2024 yılı işçi sınıfı mücadeleleri panoraması
2024 yılında işçi sınıfı tekil direnişlerle, sendikal örgütlenme, çalışma koşullarının iyileştirilmesi, iş cinayetlerinin önlenmesi için gerekli önlemlerin alınması, düşük ücretlere, sömürü düzenine karşı mücadele etti. Metal, maden, gıda, tekstil, inşaat, plastik, tersane, belediye ve hizmet gibi pek çok işkolunda grevler, direnişler, iş bırakma eylemleri, yürüyüşler ve protestolar düzenlendi. İstanbul'dan Urfa'ya, Antep'e kadar sayısız grev, direniş örgütlendi. İşçilere yönelik devletin polisi, askeri, valisi, imamı ile gerçekleştirdiği saldırılarla sermayenin yanında yer aldığını göstermesi, işçilerde bilinç değişimine yol açtı.
2024 yılı, işçi sınıfı açısından yoğun mücadelelere sahne olan bir yıl olarak kayıtlara geçti. Metal, maden, gıda, tekstil, inşaat, plastik, tersane, belediye ve hizmet gibi pek çok işkolunda grevler, direnişler, iş bırakma eylemleri, yürüyüşler ve protestolar gerçekleşti. İstanbul başta olmak üzere Kocaeli, İzmir, Balıkesir, Manisa, Antep, Urfa ve Ankara gibi şehirler bu direnişlerin önemli merkezleri haline geldi. Ancak, bu mücadelelerin kendiliğinden olmadığı, aksine sınıf sendikacılığı çizgisindeki sendikaların ve öncü işçilerin kararlı direnişleriyle şekillenmesi dikkat çeken noktalardı.
Bu yıl gerçekleşen direnişlerin büyük bir kısmı, AKP-MHP iktidarının Orta Vadeli Programı doğrultusunda uygulanan "kemer sıkma" politikalarının şiddetini arttırdığı ve sendikal örgütlenme hakkının gasbı ve ücret temelli mücadeleler ekseninde gelişen grev ve hak alma mücadelelerine sahne oldu. Emeğin ucuzlaması, yaşamın pahalılaşması, vergi yükünün emekçilere aktarılması, artan fatura ve kira giderleri, emekçi sınıfların yaşam koşullarını dramatik biçimde kötüleştirdi. Kar itilimli enflasyonun yarattığı derin yoksullaşma, başta işçi sınıfı olmak üzere tüm ezilen kesimleri etkisi altına aldı.
Ücret mücadelesi ve sendikal hak temelli başlayan direnişler; devlet terörü ve düzen içi sendikaların işçileri yalnızlaştırdığı noktada politik yönünü, iktidarı ve patronlar sınıfını tüm toplum nezdinde teşhir eden bir noktaya ulaştı. Ankara'ya Çalışma Bakanlığa yürüyen madenciler, Agrobay Seracılık'taki öncü işçi kadınların direnişi, Polonez direnişinde sermaye sınıfı ve onun iktidarının tahammülsüzlüğü, politik teşhir açısından önemli örnekler olarak öne çıktı.
2024 YILINDAKİ BAŞLICA İŞÇİ MÜCADELELERİ
Özak Tekstil direnişi:
27 Kasım 2023'te başlayan ve 13 Şubat 2024'te sona eren Özak Tekstil direnişi, 80 gün sürdü. Urfa'da başlayan grev, tekstil ve hazır giyim sektöründe çalışan işçilerin ağır koşullarının toplumun geniş kesimlerince görünür hale gelmesini sağladı. 700 işçinin çalıştığı Özak Tekstil'de, BİRTEK-SEN'e üye işçilere yönelik baskı ve işten çıkarmalar direnişi tetikledi. Direniş boyunca defalarca gözaltı ve işkenceye maruz kalan işçiler, İstanbul'daki Özak Holding'in genel merkezi önünde de mücadelelerini sürdürdü. İşçilerin tazminatlarının ödenmesiyle direniş sona erdi.
Akcanlar Tekstil direnişi:
Antep Başpınar Organize Sanayi Bölgesi'nde bulunan Akcanlar Tekstil işçileri, 17 Ağustos'ta başlayan ve 36 gün süren bir direniş gerçekleştirdi. BİRTEK-SEN'e üye işçiler, tazminatsız işten atılmalarına ve 7'li sistem dayatmasına karşı mücadele etti. Direniş, işçilerin ve sendikanın ortak kararıyla sona erdi.
Fernas Madencilik işçilerinin Ankara çıkarması:
Manisa Soma'da, AKP milletvekiline ait bir maden ocağında, sendikaya üye oldukları için işten çıkarılan işçiler, 25 Ağustos'ta direnişe geçti. İşçi sağlığı ve güvenliği önlemlerinin uygulanması ve ücret artışı taleplerini dile getiren işçiler, Ankara'ya yalınayak yürüyerek dikkat çekti. Açlık grevi ve oturma eylemleriyle taleplerini duyuran işçiler, direnişi 53. gününde kazanımla bitirdi.
Polonez direnişi:
İstanbul Çatalca'daki Polonez fabrikasında 146 işçi, sendikalı oldukları gerekçesiyle işten çıkarıldı. Kadın işçilerin yoğun çalıştığı fabrikada direnişe katılanların büyük bir kısmını da kadın işçiler oluşturdu. Direniş, açlık grevi ve yürüyüşlerle sürdü. Ankara'ya yürüyüş kararı alan işçiler, defalarca polis saldırısına uğramalarına rağmen mücadeleye devam etti. Sendikanın uzlaşmacı kararıyla Polonez işçileri Gebze'den geri dönerek Ankara yürüyüşünü sonlandırdı. Haklarını alma beklentisiyle geri çekildi.
Agrobay direnişi:
İzmir Bayındır'da bulunan Agrobay Seracılık'ta, Tarım Sen'e üye 150 işçi, ağır çalışma koşulları ve ücretlerin düşüklüğü nedeniyle greve çıktı. Kadın işçilerin öne çıktığı bu direniş, sendikal hakların tanınmaması üzerine daha da yoğunlaştı. İşçiler, işten çıkarmalara karşı büyük bir dayanışma sergiledi ve fabrika önünde barikat kurarak haklarını savundu. Direniş sonucunda işçilerin büyük bir kısmı ücret artışı ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi yönünde kazanımlar elde etti.
Metal grevleri:
İşçilerin DİSK'e bağlı Birleşik Metal-İş Sendikası'nda, patronlarının MESS üyesi olduğu metal fabrikalarda, toplu iş sözleşme sürecinin tıkanması nedeniyle başlayan grevler, Cumhurbaşkanlığı kararıyla "milli güvenlik" gerekçesiyle yasaklandı. Ancak işçiler grev yasağını tanımayarak fiili grevlerle direnişi sürdürdü. Hitachi'nin dört fabrikasında fiili grev TİS imzalanması ile sonuçlanırken, diğer fabrikalardaki grevler devam ediyor.
Tarkett grevi:
Fransız sermayeli Tarkett Zemin Kaplama fabrikasında, sendikal hakları tanımayan patrona karşı başlatılan grev kararlılıkla sürüyor. İşçiler, bir yıllık yetki itirazı sürecinin ardından toplu iş sözleşmesi görüşmelerindeki çıkmaz nedeniyle greve çıktı.
Belediye işçilerinin grevleri:
CHP'li belediyelerde, ekonomik taleplerin karşılanmaması nedeniyle başlayan grevler, DİSK'e bağlı Genel-İş Sendikası genel merkez yönetiminin, CHP'li belediyelerin üyesi olduğu patron sendikası SODEMSEN'le kapalı kapılar ardında anlaşması sonucu sona erdi. İşçilerin ve sendika şubelerinin iradesini çiğneyerek satış sözleşmelerine imza attı. Ancak işçi iradesinin tanınmaması ve ekonomik taleplerin görmezden gelinmesi, tabanda büyük bir tepkiye yol açtı. Genel-İş Anadolu Yakası 1 No'lu Şube yönetimi topluca istifa yoluna giderek, işçi iradesini tanımayan DİSK Genel-İş genel merkez yönetimine karşı tavrını ortaya koydu.
Özel Öğretmenler Sendikası'nın mücadelesi:
Özel Öğretmenler Sendikası, 2024 yılında, özel okullardaki eğitim emekçilerinin haklarını savunmak için bir dizi eylem ve kampanya yürüttü. Özel okullardaki düşük ücretler ve iş güvencesizliği sorunlarına karşı harekete geçen sendika, geniş katılımlı mitingler ve basın açıklamaları düzenledi. Öğretmenlerin toplu iş sözleşmesi hakkını savunan sendika, birçok okulda kazanımlar elde etti. Ayrıca, öğretmenlerin ücretsiz fazla mesai yapmaya zorlanmasına karşı başlatılan kampanyalar, kamuoyunda büyük destek buldu.
2024 1 Mayıs'ı Taksim iradesini bayraklaştırdı:
2024 Taksim ve Saraçhane 1 Mayıs gösterileri Taksim iradesinin bölünmüş tablosunu oluşturdu. Bu tablo aynı zamanda işçi sınıfının öncü ve militan bölüklerinde 1 Mayıs Taksim iradesinin güçlüce mayalandığını ve Taksim'i kazanma isteğini gösterdi. CHP'nin kuyruğuna takılan DİSK, KESK ve kimi emekçi sol bölükler, Saraçhane kapanında Taksim iradesini zayıflatırken, kimi emekçi sol güçler, Taksim iradesi göstererek, barikatı zorladı.
1 Mayıs'ta Taksim'e çıkan, Okmeydanı'ndan Taksim'i zorlayan öncü işçiler, sendikalar ve emekçi sol parti ve yapılar Taksim iradesini fiili meşru mücadeleyle mühürledi. İşçi sınıfını gelişen devrimci arzusuna uygun bir politik tutum ve çarpışma pratiği ortaya koyarak önümüzdeki yıllarda örgütlenecek 1 Mayıs iradesinin yönünü belirledi. 1 Mayıs Taksim iradesi ve eylemi işçi mücadelelerini de fiili meşru mücadele yönünde olumlu etkiledi, moral güç taşıdı.
2024 yılı boyunca direnişlerin kendiliğinden değil, çoğunlukla bağımsız ve devrimci sendikaların eylem planı ve öncü işçilerin cesur adımlarıyla gerçekleştiği görüldü. Polonez direnişinden, metal ve madenci grevine, Agrobay direnişinden, tekstil işçilerinin mücadelesine kadar pek çok örnek, işçi sınıfının fiili meşru mücadele çizgisini benimsediğini ve kararlılıkla uyguladığını ortaya koydu. Ankara'nın doğrudan hedef alınması ve 1 Mayıs'ta sergilenen irade, işçi sınıfının örgütlenme ve mücadele kapasitesini artırdığını gösterdi. Sendikal örgütlenmenin tanınmaması, toplu iş sözleşmesi taleplerinin karşılanmaması ve çalışma koşullarının ağırlaştırılması gibi sorunlar, devrimci sendikalar ve öncü işçilerin fiili meşru mücadeleyle yanıt verdiği başlıca konular oldu.
2025 yılına girerken, bu tekil grev ve direniş örneklerinin çoğaltılması, işçi ve memur konfederasyonlarının "Genel grev, genel direniş" çizgisine zorlanması başarılması gereken zorunluluklar olarak işçi hareketinin önünde duruyor.