8 Mart: Erkek egemen rejimiyle hesaplaşma anı
Seçim sürecine giderken ilk ve en önemli durak olan 8 Mart'ı kazanmanın yolu kendiliğindenci kadın kitle çalışmasından kopuşu örgütlemekle, bütün parti örgütlerinin kadın örgütü gibi çalışma tarzını kazanmasıyla ve kadın devrimi programının kadın kitleleri arasında örgütlü bir güce dönüşmesiyle mümkündür. Bu, aynı zamanda devrimci ve antifaşist güçleri de örgütleyecektir. 8 Mart öncesinde örgütlenen bütün çalışmalar, sadece 8 Mart anını değil, aynı zamanda kadın kitleleri arasında seçim çalışmalarına hazırlığında başlangıcı olacaktır.
AKP-MHP faşist erkek egemen bloku, 2023 seçimlerine doğru giderken kadınlara dönük yeni saldırıların hazırlığı içerisinde. Aileyi güçlendirme ve başörtüsü anayasası değişiklik hazırlığı ile kadınların giyim ve yaşam tarzına karışılmasını, kadın katliamlarının meşrulaştırılmasını, erkek cinsini toplumsal yaşamda kadınların başına "ahlak bekçisi" atanmasının önünü açmayı planlamaktadır. Bu değişiklik, 6284 sayılı yasanın esasen uygulanmayacağının, İstanbul Sözleşmesi'ne ise bir daha dönülmeyeceğinin ilanıdır. Aynı zamanda bu değişiklik; çok eşliliğin ve çocuk yaşta evliliğin önünü açan, kadın emeğini, bedenini yok sayan, kadının boşanmasını zorlaştıran, LGBTİ+'ların varoluş hakkını reddeden, erkek egemenliğini koruyan değişikliklerdir.
2022 yılına baktığımızda cins savaşının bilançosu korkunçtur. En az 334 kadın katledilirken, 245'i şüpheli bir şekilde öldürüldü. Erkek yargı ceza indirimi politikasından vazgeçmediği gibi fail erkeklerle ilgili çoğu zaman herhangi bir yasal işlem yapmadı. Kadına yönelik herhangi bir koruma almayarak cins savaşında kimden yana olduğunu çok defa gösterdi. Kasıtlı ve isteyerek birçok kadın ölüme gönderildi. Tarikat, cemaatlerde cinsel istismara uğrayanların davaları örtbas edildi. Kadın eylemleri, politik faaliyetleri çoğu zaman rejim tarafından yasaklandı, polis terörüyle engellendi. Kadın özgürlük mücadelesinin aklına ve iradesine dönük tutuklama, katliam saldırıları kesintisiz devam etti.
AKP-MHP faşist bloku, 2023 yılında kadın hareketinin iradesini, militanlığını, kitleselliğini ve birleşik güç olma halini kırmak, kadını ev köleliğine hapsetmek ve cins savaşımında sonuç almak için siyasal, toplumsal ve ideolojik terörüyle daha sert ve sistematik saldırı hazırlığında. Cinsiyetçi ve sömürü politikalarıyla kadın hareketini bölmenin yol ve yöntemleri arayışında. Politik islamcı faşist rejimin kodlarının devamı ve bekası için erkek cephesini genişletme ve kurumsallaştırma çabasında. Erkek cinsiyle "milli-yerli aile" kurumunun oluşması amacıyla işbirliği sözleşmesi imzalıyor. Kadınların ev kölesi, hizmetçi, çocuk doğurma makinesi ve ucuz işgücü olmasını sağlamak için erkeklere kadının başında "gardiyan" olma görevini veriyor.
AKP-MHP faşist blokunda durum böyleyken; Millet İttifakı 2023 yılında "Cumhuriyetin ikinci yüzyılını" inşa ederek iktidar olma arayışında. Faşist şeflik rejiminin kadın kitleleri arasında kaybettiği meşrutiyeti ve güç kaybını gören Millet İttifakı ve müttefikleri kadın kitlelerini ikna ederek, örgütleyerek, seçimlerde siyasi bir zafer kazanmak istiyor. Burjuva restorasyon, değişim gibi kelimelerle, yayınladıkları mutabakat metinleriyle kadın kitlelerini ikna etme ve rızalarını üretme çabasında. Yayınlanan metin kadın kitlelerinin bilincini, aklını ve iradesini küçümseyen, İstanbul Sözleşmesi'ne döneceğine dair hiçbir emare olmayan, kadına yönelik şiddetin durdurulmasına dair tek bir kelime bile kullanmayan, kadının yerinin aile olduğunu savunan, eşitlik, özgürlük, kadın, LGBTİ+ kelimelerini bile yazmaya korkan, erkek egemenliğinin kodlarını koruyan bir metindir. Kadın ve LGBTİ+'ların varlığını inkar eden bir niteliğe sahiptir. Yayınlanan metnin hedefi; kadını ucuz, güvencesiz işgücü olarak çalıştırmak, aile ve nüfus politikalarını hayata geçirmek, kadının evsel köleliğini savunmak, LGBTİ+ hareketinin varoluş hakkını tanımamak, erkek egemen sermayeyi ve iktidarını korumaktır.
Kapitalist erkek sömürü düzeninin temsilcisi olan iki blok da kadınların çalışma koşullarının, ücretinin, sigortasının, iş saatlerinin, emeğinin, bedeninin, özgürlüğünün denetlenmesini, emeğinin görülmemesini, güvencesiz, esnek ve sigortasız çalıştırılmasını, sendikalı olduklarında işten atılmasını, ev ve bakım işlerinin toplumsallaşmamasını hedefliyor.
Erkek egemen blokun cins, emek sömürüsü politikalarını boşa çıkarmanın yolu ve yöntemi, kadınlar cephesinden toplumsal cinsiyet eşitliği ve özgürlüğünün savunulması, yoksulluğa, şiddete, katliamlara karşı kadın isyanının örgütlenmesi, cins çelişkisinin derinleştirilmesidir. Sosyalist kadınlar başta olmak üzere kadın hareketi cins özgürlükçü taleplerini genel geçer değil somut olarak ortaya koymalıdır. 21. yüzyıl kadın yüzyılı olacaksa; yayınlanan kölelik manifestolarına karşı özgürlük manifestosu yazılmalı, kadın kitlelerinin elinde özgürlük manifestosu bir bayrağa, slogana dönüştürülmelidir.
Seçimlere giderken 8 Mart; devrimle karşıdevrim arasındaki mücadelenin ilk siyasi çarpışma anlarından biri olacaktır. Afganistan'da, İran'da, Rojhilat'ta başta olmak üzere kadınlar eşitlik, yaşam hakkı ve özgürlük için faşist diktatörlere karşı ölümüne direniyor, örgütleniyor ve kadınlara yol gösterici oluyor. 2022'in 25 Kasım günü erkek-devlet şiddetine karşı gelişen militan eylemler, Hiranur Vakfı'nda ortaya çıkan cinsel istismara karşı örgütlenen yaygın eylemler, ailenin güçlendirilmesi ve başörtüsü yasasına karşı örgütlenen eylemlere bakıldığında; bu yıl ki 8 Mart'ın geçmiş yıllara oranla daha yaygın, kitlesel ve militan geçeceğini öngörmek gerekir. Türkiye ve Kürdistan'daki kadın hareketi bu yılki 8 Mart'ta; biriken mücadele deneyimini, enerjisini, iradesini, bilincini, isyanını arkasına alarak; faşist erkek egemen rejimin üstüne yürüyecektir.
Erkek egemen faşist rejimin kadın özgürlük mücadelesi dinamiklerini tasfiye edemediği, geriletemediği bir gerçektir. Erkek egemen diktatöre karşı kadın özgürlük cephesinin örülmesi ne kadar hayati ise antifaşist ve devrimci güçlerin kadın özgürlük mücadelesinin savaşımına omuz vermesi, yeni görevler çıkarması o kadar hayatidir.
2023 seçimlerine giderken kitle hareketindeki yükseliş ve enerjinin ileri doğru yürümesini sağlayacak olan anlardan biri 8 Mart'tır. İşçi, emekçi, gençlik kitlelerinin durumu değiştirmek için öncelikle kadın ve erkek komünistlerin kadın örgütü ve çalışması ile kurdukları zayıf ilişkiyi değiştirmesi, durumuna müdahale etmesi en acil görevlerden biridir. Öncü, kadın kitleleriyle yaygın, sistematik, somut, birebir ve günlük bir çalışmayı örgütlemeli ve yeniden bir kadın partisi gibi çalışma tarzını kazanmalıdır. 8 Mart çalışması, bu konuda pratik bir değişim elde etmenin fırsatı olmalıdır. Kadın kitlelerinin örgütlenmesi sadece komünist kadınların görevi olarak görüldüğü sürece faşist şeflik rejimine karşı biriken öfkenin, enerjinin bütünü realize edilmemiş olur.
İşte bu tabloda 8 Mart'a doğru giderken; "Yoksulluğa İsyan Et" şiarının somut içeriğinin belirlenmesi, emekçi, işçi ve yoksul kadın kitlelerinin somut sorun ve taleplerinin dile getirilmesi, toplumsal cinsiyet eşitliğine dayalı bütçe oluşturulması talebi başta olmak üzere kadın devriminin programatik görüşlerinin daha çok işçi, emekçi, genç kadınla buluşturulması hedeflenmelidir. Erkek egemen faşist rejim kadar burjuva restorasyoncu blokun kadın düşmanı sözlerinin de kadın kitleleri arasındaki çalışmada etkili bir şekilde siyasi teşhiri yapılmalıdır.
Sosyalist kadınlar başta olmak üzere bütün parti örgütleri bu dönem boyunca politik faaliyetini kadın kitlelerinin örgütlenmesinin seferberliğine yöneltmeli ve kendini bu hedef doğrultusunda örgütlemelidir. Kadın kitlelerini şiddete, katliamlara, erkek egemen yasalara karşı isyan ettirmenin aklı, ruhu, enerjisi, iradesi oluşturulmalıdır. Sosyalist kadınlar, en yakınındaki kadın kitlesinden başlayarak iç örgütsüzlüğüne müdahale etmeli, genç kadınlar arasındaki çalışmasını odaklı, hedefli ve sistematik hale getirmeli, belirlediği pilot bölgelere yerleşmeli, sürekli bir şekilde politik kitle ajitasyon ve propaganda çalışması büyütülmelidir.
Kadın kitle seferberliğinin nasıl örgütleneceği, örgütsel güce ve niteliğe nasıl dönüştürüleceği, kadın örgütlerinin nasıl kurulacağı sorularına yanıt aranmalı ve bulunmalıdır. Çalışmaya hangi kadınların katılacağının listesi oluşturmalı, kaç örgütün kurulacağı, hangi kadın eylemleri ve buluşmalarının örgütleneceği, hangi mücadele biçim ve araçlarının kullanılacağı belirlenmeli ve planlanmalıdır. Bütün parti örgütlerinde 8 Mart komitesi, komisyonları, grupları kurulmalıdır. 8 Mart politik faaliyeti örgütlenmelidir. Panellerden forumlara, takas pazarından kahvaltılara, şenliklerden yürüyüşlere, bildiri dağıtımından imza föylerine kadar envai çeşit mücadele biçimleri kullanılmalıdır. Emekçi evlerinde, tekstil atölyelerinde kadın toplantıları örgütlenmelidir. Faşist erkek egemen rejimin yeni saldırılarına karşı kadınlar özsavunmalarını örgütlemeli, komünist kadınlar bu konuda bazı öncü pratikler örgütlemelidir.
Seçim sürecine giderken ilk ve en önemli durak olan 8 Mart'ı kazanmanın yolu kendiliğindenci kadın kitle çalışmasından kopuşu örgütlemekle, bütün parti örgütlerinin kadın örgütü gibi çalışma tarzını kazanmasıyla ve kadın devrimi programının kadın kitleleri arasında örgütlü bir güce dönüşmesiyle mümkündür. 8 Mart politik çalışmasında ortaya çıkacak irade beyanı ve kadınların birliği, sayısız kadın etkinlikleri, kitlesel, militan, kararlı 8 Mart sokak eylemleri, bildiri dağıtımları sadece kadın kitlelerini cesaretlendirip örgütlemeyecektir. Aynı zamanda devrimci ve antifaşist güçleri de örgütleyecektir. 8 Mart öncesinde örgütlenen bütün çalışmalar, sadece 8 Mart anını değil, aynı zamanda kadın kitleleri arasında seçim çalışmalarına hazırlığında başlangıcı olacaktır.
*İşçi Sınıfı ve Ezilenlerin Sesi ATILIM gazetesinin 03 Şubat tarihli 101. sayı başyazısı.