7 Aralık 2025 Pazar

Uluslararası Barış ve Demokratik Toplum Konferansı sona erdi

DEM Parti tarafından İstanbul'da düzenlenen Uluslararası Barış ve Demokratik Toplum Konferansı'nda iki gün boyunca uluslararası konukların da katılımıyla "Toplumsal barışa yönelik perspektifler", "Çatışma çözümünde deneyimler", "Ulus devletten demokratik ulusa", "Özgürlük, barış ve gelecek perspektifleri" başlıkları altında tartışmalar yapıldı, deneyimler paylaşıldı. Konferansa HDP eski Eş Genel Başkanları Yüksekdağ ve Demirtaş da mesaj gönderdi.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) tarafından İstanbul'da düzenlenen iki günlük konferans sona erdi. Konferansın ilk gününün açılışında DEM Parti Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan, Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi Dış İlişkiler Dairesi Başkanı İlham Ehmed konuşma yaparken, Abdullah Öcalan'ın mesajı okundu. Ardından Amina Zıkrı Güney Kürdistan'dan KDP Genel Başkanı Mesut Barzani ve Dara Khaiylany YNK Genel Başkanı Bafil Talabani'nin mesajlarını okudu.

Barzani birkaç cümleden oluşan kısa mesajında, "Süreç için elimden her şeyi yapacağım" ifadelerine yer verirken, Talabani'nin mesajında, "Yeni bir kavşaktayız. Bu yüzden şu an alacağımız kararlar geleceğe özgürlük olanakları sağlayabilir" denildi.

Dört başlık altında tartışmaların yapıldığı konferansın ilk başlığında "Toplumsal barışa yönelik perspektifler" ele alındı. DEM Parti Milletvekili Cengiz Çandar'ın moderatörlüğünü yaptığı oturumda ilk olarak Barcelona Özerk Üniversitesi akademisyeni E. Prof. Louis Lemkow söz aldı. Barışın toplumsallaşması üzerine sunum yapan Lemkow, resim, şiir, roman gibi eserler üzerinden anlatımlarda bulundu. Kapitalizmin rant ve sömürü hegemonyası altında barış ve eşitlik isteyenlerin daha çok mücadele etmesi gerektiğini anlatan Lemkow, hafızanın bu süreçlerdeki önemine işaret etti. Bazen hafızanın çarpıtıldığını söyleyen Lemkow, bunun somut örneğinin İsrail'in Gazze'ye, Filistin halkına yönelik saldırılarında gördüklerini aktardı. Auschwitz'de ailesinden 21 kişiyi kaybeden bir Yahudi olduğunu anlatan Lemkow, siyonist İsrail'in holokostu Gazze'ye yönelik katliam saldırılarının gerekçesi yapmasına tepki göstererek, hafızanın çarpıtılmasına tepki gösterdi. Lemkow, "İsrail'in Gazze'de yaptıklarına karşı, 'kimseye hiçbir yerde soykırım yapılamaz' sloganını dillendirmeliyiz" dedi.

Hewler Kürdistan Üniversitesi'nden Doç. Dr. Arzu Yılmaz'ın "Türkiye'de toplumsal barış ve kalıcı bir çözümün bölgesel ve küresel etkileri" başlığındaki sunumunun ardından Prof. Dr. Cihangir İslam söz alarak "Bir arada yaşam ama nasıl" sorusu ekseninde konuştu.

ÖZGÜR EROL: KÜRTLER YASAL OLMADIĞI İÇİN BARIŞ ANNESİNİN KONUŞMASINA İZİN VERİLMEDİ
Oturumun son sözünü DEM Parti İmralı Heyeti üyesi avukat Özgür Faik Erol aldı. "Kürt sorununun çözümünde ve toplumsal barışın inşasında Abdullah Öcalan'ın rolü ve umut hakkı" üzerine sunum yapan Erol, Abdullah Öcalan'ı "Kürt demokratizisayonun lideri, şiddet yerine siyasi ve hukuk çözümünün kurucusu" olarak tanımladı. 1925'ten sonra sonra Kürtlerin "norm dışına" çıkarıldığını belirten Erol, "Sayın Öcalan bugün Kürtlerin hukuka dahil edilmesini istiyor" diyerek süreci yasadışılıktan, yasallığa geçiş şeklinde tarifledi. Meclis'te kurulan komisyondaki görüşmelere katılan bir Barış Annesi'nin Kürtçe konuşmasına izin verilmemesinden birkaç gün sonra Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş'un Diyarbakır'da Kürtçe konuştuğunu hatırlatan Erol, aslında Kürtçe'ye karşı olunmadığını savundu. Meclis'te Kürtçe konuşmaya izin verilmemesini, "çünkü yasal değil, Kürtler yasal değil" şeklinde izah etti. Erol, "Dolayısıyla kendimizi bu diyalektikten çıkarmalıyız" dedi.

Umut hakkı üzerine de değerlendirmelerde bulunan Erol, devletin Öcalan'ın siyasetinden, fikrinden feyiz alınmasını ama kendisinin fiziki olarak aralarında olmasını istemediğini kaydetti. "En dokunulmaz olan neyse onun hukuka dahil edilmesi lazım" diyen Erol, öncelikle Öcalan'ın özgür çalışma koşullarının sağlanmasını, basın, aydınlar ve yakınlarıyla görüşebilmesini, ardından ise özgürlüğünün sağlanmasını istedi.

Sürecin başından itibaren PKK'nin attığı adımların ardından hukuki düzenlemelerin gelmesinin beklendiğini aktaran Erol, sürecin uzun erimli olduğunu söyledi. Hukuki, yasal beklentilerin kısa sürede gerçekleşmesinin pek mümkün olamayabileceğini ima eden Erol, bazı ülkelerde bu tür süreçlerin 7-8 yılı bulduğunu söyledi.

İlk oturumda söz alacağı duyurulan Yemenli gazeteci Nobel Barış ödülü sahibi Tawakkol Karman'ın katılamadığı açıklanırken, bu bölümde Oleksandra Viacheslavivna Matviichuk'in video kaydı izlendi.

DENEYİMLER

İlk günün ikinci oturumunda "Çatışma çözümünde deneyimler" başlığı altında Güney Afrika, İrlanda, Katalonya, Bask deneyimleri üzerinde konuşuldu.

HDP eski milletvekili ve eski Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Başkanı Gültan Kışanak'ın moderatörlüğündeki oturumun açılışında Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı Neçirvan Barzani'nin mesajını Başkanlık Sözcüsü Dilshad Shahab okudu.

GÜNEY AFRİKALI AVUKAT BHABHA: UMUDUNUZU YİTİRMEYİN
Oturumun ilk konuşmasını Güney Afrika'dan avukat, eski senatör ve Parlamento Anayasa Komitesi Başkanı Mohamed Bhabha yaptı. "Barış hukukunun inşasında liderliğin rolü" üzerine söz alan Bhabha, Güney Afrika'daki "barış" süreci üzerine konuştu, demokratik bir Anayasa'nın etkisine değindi. Öcalan ile Nelson Mandeli arasındaki ortak yönler olduğunu belirten Bhabha, süreç içinde yasal düzenlemeler ve eşit olarak konuşmanın önemine işaret etti. Hindistan Anayasasını yazan bazı kişilerin kendileriyle bir takım dersler paylaştığını aktaran Bhabha, "Bir özgür basınınız olsun, iki yargınız bağımsız olsun, üç umudunuzu yitirmeyin dediler" diye konuştu.

İRLANDA MİLLETVEKİLİ KEARNEY: HAYIRLI CUMA ANLAŞMASI TAM OLARAK UYGULANMADI
İrlanda Milletvekili ve Sinn Fein Ulusal Başkanı Declan Kearney, "İrlanda barış süreci deneyimi"ne ilişkin sunumunda, üzerinden 27 yıl geçmesine rağmen "İşimiz bitmiş değil" dedi. İrlanda'daki çatışmaların son bulması için demokratik bir yol oluşturulduğunu söyleyen Kearney, "eşit muamele, kültür, eğitimin"de aralarında bulunduğu birçok hak kapsamında anlaşma yapıldığını aktardı. "Hayırlı Cuma anlaşması" kapsamında tutsakların serbest bırakılması, devletin polis gücünün tasfiye edilerek yeni bir polis gücü kurulması gibi düzenlemeler yapıldığını belirten Kearney, 1998'te yapılan anlaşmanın tamamen uygulanmadığını aktardı.

Kearney, Kürtlerin Türk devletine fırsat sunduğunu belirterek, "Kürt halkına barış, özgürlük ve demokrasi. Abdullah Öcalan'a özgürlük" talebini dillendirdi.

KATALONYA BAŞBAKANI GARCIA: ANLAŞMA ÖNCESİ SİYASİ ÇATIŞMA YOK SAYILDI
Katalonya eski Başbakanı Pere Aragonès Garcia, Kürtlerin mücadelesini desteklediklerini belirterek, Katalan halkının kimlik ve özgürlük mücadelesi verdiğini söyledi. "Geçen yüzyılda daha sonra özerkliğine kavuştu" diyen Garcia, belli reformlar yapıldığını, ancak 2017 yılında bağımsızlık referandumunun ardından İspanya hükümetinin özerkliği askıya aldığını, bunun baskının başlangıcı olduğunu aktardı. Katalonya hükümeti liderlerinin tutsak ve sürgün edildiğini, çok sayıda kişi hakkında soruşturma başlatıldığını, 2019 yılında da Katalonya hükümeti liderlerine cezalar verildiğini anlatan Garcia, ardından sosyalist partilerle görüşmeler başladığını aktardı. Siyasi tutsakların serbest bırakılması, İspanya parlamentosunda bazı suçların suç olmaktan çıkarılması, Katalanca'nın resmi bir dil olması taleplerini ileri sürdüklerini belirten Garcia, "2024'te af kanununu tartıştık. Şu an affın tamamen uygulandığını söyleyemeyiz. Öncelikle Katalonya eski başkanının bırakılmasını ve diğer politik tutsakların bırakılmasını talep ettik. Aynı zamanda anayasal reformları talep ettik" dedi.

BASK PARLAMENTOSUNDAN ZULAIKA: SİLAH BIRAKAN 6 KİŞİ TUTUKLANDI
Bask Parlamentosu üyesi ve EH Bildu Uluslararası İlişkiler Koordinatörü Igor Zulaika, Bask sürecine ilişkin bilgi verdi. 14 yıldır ileri ve geriye doğru adımlar attıklarını dile getiren Zulaika, siyasi karar verildiğini ama adım atılmadığını, silahını bırakarak gelen 6 kişinin de tutuklandığını anlattı. ETA'nın dağıtılmasının ardından siyasi bir örgüt kurmak istediklerini belirten Zulaika, Kürt sorununda sürecin ilerlemesi için Öcalan'ın serbest bırakılması gerektiğini söyledi.

AZİME IŞIK: DÖNÜŞÜM İÇİN ADALET KISTASI BENİMSENMELİ
Uzun yıllar hapishanede tutsak edilen Azime Işık, hapishanelerde yaşanan hak ihlallerini anlattı. Hapishanelerde 3 binin üzerinde PKK'li tutsak olduğu bilgisini veren Işık, "Dönüşümden bahsedeceksek en başından adalet kıstasının benimsenmesi gerekir" diyerek Kürt tutsakların serbest bırakılması gerektiğini söyledi.

Konferansın ikinci gününde "Ulus devletten demokratik ulusa" başlığı altındaki oturum, Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş'ın mesajlarının okunmasıyla başladı.

YÜKSEKDAĞ: KADINLARIN, GENÇLERİN, HALKLARIN, EMEKÇİLERİN DEMOKRATİK HAREKETİ DÖNEME GÜÇ VERECEK
Kobanê davası kapsamında uzun yıllara varan hapis cezası verilerek Kandıra 1 Nolu F Tipi Hapishanesinde tutsak edilen HDP eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ konferansa şu mesajı gönderdi:
"Türkiye, Kürdistan, bölge ve dünya halklarının, büyük savaş kuşatmaları ve dayatmaları altında ezildiği bir zamanda barışın ve demokrasinin sesi, soluğu, mücadele gücü olmak çok değerlidir.
"Sayın Öcalan'ın, 'Barış ve demokratik toplum çağrısıyla' bütün Türkiye ve bölge halkları için yeni bir dönemin kapıları açıldı.
"Bu döneme ruhunu, anlamını, gücünü verecek olan; halklarımızın, kadınların, gençlerin, tüm ezilen inançların ve emekçilerin sarsılmaz demokratik birliği ve hareketidir.
"Konferansınızın böyle bir hareketin ruhu, bilinci, kararlılığı olacağına inançla; emeği geçen herkesi ve tüm değerli katılımcıları selamlıyorum."

DEMİRTAŞ: GERÇEK BARIŞ ADALET, EŞİTLİK, ÖZGÜRLÜK VE ONURLU BİR YAŞAMLA MÜMKÜNDÜR
HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın mesajında ise şu ifadeler yer aldı:
"İnsanlık tarihinin en derin krizlerinden birinden geçtiğimiz bu dönemde, barış artık bizim için, dünya halkları için bir tercih değil, zorunluluktur. Savaşın, eşitsizliğin, otoriterliğin ve inkar politikalarının yarattığı yıkım; sadece coğrafyalarımızı değil, vicdanlarımızı da yaralamıştır. Bu yüzden bu konferansta atılan her adım, kurulan her cümle, alınan her karar; yalnızca bugünümüzü değil, gelecek kuşaklarımızın da kaderini etkilemektedir.
"Barış; silahların bırakılmasından, susmasından ibaret değildir. Gerçek bir barış hepinizin de bildiği gibi adaletle, eşitlikle, özgürlükle ve onurlu bir yaşamla mümkündür. Barış; Kürt'ün, Türk'ün, Arap'ın, Ermeni'nin, Süryani'nin, Alevi'nin, Sünni'nin, kadınların, gençlerin, işçilerin, inançlı ya da inançsız herkesin kendini bu toprakların eşit ve özgür yurttaşı olarak hissedebildiği, refah içinde yaşayabildiği bir düzenin kurulmasıyla mümkündür.
"Demokratik toplum ise korkular, kaygılar, baskılar üzerine değil, güven üzerine, demokratik katılım esaslarının temel alınmasıyla yükselir. Tek bir kimliğin, tek bir dilin, tek bir inancın değil; tüm farklılıkların eşit ve özgür şekilde var olabildiği bir ortak yaşam sözleşmesidir. İşte bu nedenle demokrasiyi savunmak, sadece bir siyasi ve politik duruş değil, aynı zamanda ahlaki ve insani bir sorumluluktur. Bu anlamda Sayın Öcalan'ın cesur ve kararlı duruşu çok değerli ve anlamlıdır. Keşke bunca önyargı bir kenara atılabilse ve Sayın Öcalan'ın doğrudan toplumla konuşabilmesinin imkanları yaratılabilse. O zaman eminim ki Türkiye'de kaygılı ve öfkeli herkes için tatmin edici cevaplar da ortaya çıkacaktır, gereksiz spekülasyonlara da zemin sunulmamış olacaktır.
"Ortadoğu'nun onlarca yıldır bir savaş merkezine çevrildiği, halkların birbirine düşman edildiği, halkların ortak yaşam iradesinin parçalandığı bu dönemde; demokratik çözüm ve barışçıl diyalog arayışı hepimiz için çok kıymetlidir. Silahlardan, baskılardan, korkulardan beslenen düzenin karşısına; sözü, iradeyi, müzakereyi ve halkların kardeşliğini koymanın zamanı çoktan gelmiştir, geçmektedir.
"Türkiye'nin de artık inkarla, ötekileştirmeyle ve ayrımcı politikalarla değil; demokrasiyle, hukukla ve toplumsal barışla, ortak yaşam iradesinin en güçlü şekilde yaşatıldığı yer olarak anılması gerekmektedir. Bunun yolu ise, gerçeklerle cesurca yüzleşmekten, geçmişin acılarını unutmadan ama bu travmalara teslim de olmadan halkların ortak geleceğini birlikte kurma iradesini göstermekten geçer.
"Son olarak şunu söylemek istiyorum. Hepimiz için barış mümkündür. Demokrasi mümkündür. Birlikte, eşit ve özgür bir yaşam mümkündür. Unutmayın ki bu bir parçalanma, bölünme süreci değildir, zaten paramparça olmuş halkların onurlu birliğini sağlayacak tarihi bir süreçtir. Buna inanmaktan hiç vazgeçmeyelim. Bunun için mücadele edelim.
"Hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Konferansta emeği geçen herkesi kutluyor, teşekkürlerimi iletiyorum."

HDP Eş Genel Başkanları Yüksekdağ ve Demirtaş'ın mesajlarının okunmasının ardından DEM Parti Eş Genel Başkan Yardımcısı Ebru Günay'ın moderatörlüğünü yaptığı oturum başladı. Oturumda, Dr. Orhan Gazi Ertekin "Anayasal vatandaşlık ve kimlik tanımları ışığında yeni bir toplumsal sözleşme", gazeteci ve yazar Nadire Mater "Hakikat, barış dili ve söylem için basın özgürlüğü, Almanya'dan Prof. Dr. Norman Paech "Yerel demokrasinin merkezileşmeye karşı güçlendirilmesi ve hegemonik ilişkilere direniş", Damanhour Üniversitesi'nden Prof. Mohamed Refaat "Demokratik bir ulus inşa etmede tarihsel deneyimlerin önemi" üzerine sunum yaparken,  Avrupa Sosyalistleri Genel Sekreteri Giacomo Filibeck, UNITE Sendikası Dış ilişkiler Sorumlusu Simon Dubbins, Avrupa Parlamentosu Sosyalist Grup Üyesi Brando Benifei ilk oturuma video mesaj gönderdi.

Konferansın son oturumu olan "Özgürlük, barış ve gelecek perspektifleri" başlığının moderatörlüğünü İHD eski Eşbaşkanı Eren Keskin yaptı. Bu oturumda Kazakistan Halk Meclisi üyesi Narin Nadirova, "Eski Sovyet Kürtleri ve sınırların anlamsızlığı", Meksika'dan avukat, sosyolog ve filozof John Holloway, "Karanlıkta parlayan bir ışık", İtalya Parlamentosu İnsan Hakları Komitesi Başkanı Laura Boldrini, "Avrupa'nın Kürt sorununa yönelik algısının dönüşümü: Bireysel haklardan özgürlük ve barış zemininde kolektif haklara", Demokratik Modernite dergisi editörü Haydar Ergül, "Öcalan'ın manifestosu: Barış ve demokratik toplum perspektifi" başlığında sunum yaptı.

Son oturumda Nobel Barış Ödülü sahibi, hukukçu Şirin Ebadi'nin video mesajının ardından forum yapılarak bazı konuklara söz verildi.

Konferansın sonuç bildirgesi önümüzdeki günlerde açıklanacak.