28 Nisan 2024 Pazar

Üstün: İktidar fırsat bu fırsat diyerek talan projelerini hayata geçirebilir

HDK Ekoloji Komisyonu Üyesi Beyza Üstün, koronavirüs salgınının tüm sonuçlarının yine halka ödetileceğini belirterek, iktidarın "fırsat bu fırsat" diyerek rant ve talan projelerini hayata geçirebileceğini kaydetti.

Çin'in Vuhan kentinde ortaya çıkan ve binlerce kişinin ölümüne neden olan koronavirüs salgını nedeniyle ölümler sürüyor. Türkiye’ye de sıçrayan virüs nedeniyle resmi rakamlara göre bir kişi yaşamını yitirdi, 98 kişi ise karantinaya alındı. Konuya dair uzmanlar uyarıyor. Özellikle sağlık örgütleri, toplumsal duyarlılık ve dayanışmanın arttırılması ve iktidarın doğru ve gerekli önlemleri almaları konusunda uyarıyor.

Ancak bu uyarılar ne kadar karşılık buluyor? Kendimizi virüsten korumak adına aldığımız önlemler ile bir başkasının hayatını riske atıyor muyuz? Peki biz gündelik önlemlerle mücadele ederken iktidar ve sermaye kendini nasıl konumlandırıyor? Halk sağlığını riske atan projeler duracak mı? Virüsten korunmanın en etkili yolunun hijyen ve doğru beslenmek olarak açıklanıyor, milyonlarca kişi açlık sınırında yaşarken bunu nasıl gerçekleştirecek? İnsan eliyle bozulan ekolojik dengenin, kapitalist üretim ilişkilerinin, sermayenin rant ve talan politikalarının sonuçlarından biri olan koronavirüsle mücadeleyi toplum olarak nasıl sürdüreceğiz?

'HEM NEDENİ HEM SÜRECİ YÜRÜTEN AYNI SİSTEM'
Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Ekoloji Komisyonu Üyesi Beyza Üstün, ETHA'ya yaptığı değerlendirmede gelinen noktada yaşanan bir çok krizden birine odaklanırken diğerlerinin unutulduğunu kaydetti. Ekolojik krizin sonuçlarından olan koronavirüsle mücadele ederken, endüstriyel atıkların çevreye, ekolojik sisteme etkilerinin görülmediğini kaydeden Üstün, "Aslında bunların hepsi birer sonuç. Dolayısıyla sonucu yaratan nedeni görmek lazım bir. İkincisi bu süreç içinde yani bütün bu oluşumlar devam ederken, krizler yaşanagelirken tespit ve çözümleriyle gelinen noktanın bütünü bir süreç ve bu sürece iyi bakmak lazım. Hem nedeni hem süreci yürüten aynı sistem. Kapitalizme büyük suç çıkardığımı söyleyecekler evet dönüştüğü haliyle kapitalizmin krizlerine içkin yeniden yapılanan süreç" dedi.

'DEVLET SERMAYEYİ GÜÇLENDİRECEK YAPILAŞMAYI SÜRDÜRÜYOR'
Kapitalizm ve sermayenin birbirini nasıl koruduğunu, yeni yönetim tarzını nasıl oluşturduğuna bakmanın önemli olduğunu vurgulayan Üstün, "İktisatçılar 'yönetişim' diye ifade ediyorlar. Yani hem sermaye krizlerinden çıkışı yaşama etki eden bütün unsuları su, dezenfektan gibi yaşam için gerekli ürünleri ya da sağlık araçlarını bir taraftan ticarileştirirken sermaye, devlet de sermayeyi günlendirecek yapılaşmayı sürdürüyor, şirketleşiyor. Yani halkın yararından çok önceliğini sermayeyi güçlendirme, krizlerine çözüm arama kendisini de siyasal olarak buradan egemenliğini sürdürmeye çalışıyor. Hem şirketleşen yönetimleri görüyoruz hem devletin bütün donanımlarını yetki olarak kullanan şirketleri görüyoruz" diye konuştu.

“Korona salgınını yaratan halk değil buna rağmen sermayenin güçlendirilmesi için sorumluk halka yükleniyor” diyen Üstün, şöyle devam etti: "Karantinaya sokuyor, OHAL'e dönüştürecekmiş gibi bir algıyı yavaş yavaş büyütüyor. Tüketim mallarını hızla daha yüksek bedellerle satılmasına ön ayak oluyor. Bunu yapan iktidar, yönetim. Yani tüm çözümler sermaye ve egemen sistem için yapılıyor."

'YERE ATILAN MASKELER VİRÜSÜN YAYILMASINI SAĞLIYOR'
Virüsten korunmak için kullanılan maskelerin yerlere atıldığını söyleyen Üstün, böylece virüsün daha hızlı yayıldığını söyledi. Üstün, şunları söyledi: "Şüphesiz yayılır. Maskeyi sokağa, yere atmanın tükürmekten bir farkı yok. Kişi kendisi için maskeyi aldı, kirlendiğini düşündü ve attı. Yerel yöneticiler hızlıca ortamın hijyen korumasını yapmakla yükümlü. Neticede Çöp Vergisi ödeniyor ve bu yükümlülük karşısında bir bedel alınıyor.

'KLİMALAR SALGININ EN BÜYÜK VE EN HIZLI YAYICISIDIR'
"Elleri yıkamak, maske takmak bunlar görünüyor ancak klimaları kimse görmüyor. Klimalar salgının en hızlı ve en büyük yayıcısıdır. Çünkü virüsü içine alıp ortama verdiğinde önünden binlerce geçeni alır içine. İş yerlerinde, toplu taşımalarda bunlarla yaşıyoruz. Doğal yaşamdan kopulduğu ölçüde bu sonuçları yaşamaya devam edeceğiz ve yıkım halinde yaşayacağız. Bunun üzerinde sermaye biriktirenler kendi krizlerinden siyasi var oluşunu bir zaman sağlayabilir ama onların da ömrü çok uzun değil. Sonuçlarını hep birlikte yaşıyoruz. Ancak daha ağırlıklı yoksullar çekiyor. Onların içinde de sağlığa erişim ücretsiz olmayanlar çekiyor. Kalp hastaları, yaşlılar, bebekler, hamileler, yeni doğanlar ve doğacaklar sıkıntılı durumdalar. Bunun sonuçlarını Çernobil'de, Dilovası'nda, jeotermal enerjilere mahkum edilen Ege'deki halklarda gördük. Cerattepe'de, Bergama'da ya da Munzur'da ağır enfeksiyonlarla boğuştuğunu biliyoruz. Ya da Soma'da Elbistan'da olduğu gibi üçüncü havalimanında olduğu gibi sermaye birikim ve iktidarın hırsını emekçilerin canıyla ödediğini biliyoruz."

'İKTİDAR BÜYÜK RANT VE TALAN PROJELERİNE DEVAM EDECEK'
İktidarın bu dönemi "fırsat" olarak görüp rant ve talan projelerini hayata geçireceğini vurgulayan Üstün, "İnsanlar yere atılan maskeleri ya da tokalaşma üzerinde yoğunlaşırken diğer yandan bu sonuçları doğuracak büyük büyük projelere devam edecek iktidar. Hem küçük satışlardan yararlanacak hem de sistem kendini var etmek ve sermayeyi güçlendirmeye devam edecek" ifadesini kullandı.

'BU KRİZDEN DAYANIŞARAK VE PAYLAŞARAK ÇIKABİLİRİZ'
Tüm krizlerden birlikte dayanışarak çıkılabileceğinin altını çizen Üstün, "Gerçekten dayanışarak, paylaşarak çıkabiliriz. Ülkeniz faşizme ve kapitalizme destek veren yönetim stratejisi içinde yürüyorsa, halklar bedelini ödemek zorunda kalacaktır. Bunun siyasi olduğunu düşünmek gerek. Neden ve sonuç ilişkisine bakınca işin özü budur."