4 Mayıs 2024 Cumartesi

'Hava kirliliğinin azaldığı günler değerlendirilip, hızla plan çıkarılmalı'

Koronavirüsün ardından Türkiye'de de hava kirliliği büyük oranda düzeldi. Kirliliğin en önemli etkenlerinden olan hava ve kara ulaşımının ciddi oranda azalması, fosil yakıt üreten sektörlerin faaliyetlerini zorunlu durdurması, hava kalitesini arttırdı. Hükümetin ve işverenlerin niyetinden bağımsız bunun gerçekleştiğini belirten Çevre Mühendisi Gümüşel, enerji ihtiyacının da son ederece azaldığı bugünleri fırsata çevirerek hızla bir planlama yapılması gerektiğini söyledi. Gümüşsel, maden ocaklarının da derhal kapatılması gerektiğini kaydetti.

Çin'in Wuhan kentinde ortaya çıkan koronavirüs salgını hızla dünyaya yaldı ve binlerce insanın yaşamına neden oldu. Salgın, iklim krizinin yıkıcı sonuçlarını bir kez daha gözler önüne serdi.

Bilim insanları, katledilen doğanın, hava kirliliğinin, suyun zehirlenmesinin virüsün mutasyano uğramasının ve daha kolay yayılmasını sağlayan nedenlerden olduğunu sıklıkla vurguluyor. Salgının kontrol altına alındığı Çin'de hayat yavaş yavaş normale dönüyor. Dünyanın en kirli havasına sahip olan ülkede, kirlilik büyük oranda iyileşti. Bu nedenle gözler Çin'e çevrildi. Salgınla mücadele sırasında işçilerin çıkarılması, fabrikaların kapanması havanın temizlenmesine neden oldu.

'HAVA KİRLİLİĞİ KORONAVİRÜS GİBİ SOLUNUM YOLLARINA SALDIRIYOR'
Peki Türkiye'de durum ne? Hava kirliliğine en çok neden olan faktörlerden hava ve kara ulaşımının neredeyse yok denecek kadar azalması, fabrikalardaki üretimin durması hissedilir şekilde havanın kalitesini arttırdı. Temiz havanın neden bu kadar önemli olduğunu, atılması gereken adımları ve hükümetin temiz hava için hayata geçirmesi gereken planları Muğla Çevre Platformu (MuÇep) üyesi Çevre Mühendisi Deniz Gümüşel ile konuştuk. "Öncelikle ifade etmem gerekir ki, Türkiye'de hava kirliliğinin önlenmesine dair herhangi bir önlem alınmadı" diyen Gümüşel, buna rağmen muhakkak havanın temizlenmesi için adımların atılması gerektiğinin altını çizdi ve ekledi: "Çünkü hava kirliliği, koronavirüsün de saldırdığı solunum yollarını en çok etkileyen çevresel faktörlerden biri."

Çin'de azalan hava kirliliğini hatırlatan Gümüşel, bu durumun sektörlerin, şirketlerin ya da hükümetin düzenlemesi olmadan mecburen kapanan, havayı kirleten fabrika, enerji santrallerinin durması nedeniyle gerçekliştiğini belirtti. "Türkiye'de de havanın temizlendiğine yönelik gözlemler var" diyen Gümüşel, salgın nedeniyle ulaşıma çıkan araç sayısında ciddi düşüş olmasının İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük kentlerde hava kalitesinde iyileşmeyi sağladığını söyledi.

'FOSİL YAKIT ENERJİ ÜRETEN SEKTÖRLERİN KAPATILMASI LAZIM'
Gümüşel, "Hatırlatmam gerekir, hava kirliliği koronavirüsün de direkt saldırdığı solunum yollarını, akcigerlere fazla zarar veriyor. Hükümetin bu konuda ciddi bir önlem alması, planlama yapması lazım. Kömürlü termik santraller hala çalışıyor. Hava kirliliğine neden olan en az termik santraller kadar zarar veren başta kömür, mermer, taş ocakları, metal olmak üzere madencilik devam ediyor. Dolayısıyla buradan doğrudan oluşan hava kirliliği de devam ediyor. Bu sektörlerin acilen durdurulması lazım. Öte yandan burada çalışmak zorunda kalan işçiler zaten hava kirliliğini iş ortamında doğrudan yaşıyor. Yine kömür madenlerinde en büyük sıkıntı kazma ya da patlatma sırasında ortaya çıkan toz emisyonları. Havaya saçılan bu emisyonları işçiler doğrudan ciğerlerine alıyor. Üzerine bir de virüsün kalabalık ortamlarda daha hızlı yayılması eklenince... En küçük maden 500 ya da bin kişilik büyük sanayi tesislerine sahip. Bu sektörde çalışan işçi ve emekçilerin korunabilmesi için de bu sektörlerin fosil yakıtlardan enerji üreten sektörlerin kapatılması lazım" dedi.

'SALGINDAN ÖNCE ELEKTRİK ÜRETİM KAPASİTESİNİN SADECE YÜZDE 50'SİNİ KULLANIYORDUK'
"Ekonomik anlamda bizi zorlar mı?", "Enerji ihtiyacını nasıl karşılayacağız?" gibi soruların akıllara takılabileceğini kaydeden Gümüşel, Türkiye'nin koronavirüs salgını başlamadan önce elindeki elektirik üretim kapasitesinin sadece yüzde 50'sini kullandığına dikkat çekti.

Gümüşel, şöyle devam etti: "Elektrik üretebileceğimiz barajlar var, RES'ler, güneş enerji santralları vs. pek çok farklı sektörde enerji üretim modelleri var. Bir de kömürlü termik santraller, doğal gazlar var. Tamamının kurulu gücününün yüzde 50'sini kullanıyorduk. Zaten bir ekonomik durum içindeyiz, önümüzdeki bir hafta on gün içinde mecburen duracak olan fabrika, sanayi üretimi, hizmet sektöründe çoktan başlamış olan azalmalar eklenince elektirik ihtiyacı çok ciddi şekilde düşecek, bu başladı da. Hükümetin çok rahatlıkla yapabalileceği bir şey var, geri kalan elektrik ihtiyacını, başta sağlık ve gıda sektöründe hayati ihtiyaçlarımızı karşılayan sektörlerde tüketecek şekilde hesaplayabilir. Üzerine konutlarda ve kentsel hizmetlerde tüketilecek elektirik ihtiyaçları hesaplanır. Örneğin, kentlerdeki atıkların toplanması, temizlenmesi gibi daha sonra da halkın kendi konutlarında ki ihtiyaçları dahil edilerek bir kriz dönemi için planlama yapılabilir. Bu dönemdeki azalma gözönünde bulundurularak Türkiye'nin hali hazırdaki tüm yenilenebilir enerji kaynaklarının öncelikli olarak elektrik üretimi için seferber edilmesi sağlanır. Bunun için bir fırsatımız var, elektrik tüketimimiz azaldı ve daha da kritik şekilde azalacakken fırsatı değerlendirmeliyiz."

Sonuç olarak fosil yakıtlardan ve madenlerden çıkacak hava kirliliğinin dramatik şekilde daha da düşeceğinin, ulaşım sektörünün daha da yavaşlayacağının altını çizen Çevre Mühendisi Deniz Gümüşel, uçak seferlerinin de durmasıyla birlikte havayı en çok kirleten bu sektörlerden gelecek düşüşle birlikte ülkenin havasında ciddi iyileşme sağlanacağını kaydetti.