3 Mayıs 2024 Cuma

O eski halinden eser yok şimdi

Egemenler cephesindeki krizin yapısallığı ve güncelliği devrimin güncelliğini de öne çıkarıyor. Ezilenler dünyasının siyasal ve toplumsal kurtuluşu ezilenlerin devrimci demokratik politik öncülerinin her şart altında sahada, onların arasında olmalarıyla mümkün. Varlığını buna bağlayan politik devrimci akımlar kökleşirken, buradan beslenmeyenlerin pratik politika sahası dışına düşmesi kaçınılmaz.
ABD iç siyasetinde iyice sıkışan Trump'a hayat öpücüğünün AKP iktidarınca verilmesini güncelin ironisi sayabiliriz. Pastör Brunson politik gayretlerle hapsedildikten bir süre sonra ABD'nin ekonomik ve siyasal taarruzuyla kurtarıldı. Peki iktidarın onca esip üfürmesinin, böbürlenme ve racon kesmesinin sonu böyle mi olacaktı? Şimdi bütün milliyetçiler, politik İslamcılar ve dahi, iktidar sevicileri bu ahret sorusuyla yüz yüze. İktidar cenahında yaprak dökümü olmaz zira iktidar ağacı parayla sulanıyor ne var ki halisane bir biçimde iktidarı destekleyen mütedeyyin muhitlerde bir sükutu hayal ele avuca gelecek kadar belirgin.
 
Bu arada ve bu vesileyle iktidarın aslında ne denli munis ve makul olabildiğini, şeditliğini emekçilere ve Kürtlere karşı gösterirken ABD'ye karşı bir kedi uysallığına bürünebildiğini ona inanılmaz bir sakinlikle yaklaşabildiğini de gördük. AKP'nin hal tercümesi şarkıdaki gibi; 'O eski halinden eser yok şimdi.'
 
Peki ne oldu? En kısa şöyle ifade edilebilir. Ekonomik mali sömürge ilişkileriyle hapsedilmiş bir iktidarın siyasal özerklik arayışları en net biçimde, üstelik burnu sürtülerek cezalandırılmıştır. Kimin patron olduğu bir kez daha gösterilmiştir. AKP'nin bölgesel emperyal güç olma hayalleri bir kez daha boşa çıkarılmıştır. Tabiiyet ilişkilerindeki konumu oldukça kaba bir biçimde hatırlatılmıştır.
 
Krizin güncel başlığı belirlendiğinde bunun bir bilek güreşi olacağı ve bütün politik söylemlerine karşı, dolaşıma çıkardığı üçüncü dünyacı dili dahil olmak üzere Erdoğanizmin kaybedeceği analizimiz doğrulandı. Bu krizde alttan alan AKP ve kendisini tümüyle dayatan ABD'ydi, sonuç da buna göre şekillendi. ABD ve uluslararası tekeller bakımından biçimsel bir siyasal özerklik görüntüsü çok önemli olmadığı, en nihayet ekonomik mali sömürge ilişkilerinin devamına baktıkları halde AKP'ye bu imkanı tanımadılar. Kısacası rejimin lideri açık bir mağlubiyete uğramıştır. Karşılığında ne alındığının bu bahiste önemi yok. Dünyaları bile almış olsalar büyük bir prestij kaybına uğradılar. Buna havlu atmak diyoruz ve bundan sonra da fazla sayıda örneğiyle karşılaşacağız. Esasen McKinsey'in "danışmanlığını" kabul de bu çerçevedeydi. Bir aşamada bunun rafa kaldırılması değil, kabul edilmiş olmasıdır önemli olan.
 
Bu bir yol düzenleme çalışmasıydı. Kafa kafaya tokuşma denilen bu gibi karşı karşıya gelişlerde somut olarak kazanımın ne olduğundan daha önemli olan bir tarafın pes etmiş olmasıdır. Yaratılmaya çalışılan yapay görüntüyü de darmadağın eden bu tablo, iktidar açısından hızla unutturulması gereken bir faciadır. İktidarın her yönelimini aynı hararete savunan fanatik kalem ve isimlerin başaramayacağı denli bir trajedi var ortada.
 
Aynı nedenle bir büyük politik atraksiyon düşünüldüğü söylenebilir. Milliyetçilik ve politik İslamcılık cari siyasetin akışını değiştirmek ve yönlendirmek açısından en elverişli yollar oluyor. Rahip Brunson'un serbest bırakıldığı gün iktidar partisi liderinin belki de bugüne kadarki en militarist ve kolonyalist tonlamalı konuşmayı yapması, Kürdistan'ın başka devlet sınırları içinde kalan parçalarındaki devrimci demokratik muhtevayı darmadağın edeceklerini haber vermesi nasıl bir yakın gelecekle karşı karşıya kalacağımızı gösteriyor.
 
Bu dilin kışkırtıcı yanı ve eylem hattının misillemeci karakteri, rejimin Kürdistan direniş hareketiyle tekrar bir cephe savaşı tarzında karşı karşıya gelmek istediğini gösteriyor. Üçüncü güçleri elimine ederek devre dışı bırakan, düşman saydığı gücün sinir uçlarıyla durmaksızın oynayarak onu kontrolsüz bir intikamcılığa sevk eden dönem stratejisinin gürültülü bir medya tahkimatıyla psikolojik sonuçlara yol açması için her şey yapılacaktır.
 
Buna rağmen bir siyasal özgürlük sorunu olarak Kürt meselesi bütün heybetiyle iktidarın önündedir. Askeri bakımdan yol aldığına inandığı şu dönemde iktidar önceliğinin giderek kayyımlı belediyelere kayması kaçınılmaz. Kayyım siyasetinin altı-yedi yıl evvel kendisi tarafından hareketle savunulduğunu ancak o zaman hükümetin pasif davranması hasebiyle gerçekleştirilemediğini AKP lideri bizzat açıkladı. Anket ve raporlar Kürdistan halkının, kayyumların şu veya bu hizmetinden hareketle iktidar partisine oy vermeyeceğini gösteriyor ve bu tutumunun tedirgin edici sonuçlarını Devlet Bahçeli, her nasılsa bu kez en net biçimde anladı: Böyle bir tutumun plebisit anlamı taşıdığının söylenmesi, amacından bağımsız olarak doğruya en yakın ifadedir.
 
Üç büyük şehri kimin alacağı dahil önümüzdeki seçimlerde gündemde tutulan bütün başlıklardan daha önemli olan budur. Sinir uçlarıyla oynama ve fütuhatçı dilin hangi yakın amaca odaklandığı böylece daha bütünlüklü olarak ortaya çıkıyor. Rejim Kürdistan direniş hareketini Afrin'dekine benzer bir konumlanışa iterek ve bu arada bütün gücünü kullanarak bir mevzii yenilgi daha yaşatmak istiyor ve bu defa içeride de belki de belki binlerce yeni tutuklamayla kendisi bakımından öldürücü darbeyi vurmaya odaklanıyor. Bu yönelimin rejim içi alıcılarının çokluğu düşünülürse, sonuç vermesi halinde, politik konsolidasyon sağlanacağı düşünülebilir.
 
Diğer yandan Trump'a hayat öpücüğünün yarattığı sarsıntıyı gidermenin başka yolları da aranacaktır. Kürdistan siyasetindeki kolonyalist pratikler MHP tandanslı kadroları memnun etmeye yeter. Cemaat şebekesinden boşalan devlet kadrolarını, büyük çoğunluğu iktidara biat etmiş politik İslamcı çevrelerle doldurmayı hızlandırmak da bunlardan biridir.
 
İktidar kendisini onun yeni ve daha güçlü salvolarından kurtaramaz ancak ABD şimdilik memnun edildi. 
 
Vize serbestisi gibi güncel başlıklarda tıkanan AB ile görüşmelerde iki tarafın gerginliğini de azaltacak önlemlere müracaat edileceği de düşünülebilir ki AKP bakımından bunun asıl gayesi sıcak para akışını sağlamaktır. Dış politikada taktik değişikliğine gidileceği türü ön açıklamalar bunun işareti.
 
Kapitalizmin varoluşsal krizi. Rejimin yönetememe krizi. Rejim içi kliklerin krizi. Mali ekonomik kiriz. Ve elbette kendisini bütün nesnelliğiyle dayatan devrimci durum. Egemenler cephesindeki krizin yapısallığı ve güncelliği devrimin güncelliğini de öne çıkarıyor. Ezilenler dünyasının siyasal ve toplumsal kurtuluşu ezilenlerin devrimci demokratik politik öncülerinin her şart altında sahada, onların arasında olmalarıyla mümkün. Varlığını buna bağlayan politik devrimci akımlar kökleşirken, buradan beslenmeyenlerin pratik politika sahası dışına düşmesi kaçınılmaz.