16 Mayıs 2024 Perşembe

Türkiye İsrail ile ticari ve askeri ilişkilerini kesmeli

Nakba'nın 48. yılında Özgür TV'ye konuşan aktivist Mine Şirin, HDP Milletvekili Tülay Hatimoğulları ve Filistin için İsrail'e Boykot Girişimi Türkiye Gönüllüsü Ümit Doğru, Türkiye'nin İsrail ile askeri, ekonomik, siyasi tüm ilişkilerini kesmesi gerektiğine dikkat çekti.

Özgür TV Nakba'nın yıldönümünde "Nakba'dan bu yana intifada" başlığı altında, İsrail'in Filistin halkına yönelik işgal saldırıları, katliamlar ve Filistin halkının direnişine ilişkin tartışma yaptı. Programa katılan HDP Milletvekili Tülay Hatimoğulları, aktivist Mine Şirin ve Filistin İçin İsrail'e Boykot Girişimi Türkiye Gönüllüsü Ümit Doğru, Filistin halkının 1. ve 2. intifada direnişi, bugün sürdürülen direniş, İsrail'in saldırganlığı, sömürgeci faşist Türk devletinin ikiyüzlü politikaları ve emperyalist devletlerin İsrail'e desteğine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

İsrail'in Filistin topraklarını işgal ederek halkı yerinden etme saldırıları karşısında 1. ve 2. intifadanın yaşandığını aktaran aktivist Mine Şirin, Filistin halkının taşlarla, molotoflarla sürdürdüğü direnişin Yaser Arafat'ın diplomasi adı altındaki girişimleri sonucu kazanımla sonuçlanmadığına işaret etti. "Taş generaller diplomatik bir yenilgiyle karşılaştı" diye konuştu.

Gazze'ye yönelik saldırılar gerçekleştiğinde Arafat'ın direniş karşısında yer aldığını hatırlatan Şirin, "İntifadanın sürmesini destekleyen fetihçi liderler de vardı. Mesela Mervan Barguti var. Barguti, 'direniş Arafatsız da olsa sürecek' demişti. Barguti hala cezaevinde" dedi.

Son dönemde yaşanan saldırılara değinen HDP Milletvekili Tülay Hatimoğulları ise, "Şeyh Cerrah'ta 4 ailenin yerlerinden edilmek istenmesi İsrail'i Ortadoğu'nun kalbine yerleştirme politikasının devamı" olduğunu söyledi.

ARAP BİRLİĞİ’NİN İKİYÜZLÜ TUTUMU
Ortadoğu'da iki temel sorun olduğunu, bunlardan birinin Kürt sorunu diğerinin Filistin sorunu olduğunu kaydeden Hatimoğulları, Arap Birliği'nin ikiyüzlü tutumuna işaret etti, şunları söyledi: "Bölgedeki pek çok güç bu sorunu çözmekten öte bu yaraların kanamasını izleyerek kendi güçlerini tahkim etmek istiyor. Mısır dahil hiçbir Arap ülkesi Filistin'e dair çözüm projeleri üretemiyor. Bugün Arap ülkelerinde otoriter ve totaliter rejimler kendi varlıklarını tahkim etmek üzere adımlar atıyor. Türkiye'de Kürt sorununu iktidar iç siyaseti dizayn etmek için kullanıyorsa Filistin konusunda da Arap ülkeleri aynı şeyi yapıyor."

TÜRKİYE-İSRAİL STRATEJİK İTTİFAK
Türkiye'nin Filistin konusundaki ikiyüzlü siyasetine değinen Hatimoğulları, Türkiye devleti ile İsrail arasında stratejik bir ittifak olduğuna dikkat çekti. Türkiye'nin bölgede emperyalist güçlerin taşeronu pozisyonunda olduğunu söyleyen Hatimoğulları, Erdoğan'ın 'One minute' çıkışının ardından yaşanan Mavi Marmara gemisi katliamı ve bunan arkasından 20 milyon dolar kan parası alınmasını hatırlattı.

KÜRECİK ÜSSÜ KAPATILSIN
AKP iktidarı döneminde İsrail ile askeri, ekonomik anlaşmaların arttığını hatırlatan Hatimoğulları, "Sadece 2017 yılında 5 milyar doların üzerinde bir ticaret gerçekleşmiş Türkiye ile İsrail arasında. Siyasi, iktisadi, askeri, diplomatik ilişkiler devam etmektedir. AKP iktidarı İslami değerleri kullanarak Müslüman Filistin halkının yanındayız gibi bir algı yaratmaya çalışıyor, ama bunun gerçeklik payı yoktur" diye konuştu. Hatimoğulları, "Samimiyseniz gelin bütün ticari, askeri anlaşmaları feshettiğinizi ilan edin" çağrısında bulundu. İsrail'in güvenliğini sağlamak için kurulan Malatya'da Kürecik üssünün kapatılması gerektiğini söyledi.

Erdoğan'ın Doğu Akdeniz'deki enerji politikalarını da hatırlatan Hatimoğulları, "AKP iktidarı insanların her duygusunu ve düşüncesini kullandığı gibi Filistin ile dayanışma duygularını da kendi siyasi emelleri ve faşist diktatörlüğünü sürdürmek için hem ülkede hem bölgede kullanmaktadır" dedi.

Filistin için İsrail'e Boykot Girişimi Türkiye Gönüllüsü Ümit Doğru ise İsrail'in 1967'de Kudüs'ü işgal ettiğini, 1980 yılında Kudüs'ü başkent ilan ettiğini, fakat dünyada hiç kimsenin bu ilanı kabul etmediğini, İsrail'in ABD'nin desteği ile 2017 yılında Kudüs'ü tekrar başkent ilan ettiğini hatırlattı.

Filistin halkının evlerine el konulmasının Türkiye'de yeterince gündem olmamasını eleştiren Doğru, Mescidi Aksa'ya yönelik saldırı ile Şeyh Cerrah'ta yaşanan saldırıya aynı düzeyde tepki verilmediğini söyledi.

Mine Şirin ise Şeyh Cerrah'a yönelik saldırının Batı Şeria'yı tamamen ilhak etme ve Gazze'yi ele geçirme planının bir parçası olduğunu söyledi.

FİLİSTİNLİ GENÇLER TARİH YAZIYOR
Tülay Hatimoğulları ise Filistin gençlerinin direnişine dikkat çekerek, "Mazlum Filistin halkı, özellikle gençleri yeni bir tarih yazıyorlar. Şu an çok güçlü direniş söz konusu" dedi.

ABD'nin ve Avrupa Birliği ülkelerinin İsrail'in Filistin'i işgaline yeşil ışık yaktığına dikkat çeken Hatimoğulları, "İsrail'in bölgenin jandarması konumunda olduğu öylesine söylenmiş bir söz değil, bir hakikattir. İsrail, emperyalist güçlere Ortadoğu'da çeşitli olanaklar yaratmaktadır. Doğu Akdeniz'deki yeni enerji denkleminde de İsrail'in pozisyonu önem kazanmaktadır. Emperyalist güçlerin enerji stratejileri bakımından da İsrail'in bölgedeki varlığı onlara kolaylık sağlamaktadır" diye konuştu.

İSRAİL İLE ASKERİ, EKONOMİK, SİYASİ TÜM İLİŞKİLER KESİLSİN
Özgür TV'de yayınlanan "Nakba'dan bu yana intifada" programının konukları son olarak Türkiye'ye İsrail ile askeri, ekonomik, siyasi, diplomatik ilişkilerini kesme çağrısında bulundu.

Filistin için İsrail'e Boykot Girişimi Türkiye Gönüllüsü Ümit Doğru, boykot hareketinin örgütlenmesinin önemine dikkat çekerken, Tülay Hatimoğulları da Birleşmiş Milletler ve uluslararası insan hakları kuruluşlarının sorumluluk alması gerektiğini söyledi. Türkiye'nin timsah gözyaşları dökmeyi bırakması gerektiğini söyleyen Hatimoğulları, askeri, ekonomik işbirliğinin bir an önce sonlandırılması gerektiğini söyledi. İsrail ürünlerinin boykot edilmesinin önemli bir karşılığı olduğunu belirterek boykot çağrısında bulundu.

Aktivist Mine Şirin de Filistin direnişinin bir okul niteliğinde olduğunu söyleyerek, Filistin halkının geri dönüş hakkı, işgalin sona ermesi, eşitlik, özgürlük taleplerinin sahiplenilmesi gerektiğine dikkat çekti. Türkiye gibi kendisini müslüman diye adlandıran devletlerin ikiyüzlü tutumlarını hatırlatan Şirin, "Direnişin sürdürebilmesi için maddi olanakların devamlılığına ihtiyaç var. Bu direnişe destek vermek isteyen ülkeler bu maddi olanakların devamını temin etmek zorunda" dedi.

Filistin halkının yaktığı ateşi harlamakla mükellef olduğunu söyleyen Şirin, Birleşik Gençlik Meclisleri'nin İsrail'den ödül alan İçdaş önünde yaptığı eylemin çok önemli olduğunu kaydetti. Türkiye'de yapılan eylemlerinin sınırlarına işaret eden Şirin, en öfkeli kalabalıkların bile çizilen hududun ötesine geçmediği eleştirisinde bulundu. Şirin şunları söyledi: "Muhatabını bilen, tavrını alan, boykotu örgütleyen, iktidarları askeri, ekonomik, siyasi ilişkileri kesmeye zorlayan bir eylem hattı gerekli."

Ulusal kurtuluş mücadelesi yürüten halkların düşmanlarının birbirine benzerliklerine işaret eden Şirin, "Bugün İsrail'de yaşanan şeyler tanıdık gelmiyor mu? Biz bunların bir benzerini 40 yıldır okumuyor muyuz gazetelerde. Yaşamıyor muyuz? Hatırlamamız gereken ateş elimize çok uzak değil, elimizi uzatalım. Taşımız elimizde, ateşimiz önümüzde yapmamız gerekenler çok net" diye konuştu.