11 Mayıs 2024 Cumartesi

ABD'nin savaş hamleleri

Yeniden ekonomik krizin şiddetlenme belirtisi ortamında ABD emperyalizmi, devasa askeri güç avantajını kullanarak emperyalist rakiplerini geri püskürtmeye çalışıyor. Fakat bu defa Ortadoğu'da Rusya kazandığı nüfuz ve savaş başarısıyla, Çin ise hızlı büyümeye devam eden ekonomik gelişmesiyle eskisinden farklı olarak geri adım atmıyorlar. ABD'nin gerilemeye başlayan dünya hakimiyetini devasa askeri gücüyle koruma saldırganlığı, bu koşullarda yeni bir emperyalist dünya savaşının kilometre taşlarını inşa ediyor.
ABD'de Trump'ın dengesizliğine yorumlanarak adeta magazinleştirilmesinden farklı olarak yeni atamalar, gerçekte yeni bölgesel savaşları tırmandırarak emperyalist paylaşım savaşı yolunu döşeme stratejisinin bir parçası.
 
Görevden alınan Ulusal Güvenlik danışmanı General Master, gerçekte Ortadoğu'da ABD işgallerinde savaşçılığıyla belirginleşmiş bir emperyalist yöneticiydi. Ama yerine getirilen John Bolton, Bush döneminin dışişleri sorumlusu olarak savaşçılığıyla tanındığı gibi bugün de Ortadoğu'da İran nüfuzuna, İran'la nükleer silah projesinin durdurulmasına karşı sertliğiyle tanınıyor.
 
Tillerson, Trump döneminin ilk dış savaş bakanı oldu. Fakat Çin-Rusya eksenine karşı ve bölgede savaşın yeniden tırmandırılması için yine de patronlarınca yetersiz görülüyordu. Yerine getirilen CIA başkanı Pompeo, eski asker ve iş yöneticisi, Çay Partisi faşist hareketinden geliyor. Politik ve parlamenter yaşamında, ABD mali sermayesi içinde aşırı sağcı hareketleri finanse eden Koch grubunun temsilcisi olarak tanınıyor. Emperyalist savaşçılığı tırmandırmaya uygun yapısı var. Yerine CIA şefliğine getirilen Gina Haspel ise işkenceciliğiyle biliniyor.
 
Bu değişiklikleri, elbette ABD'nin Ortadoğu ve Pasifik'te savaşı tırmandırma politikalarıyla birlikte ele almak uygun olur.
 
Birincisi, Trump başa gelir gelmez, gümrük korumacılığıyla ABD emperyalizminin mali-iktisadi büyümesini hızlandıracağını vurgulamıştı. Bunu, Çin'e karşı yüzde 25'ler civarında gümrük koyan kararıyla uygulamaya başladı. AB emperyalistlerini, misilleme koyacakları uyarısı nedeniyle şimdilik Çin'e uygulamakla sınırlandırdı. Çin'in yanıtı, emperyalist küreselleşmeyi korumak istediği ama ticaret savaşına da hazır olduğu biçimindeydi. Emperyalist küreselleşmenin getirdiği ticari mal ve mali sermaye dolaşımı serbestliğinin yerini gümrük duvarları ve mali rekabet "savaşları"na bırakacağı görülüyor.
 
ABD, büyük çaplı petrol rezervi olan Güney Çin Denizi'nden savaş uçakları gemisini geçirerek gözdağı verdi ve Kuzey Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti'ne (KDHC) karşı savaş tehdidi, gerçekte Çin'le savaşı tırmandırmasının bir parçası. Güney Kore yeni devlet başkanı Moon Jae-İn'in Kuzey'le barış vaadiyle seçim kazanması kısmi imhalarla başlatılacak savaşı ertelediyse de, ABD, KDHC'ne saldırarak bunu Çin'le olası savaşın kazanılmış bir mevzisi haline getirmekten vazgeçmiş değil.
 
Çin yönetimi, buna karşı Güney Çin denizinin kendisine ait olduğunu vurguladı. Dolgu adalarına kurduğu askeri üslerde ısrarıyla devam etti. Ardından, 19. Parti Kongresi ve Halk Kongresi'nde, Şi Jiping'in devlet başkanlığı sınırlamasını kaldırarak "Şi Jiping'in Çin'i kalkınmış modern ülke hedefi" düşüncesini anayasallaştırarak, son olarak ABD hedefindeki KDHC başkanı Kim'i Çin'e üç günlük ziyarette misafir edip desteklediğini ABD'ye göstererek yanıt verdi. ABD'nin 700 milyar dolara yeniden yükseltilen devasa savaş bütçesi karşısında Çin, askeri bütçesini 165 milyar dolara çıkardı.
 
Ayrıca, ABD, Çin'le emperyalist rekabeti şiddetlendirirken, Rusya'yı Çin'den koparmak ile onunla da savaşçı rekabeti kışkırtmak arasında yalpalıyordu. Yönetici değişikliği, Rusya'yla rekabeti de şiddetlendireceği pervasızlığına işaret ediyor. Kissinger'in Suriye'de Rusya ile uzlaşmaya karşı kullandığı argüman olan "temel rakiple uzlaşma olmaz" uyarısı doğrultusunda, İngiltere'nin Rusya'yla casus krizi çıkararak, diplomatları dışarı atma soğuk savaş hamlesini en öne geçirerek destekledi. Ukrayna faşist darbesi ve yol açtığı iç savaşı sürdürme isteğinin yanı sıra, Suriye iç savaşında rejimin hamisi olarak Rusya'dan rövanş almanın da bir parçası yaptı. Aynı zamanda, Rusya komşusu ülkelere NATO savaş silahları ve güçleri konumlandırmayı artırarak da Rusya'yı Çin'le birlikte hedefleyeceğini gösteriyor.
 
İkincisi, Trump'la ABD, Ortadoğu'da savaşçılığını tırmandırma politikasına geçti. Hillary Clinton seçilseydi de ABD aynı politikayı uygulayacaktı. Fakat Trump, dengesizliği ve emperyalist diplomasiyi takmayan oligark fütursuzluğuyla, ABD emperyalistlerinin savaş tırmandırıcılığına daha uygun bir fotoğraf.
 
Bu değişiklik kendisini İsrail siyonizminin savaş deliliğine tam destekte, Suudi otokrasisini İran ve nüfuzu karşısında savaşçı pozisyonunu kışkırtmada, bunun bir parçası olarak Yemen savaşını tırmandırmada, Suriye'de yeniden iç savaşı kışkırtmada, İran'a karşı savaş inşasında yansıyor.
 
Bunun çok sayıda belirtisi ve kanıtı üst üste yığılıyor. ABD, Suriye savaşında üstü örtülü Rusya'yla vardığı anlaşılan anlaşmayı geçici kılmaya çalışıyor. Üç nüfuz bölgeli çözüm üzerine uzlaşmayı, özellikle IŞİD devleti sona erdikten sonra geçici kılma politikasına yöneldi. Yeniden Esad rejimini devirmeyi gündeme almaya, bu amaçla Fransa ve İngiltere'yle birlikte kimyasal silah kullanıldığını uydurarak savaş gerekçesi üretmeye başladı. Önceleri Şayrat Havaüssünü Akdeniz'den savaş uçaklarıyla vurması, Deyr Zor'a ilerleyen Rus ve Suriye birliklerini havadan bombalaması da bu politika değişikliğinin emaresi.
 
Erdoğan sömürgeci faşizminin Efrin işgalini kalıcı kılma ve Cerablus-Bab-Azez'le birlikte fiili ilhaka dönüştürmesine ses çıkarmayan ABD, patriot satışı üzerine yapmaya çalıştığı anlaşmada ve Macron'u Türkiye'yi desteğe ikna etmeye çalıştı. Türk sömürgeciliğinin Doğu Guta'dan sonra İdlip'te Rusya ile Astana anlaşmasını bozması niyetini destekleyerek onu genişçe bölgeyi işgal etme ve fiili ilhaka teşvik ediyor ve Suriye'de ittifak gücü yapmaya çalışıyor.
 
ABD, Suriye'de Rojava devrimi alanını kendi nüfuz bölgesi yapmaya, bu uğurda Deyr Zor'a yönelik Suriye ve Rusya Askeri saldırılarını sert savaş karşılığıyla yanıtlıyor. Bu politikasıyla ve siyonist İsrail'in Suriye'de hava bombardımanlarını destekleyerek İran'ın Lübnan'a, dolayısıyla İsrail sınırına uzanan kesintisiz kara koridorunu engellemeye çalışıyor.
 
Dahası, İsrail-Prens Salman Suudi Arabistan'ı-Mısır etrafında yeni bir ABD'ci cephe oluşturarak, Suudileri (400 milyar dolara varan silah satış anlaşması) ve İsrail'i devasa savaş makinasına dönüştürerek, İran nüfuzuna karşı yeniden bir savaş cephesi kuruyor. Yemen savaşını aynı amaçla tırmandırmaya devam ediyor.
 
İran'la nükleer silah yapımını önleme anlaşmasını bozarak ambargolu ve savaşçı pozisyona geçiyor.
 
Kudüs'ü başkent yapmada İsrail siyonizmine tam destek vererek, Büyükelçiliğini Kudüs'e taşıma kararı vererek, İsrail siyonizminin Lübnan ve Gazze'ye savaş politikasını kışkırtıyor.
 
Sonuç olarak, yeniden ekonomik krizin şiddetlenme belirtisi ortamında ABD emperyalizmi, devasa askeri güç avantajını kullanarak emperyalist rakiplerini geri püskürtmeye çalışıyor. Ortadoğu ve Pasifik alanlarında bitmeyen savaşlar zincirini tırmandırarak bunu yapmaya çalışıyor. Fakat bu defa Ortadoğu'da Rusya kazandığı nüfuz ve savaş başarısıyla, Çin ise hızlı büyümeye devam eden ekonomik gelişmesiyle eskisinden farklı olarak geri adım atmıyorlar. ABD'nin gerilemeye başlayan dünya hakimiyetini devasa askeri gücüyle koruma saldırganlığı, bu koşullarda yeni bir emperyalist dünya savaşının kilometre taşlarını inşa ediyor.