7 Mayıs 2024 Salı

Tüm Çalışanlar İçin Sağlık Platformu: 15-16 Haziran yol gösteriyor

15-16 Haziran direnişinin 50. yılında Tüm Çalışanlar İçin Sağlık Platformu  1 Mayıs Mahallesi'nde yaptığı eylemde, direnişin, bugüne ışık tuttuğu, tarihin çağrısına yanıt vermenin zorunluluğu belirtildi.

Tüm Çalışanlar İçin Sağlık Platformu, 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişinin 50. yılına ilişkin basın açıklama yaptı.

Ataşehir 1 Mayıs Mahallesinde bulunan 30 Ağustos İlköğretim Okulu önünde yapılan eylemde "Açlık, işsizlik ve salgın düzenine karşı 15-16 Haziran ruhuyla direnelim" yazılı pankart açıldı; "Yaşasın 15-16 Haziran direnişi", "15-16 Haziran yolunda eylemli mücadeleye", "15-16 Haziran yol gösteriyor", "Yaşasın işçilerin birliği, Halkların kardeşliği" dövizler taşındı.

'15-16 HAZİRAN BİR EŞİK, BİR ZİRVE'
ESP İstanbul İl Eşbaşkanı Ezgi Bahçeci'nin de katıldığı eylemde basın metnini okuyan Gamze Alkaya, 15-16 Haziran direnişinin tarihini hatırlattı. Büyük direnişin bu topraklarda yarattığı bir eşik, zirve olduğunu kaydeden Alkaya, direnişin bugüne ilettiği mesajı anlamak için onu yaratan süreci incelemek gerektiğini kaydetti.

İkinci emperyalist paylaşım savaşı sonrasında Türkiye'de kapitalizmin gelişme hızının olağanüstü arttığına dikkat çeken Alkaya, bu koşullarda sendikal mücadelenin ortaya çıktığını belirtti. Alkaya, "Girdiği her yerde dişe diş mücadelelelerle mevzi kazanan, fiili meşru mücadele hattından ilerleyen ve sınıfa karşı sınıf fikrine yaklaşan bu sendikal anlayış Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu'nu (DİSK) ortaya çıkardı" dedi.

DİSK'in sermaye tarafından ezilmek istendiğini dile getiren Alkaya, 15-16 Haziran'a giden sürecin böyle şekillendiğini ifade etti. Alkaya, "1970 yılında, Sendikalar Kanunu'nda yapılan değişikliklerle, DİSK'i ve üye sendikalarını yok etmek isteyen sermayeye ve iktidarına kârşı işçi sınıfı 15-16 Haziranla yanıt verdi. Bu tablo içinde, sendika seçme hakkını ortadan kaldıran, toplu sözleşme ve grev haklarını kısıtlamaya çalışan, yetki kotası ile sendikaların önünü kesmek isteyen iktidara karş harekete geçen işçi sınıfı sadece genel olarak örgütlenme hakkını değil aynı zamanda tarihsel özne olma hakkını da savunmaya girişmiş oluyordu. 168 fabrikadan 150 bin işçi, Türkiye işçi sınıfının önüne çekilmeye çalışılan barikatın karşısına birlikte dikilmiş, dahası hareket DİSK sınırlarını aşarak farklı sendikalardan işçileri de içine almıştı" diye konuştu.

'AKP DÖNEMİ EN YOĞUN SALDIRILARIN OLDUĞU DÖNEM'
Sermaye iktidarının 15 Haziran akşamı 60 günlük sıkıyönetim ilan ettiğini ve bir çok işçinin tutuklattığını hatırlatan Alkaya, bu tarihsel deneyimin bugün içinden geçilen koşullara ışık tuttuğunu vurguladı. Alkaya, "İktidarın sendikaları, işçi sınıfını zincirleyen bir araca dönüştü. Mücadeleci sendika ve sendikacılar ile tüm emek örgütlenmeleri, sendikal barajlar, grev yasakları, işten çıkarmalar ve sürgünler ve daha sayılabilecek binbir türlü baskı ve yöntemle tasfiye etmeye çalışılıyor. AKP'nin 18 yıllık iktidarı, emekçilerin haklarına ve emeğin örgütlü yapılarına dönük en yoğun saldırıların yaşandığı dönemlerden biri oldu" ifadelerini kullandı.

BİRLEŞİK MÜCADELE ÇAĞRISI
İşçi sınıfı, emek ve özgürlük güçleri olarak tarihin ve günün çağrısına yanıt verme zorunlulukları olduğunu kaydeden Alkaya, şöyle devam etti: "Bu bilinçle, 15-16 Haziran direnişini 50. yılını bir kez daha coşkuyla selamlıyor, tüm emek güçlerini bu ruh ve bilinçle birleşmeye ve mücadeleye çağırıyoruz."