dövün ama iz bırakmayın' dediği ve girişteki karanlık 3 odaya 3'erli olarak alınan mahpusların gardiyanlar tarafından çembere alınarak işkenceye maruz bırakıldığı,
İşkenceyle kıyafetleri çıkartılan mahpusların sadece alt iç çamaşırlarının bırakıldığı, işkence sırasında tehdit ve hakaretlerde bulunulduğu, çıplakken işkencenin şiddetinin daha da artırıldığı, kaba dayak ve yumruk atıldığı,
Mahpusların hapishanede doktor muayenesinden geçirilmediği, falaka gördüğünü beyan eden iki mahpusun hastaneye sevk edildiği, bu 2 mahpusun hastanedeki doktor muayenesi sonrasında hapishaneye tekrar girişi sırasında yeniden çıplak arama dayatılarak bunu kabul etmeyen mahpuslara işkence yapılması sebebiyle diğer mahpusların hastaneye sevk talebinde bulunmadığı,
Çıplak arama sonrasında eşyaları aranan mahpusların eşyalarının dağıtıldığı, eşyalarının çöpe atılmamasını en azından ailelerine vermeleri için depoya kaldırmalarını isteyen mahpusların yazı, kalem, albüm gibi özel eşyalarının çöpe atıldığı, Bandırma 1 No'lu T Tipi Kapalı Hapishanesi'nden sevkleri sırasında getirilen televizyonlarının verilmediği ancak tekrar satın almaları halinde verilebileceğinin ifade edildiği ve diğer cezaevinde kullandıkları radyolarını kullanmalarına izin verilmediği,
Ağırlaştırılmış müebbet olmadıkları halde keyfi ve hukuka aykırı olarak tekli hücrelerde tutulan mahpuslara cezaevi ikinci müdürü tarafından 'Siz buraya hücre diyorsunuz ama burası tekli odalar, burası yüksek güvenlikli cezaevi, sizin yüksek güvenlikli yerde kalmanız gerekiyor' denildiği ve sevklerinden bu yana tek kişi olarak tutuldukları,
Mahpusların kaldıkları yerde tek kişi olmalarına rağmen ayakta sayım vermeye zorlandıkları, yasa ve yönetmeliğe aykırı bu durumu kabul etmediklerinde fiziksel şiddetle tehdit edildikleri ve bu muamele sonrasında daha fazla işkenceye maruz kalmamak için ayakta sayım verseler de bu sefer hakarete, küfürlere maruz kaldıkları,
İ.Ç., E.O., Y.B.'nin sakal, bıyık ve saçlarının zorla kestirildiği, gardiyanlar tarafından 'Burası yüksek güvenlikli cezaevi burada saç ve sakal olmayacak' denildiği,
Mahpusların 45 dakika ile 1 saat arasında tek başına havalandırma alanına çıkmalarına izin verildiği, tek başına havalandırmaya çıkarılmalarının keyfi ve mevzuata aykırı bir uygulama olmasından ötürü uygulamayı kabul etmeyen mahpusların havalandırmaya çıkmadığı,
Yağlı çeşme suyu içilmek zorunda kalındığı, saatlerine el konulduğu, kitaplarının verilmediği, tırnak makasının dahi atıldığı, sıcak su olmasına rağmen sabun olmadığı için hücre temizliği ve kişisel temizlik yapma imkânı bulamadıkları,
Keyfi uygulamalara ve çıplak aramaya razı olmamaları, işkenceye karşı slogan atmaları ve keyfi havalandırma uygulamasını kabul etmediklerinden havalandırmaya çıkmamaları sebebiyle haklarında disiplin soruşturması açıldığı,
İnfaz Hâkimliğine, Savcılığa, Adalet Bakanlığı'na ve ilgili kurumlara dilekçe yazdıkları; ancak evrak kayıt numarası verilmediği için başvurularının ve şikâyetlerinin ulaşıp ulaşmadığının bilinmediği belirtilmiştir.

'SORUŞTURMA AÇILMALI'
Tespit edilen hak ihlallerinde idari yöneticilerin, personelin, denetim yetkisini yerine getirmeyen idari kurumların sorumluluk taşıdığını belirten Çevirmen, "İşkenceye maruz kalan kişilerin Adli Tıp Kurumu'na ya da tam teşekküllü bir hastaneye sevklerinin yapılması, mahpusların tedavisinin yapılması, ilgili görevliler hakkında idari soruşturma başlatılması ve İstanbul Protokolü'ne uygun cezai soruşturma süreci yürütülmesi gerekmektedir" dedi.

Çevirmen son olarak, "Tüm idari yöneticilerin, personelin, denetim yetkisi bulunan idari kurumların ve ilgili bakanlıkların ulusal ve uluslararası mevzuattan doğan sorumluluklarını yerine getirmesini ve sorunları ivedilikle çözmesini talep ediyoruz" çağrısında bulundu.

'BU HAFTA YİNE GİDECEĞİZ'
Toplantıya katılan ÖHD Ankara Şube üyesi Hülya Yıldırım ise sevklerden sonra idareye bir dizi dilekçe verildiğini, ancak bu dilekçelere ilişkin bir sonuç elde edemediklerini söyledi. Yıldırım, tutuklulara işkence uygulayan kişiler hakkında bir soruşturma yürütülmediğini dile getirerek, tutukluların hala işkence uygulayan kişilerin denetiminde olduğunu belirtti. Şiddet uygulayan kişilerin iz bırakmaması için sürekli farklı yerlere vurduğunun altını çizen Yıldırım, savcıya ilişkin beyanlara değinerek, şu şekilde konuştu: "Savcı tutukluların odalarına gidiyor 'Sorunlarınız neler' diyor tutuklularda anlatınca 'Alın şunu hücreye atın' diyor. Bu hafta içerisinde yeniden cezaevine ziyaretimiz olacak."