19 Nisan 2024 Cuma

'Tecrit politikasından bir an önce vazgeçilmeli'

PKK lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecride ilişkin Diyarbakır'da yapılan basın toplantısında, Kürt halkının "iradem" dediği Öcalan üzerindeki tecridin Türkiye'nin demokrasisi için derhal kaldırılması gerektiği kaydedildi. 

Demokratik Toplum Kongresi (DTK), Özgür Kadın Hareketi (TJA), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) ve Halkların Demokratik Partisi (HDP), PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinde ağırlaştırılarak sürdürülen tecridi, DBP Genel Merkezi Danışma Bürosu'nda yaptığı basın toplantısıyla protesto ediyor.

AYDENİZ: KÜRT HALKINA DÜŞMANLIĞIN ADIDIR
DBP Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz, 6 aylık avukat ve 3 aylık aile görüş yasağına dair şunları söyledi: "Türkiye artık devlet mekanizması üzerinden yürütülmüyor. Tecritten dolayı demokrasi sorunu yaşanıyor. Tecritte ısrar, demokratikleşmenin önünde büyük bir engel. Toplumsal kesimler, muhalefet, demokrasiyi kendine dert eden herkes, tecride karşı mücadele etmeli. Tecride karşı uluslararası camianın, CPT'nin sorumluluğu var. Bu sorumluluğu yerine getirmesi gerekiyor. Uluslararası sözleşmelerde tecrit bir insanlık suçudur. Buna sessiz kalmak da bu suça ortak olmaktır. 6 aylık ve 3 aylık görüş yasaklarının da hukuka göre verilmediğini biliyoruz. Kürt halkı için yeniden doğuşun adı olan Sayın Öcalan'a tecrit, Kürt halkına düşmanlığın adıdır. Bir an önce tecrit politikasından vazgeçilmeli."

Tecritle Öcalan'ın sağlığı ve güvenliği hakkında hiçbir haber alınmamasının Kürt halkında büyük bir kaygı yarattığına dikkat çeken Aydeniz, "Sayın Öcalan milyonların irademdir dediği bir önderliktir. Türkiye'nin demokrasisi için bir an önce tecride son verilmelidir" dedi.  

ÖZTÜRK: HALKLA ÖCALAN'IN ARASINA MESAFE KONAMAZ
Söz alan DTK Eşbaşkanı Berdan Öztürk, Türkiye'nin 2013-2015 yıllarına bakmak gerektiğini söyledi. Müzakere Süreci'nden sonra nasıl bir savaş yoluna gidildiğini görmek gerektiğini belirten Öztürk, "Müzakere sürecinden sonra kirli bir savaş yürütülmeye başlandı. Bu kirli savaşın en önemlisini de İmralı'da uyguluyorlar.  Öcalan'ın dediği gibi 'bir ciddiyetin olması gerekiyor', ancak biz bunu göremiyoruz. İktidarın hiçbir ciddiyeti görülmüyor. Sistemin Kürt halkını getirdiği bir durum vardı. Bu durumda Kürtler bedenen vardı ancak ruhen düşünce anlamında yoktu. Bundan kaynaklı Sayın Öcalan Kürtlerin ruhudur. Türkiye yasaları uygulamak zorundadır. CPT başta olmak üzere diğer tüm uluslararası kurumların bunu yapması gerekiyor.  Öcalan barış ve demokrasi için sadece Türkiye'de değil Ortadoğu'da da çok önemli bir yere sahip. Bu sebeple yaklaşımların ciddi olması gerekiyor. Hiçbir zaman halkla Öcalan'ın arasına mesafe konamaz" şeklinde konuştu.

Avrupa başta olmak üzere diğer kurumların tecride karşı sessiz kaldığını ifade eden Öztürk, şu ifadelerle devam etti: "Bu tecrit 2015 yılında ağırlaştı ancak insan haklarını savunduklarını söyleyen kurumların sessizliğine şahit oluyoruz. Avukatlarla disiplin cezalarının sebeplerini bile söylemiyorlar. Bu yaklaşımlar kabul edilemez. Tekrar belirtiyoruz Kürt halkının ruhu Sayın Öcalan'dır.  Öcalan Kürt halkının değeridir. Tecrit kalksın diye birçok insan açlık grevine girdi. Birçok insan bu uğurda öldü. DTK Eşbaşkanımız Leyla Güven'de tecridin kalkması için 200 günlük açlık grevinde kaldı. Evet, her zaman tutuklanıyoruz. Kürt halkına yönelik her parçada saldırılar oluyor ama Sayın Öcalan Kürt halkının kırmızı çizgisidir. Türkiye bu yanlıştan bir an önce dönmelidir. Halk kendi ruhuna ve iradesine sahip çıkacaktır."