29 Mart 2024 Cuma

İHD'nin Eseryurt raporu: Bu ırkçı bir saldırıdır

İHD'nin Eseryurt'ta Suriyelilere yönelik saldırının ardından hazırladığı raporda, saldırının "ırkçı bir saldırı" olduğunu belirtti. Arap esnafların saldırıya ilişkin konuşmaktan korktuğunu belirten İHD; ırkçı saldırısının cezasız kalabileceği uyarısında bulundu.

İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Irkçılık ve Ayrımcılığa Karşı Komisyon, 9 Şubat 2019 günü İstanbul Esenyurt’ta Suriyelilere karşı gelişen ırkçı saldırıya dair hazırladıkları gözlem raporunu şube binasında düzenledikleri basın toplantısıyla açıkladı.

Açıklamaya İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin, İHD genel merkez çalışanı Meral Çaldır, İHD çalışanı Nuray Şimşek ve Gülistan Yarkın katıldı.

9 Şubat akşamı Esenyurt ilçesi Bağlarçeşme mahallesinde Suriyeli sığınmacılara ve özellikle işyerlerine dönük kitlesel saldırılar düzenlenmişti.

Raporu okuyan Çaldır, 11 Şubat günü mahalleye giderek, Suriyeli Arap, Türkiyeli Türk ve Kürt işletmeciler ve mahalle halkı ile görüşmelerde bulunduklarını söyledi. 

Çaldır, olayların nasıl geliştiğine ilişkin mahallelilerin şu bilgileri verdiğini söyledi: "Anlatılanlara göre akşam saatlerinde mahallede Suriyelilerin bir düğünü sırasında düğünden çıkan genç bir kadına laf atılmasının ardından Suriyeli ve Sinoplu genç erkekler arasında kavga çıkmış ve kavgaya birden fazla kişi karışmıştır. Kavgada yaralananlar olmuştur. Olayın ardından Sinoplu Türklerin ağırlıklı olduğu bir grup olay mahalline kalabalık bir biçimde gelmiş ve Suriyeli Arapların işyerlerine saldırıda bulunmuştur. 15-20 arasında işyerinin saldırıya uğradığı dile getirilmiştir. Bu saldırılara sadece Sinoplu Türkler değil, Suriyelilere karşı nefret duyguları besleyen Türkiyeliler de katılmıştır."
 
Saldırılar sırasında "Burası Türkiye Suriye değil" sloganının atıldığı ve "Allahuekber" şeklinde tekbir getirildiği bilgisini veren Çaldır, "Gecenin ilerleyen saatlerinde olaylar sürerken polisin olay yerine gelerek kitleye tazyikli su ve biber gazı ile müdahalesinin ardından saldırıyı gerçekleştirenler olay yerinden uzaklaşmıştır. Yaşanan olaylarda iki Suriyeli Arap ve iki Sinoplu Türk yaralanmıştır. Ziyaretimizin hemen sonrasında yaralılar hakkında bilgi almak için aradığımızda hastane yetkilileri bilgi vermeyi reddetmişlerdir. Ayrıca yaptığımız görüşmelerde her iki taraftan kişilerin hastane önünde beklemekte olduğu, her an yeni bir gerilimin patlak verebileceğinden endişe duyulduğu belirtilmiştir" diye konuştu.
 
ARAP ESNAFLAR KONUŞMAKTAN KORKUYOR
 
Çaldır, yapılan gözlemlere göre Arap esnafların olaylardan önemli düzeyde etkilendiğini belirtti, konu hakkında konuşmaktan çekindiklerini, yeniden benzer saldırıların yaşanmasından endişe duyduklarını söyledi. 
 
Korkularını açıkça paylaşmakla beraber olaya dair ayrıntılı görüşme yapmayı, olayların nasıl geliştiğini anlatmayı reddettiklerini ifade eden Çaldır, şunları söyledi: "Görüşme yaptığımız Suriyeli esnaflardan biri buna benzer bir olayın geçen sene de olduğunu söylemiştir. Görüştüğümüz Suriyelilerden bir diğeri ise olaylardan çok etkilendiğini ve olacaklardan çok korktuğunu söylemiştir. Onu en çok etkileyen şeyin ise savaştan kaçarak gelen insanlara saldırgan grubun küfür etmesidir. Gözleri dolarak 'Biz savaştan kaçarak buraya geldik ve buna rağmen bize küfür ediyorlar' demiştir" diye belirtti.
 
SURİYELİ GÖÇMENLERİ SUÇLADILAR
 
Olaya dair görüşme gerçekleştirtikleri Türk ve Kürt bireylerin çoğunun Suriyeli Arap sığınmacıları suçlayıcı ifadeler kullanırken bazılarının ise Suriyelilerin mağdur konumda olduğunu söylediğini aktaran Çaldır, "Suriyelileri suçlayanlar Suriyelilerin çok fazla ayrıcalığa sahip olduğunu, hastanelerde Suriyelilerden dolayı tedavi olamadıklarını, birçok işyerinin Suriyelilere ait olduğunu, Suriyelilerin işyeri ve daire kiralarını ve fiyatlarını artırdığını dile getirmiştir. Suriyelileri mağdur olarak değerlendirenler ise Suriyelilerin kimseye karışmadığını, Suriyeliler üzerinden işyeri sahiplerinin kiralar üzerinden çok fazla kâr ettiğini ve Suriyelilerin mahallede rahatsız edildiğini belirtmişlerdir" dedi.
 
İHD İstanbul Şubesi Irkçılık ve Ayrımcılığa Karşı Komisyon'un olaya ilişkin değerlendirmesi ise şöyle: 
"Suriyeli Arap ve Sinoplu Türk genç erkekler arasında başlayan bir kavganın, kavgaya hiç karışmamış Suriyelilerin işyerlerine saldırılarla sonuçlanması ve saldırılar sırasında 'Burası Türkiye Suriye değil' sloganlarının atılması saldırıların ırkçı yanını ortaya koymaktadır.  
 
İki taraftan da yaralanmalar olmasına ve Suriyeli Arap sığınmacıların işyerleri tahrip edilmesi ve kendilerine karşı ırkçı küfürler edilmesine rağmen, yaşananların ardından sadece Suriyeli Arap sığınmacıların gözaltına alınması, bu ırkçı saldırının cezasız kaldığını ve dolayısıyla yeni saldırılara zemin açıldığını göstermektedir. Irkçı saldırıların önlenmesi için saldırıyı gerçekleştiren gruplara karşı ağır yaptırımlar uygulanması ve yasalarda gerekli değişikliklerin yapılması gerekmektedir. 
 
Yaptığımız görüşmelerde Suriyelilerin yaşadıkları mağduriyeti anlatmakta çok çekindikleri gözlemlenmiştir. Suriyeli sığınmacılar kanuni olarak Türkiye vatandaşı olan ve bu tarz ırkçı saldırılara maruz kalan bireylerden ve gruplardan (Kürtler, Ermeniler vb.) farklı olarak bu tip durumlarda kendilerini ifade edebilecekleri, yardım isteyebilecekleri yasal statüden, kendilerine ait medya organlarından, kurumlardan ve siyasi partilerden yoksundurlar. Az sayıda olan yardım kurumlarına da ulaşım imkânları sınırlıdır. Suriyeliler Türkiye’deki 'Geçici Koruma Yönetmeliği'ne tabi olmaları nedeniyle birçok haktan mahrum yaşamaktadırlar. 
 
Suriyeli sığınmacıların 'geçici koruma' statüsü altında yaşamaları hem kendilerine dönük ırkçı saldırılara zemin sağlamakta, hem de yaşadıkları mağduriyetleri kamusal alanda ifade edebilecekleri bir biçimde tartışılmasını engellemektedir. Suriyeliler bir yandan ırkçı saldırılara maruz kalmakta, bir yandan da bu saldırıları dile getiremeyecek konumda bırakılarak, sessizleştirilmektedirler."