ESP MYK üyesi Danacı hakkında tahliye kararı
Ocak ayından bu yana tutsak edilen ESP MYK üyesi Okan Danacı'nın yargılandığı davanın ilk duruşmasında tahliye kararı verildi.
Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP), Sosyalist Kadın Meclisleri (SKM) ve Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu'na (SGDF) yönelik 21 Ocak'ta gerçekleştirilen İstanbul merkezli operasyonda gözaltına alınıp 24 Ocak'ta tutsak edilen ESP MYK üyesi Okan Danacı'nın "örgüt üyeliği" iddiasıyla tutuklu yargılandığı davanın ilk duruşması İstanbul 22. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü.
Duruşmayı, ESP Eş Genel Başkanı Murat Çepni, SKM Genel Sözcüsü Tanya Kara, SGDF Eşbaşkanı Berfin Polat, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İstanbul Milletvekili Çiçek Otlu ve çok sayıda kişi izledi.
Duruşma kimlik tespitiyle başladı.
'SOSYALİZME İNANIYORUM'
Sosyalist bir dünya görüşüne sahip olduğunu belirten Danacı, "Sosyalizme inanıyorum, bunun için mücadele ediyorum. ESP MYK üyesiyim. Biz sosyalist bir partiyiz, bunun için mücadele ediyoruz. Sosyalizmi savunmak suç değildir. Bütün bir iddianame boyunca partimizin tüm çalışmaları yasa dışı olarak sunulmaya çalışılmış, buna itiraz ediyoruz. Faaliyetlerimizin hiçbiri yasa dışı değildir" dedi. Halk kitleleri arasında sosyalizmi yaymak çok sayıda eylem, etkinlik, miting düzenlediklerini ve hiçbirinin suç olmadığını vurgulayan Danacı, bunların yasalarda da tanımlanan haklar çerçevesinde olduğunu vurguladı.
'ESP'NİN TÜM FAALİYETLERİ MEŞRU VE YASAL ZEMİNDEDİR'
İddianamede ESP 4. Olağan Kongresi'nin suç olarak gösterildiğine işaret eden Danacı, "Yasal partilerin tüzükleri vardır ve bu tüzüklere bağlı bir takvimleri vardır. Bu takvim çerçevesinde kongre, konferans, kurultay yaparlar, bu Yargıtay'ın emridir. Yargıtay size partinizin kongre yapmasını söylüyor, kongre yaptığınız için tutuklanıp hapse atılıyorsunuz" ifadelerini kullandı.
ESP 4. Olağan Kongresi'nin kamuoyuna açık, yaygın bir çağrıyla düzenlendiğini, çok sayıda basın yayın organının kongreden yayın yaptığını, pek çok siyasi parti, sendika, demokratik kitle örgütü temsilcisinin katıldığını ifade eden Danacı, burada bir suç unsuru olmadığını belirtti. ESP'nin hiçbir faaliyetinde yasa dışılık söz konusu olmadığını kaydeden Danacı, "ESP'nin tüm faaliyetleri meşru ve yasal zemindedir" dedi.
SGDF'NİN FAALİYETLERİ SÖZ, EYLEM, ÖRGÜTLENME HAKKI KAPSAMINDADIR'
SGDF'nin 11. Genel Kurulunun da iddianamede yer aldığına dikkat çeken Danacı, "Bunun çağrısını zaten biz yapıyoruz. Federasyonumuz yasal bir federasyondur, Dernekler Masasına bağlıdır. 2 yılda bir genel kurulunu toplar. Herhangi bir yasa dışı pankart, slogan, fotoğraf söz konusu değildir. Genel kurulumuz basına ve kamuoyuna açıktır" dedi.
İddianamenin şişirme olduğunu ve dilinin algı yaratmak üzerine kurulduğunu vurgulayan Danacı, "SGDF'nin faaliyetleri defalarca kez, değişik biçimde yargılandı, defalarca beraat aldı. Bu çalışmaların hiçbirisinin suç olduğunu düşünmüyorum. Hepsinin söz, eylem, örgütlenme hakkı kapsamında değerlendirilmesi gerekir. Ortada herhangi bir yasa dışı faaliyet yoktur" dedi.
'SURUÇ OTURMALARI SUÇ OLARAK İSNAT EDİLDİ'
Suruç için adalet oturumlarına katılmanın iddianamede suç olarak isnat edilmesine tepki gösteren Danacı, Suruç katliamının 10. yıldönümüne 3 gün kaldığını hatırlattı. "2015 yılında bu katliamla birlikte ülkenin ve bölgenin siyaseti değişmiştir. O günle beraber bir dizi katliam yaşandı. Öyle bir iklim yaratıldı ki insanlar sokağa çıkmaktan çekindiler. Ama biz çekinemezdik çünkü adalet için sokağa çıkmamız gerekiyordu. Bu katliamlarla yüzleşilmediği için neler yaşandığını gördük. 10 yıldır adalet mücadelesi yürütüyoruz, peşini bırakmadık, bırakmayacağız da" dedi.
20 Temmuz'da katliam yaşandıktan sonra ağustos ayında Suruç Aileleri İnisiyatifi'nin kurulduğunu ve 10 yıldır her ayın 20'sinde saat 18.00'de Kadıköy Halitağa'da oturma eylemi yapıldığını belirten Danacı, "Bütün Kadıköy halkı bu eylemi bilir. Burada Cumartesi Anneleri'ne benzer bir tarih yaratıldı. Bu eylem bu iddianamede suç olarak verilmiş" ifadelerini kullandı.
'20 TEMMUZ'DA AİLELERİMİZİN YANINDA OLMAK İSTİYORUZ'
On yıldır yapılan bu eylemin bu sene suçlama konusu haline getirildiğine işaret eden Danacı, şöyle devam etti: "Katledenler, işbirliği içinde olanlar, kimlikleri belli, nerede oldukları belli, ellerini kollarını sallayarak geziyorlar. Ama adalet mücadelesi isteyenler, katledilen arkadaşları için bir karanfil bırakanlar, onları ananlar yargılanıyor. 2015'ten beri sağ kalanlar gözaltına alınıp tutuklanıyor, ailelerine zulmediliyor. Elbette biz adalet mücadelesi vereceğiz. Talebim şu, 20 Temmuz'da ailelerimizin yanında olmak istiyoruz. 20 Temmuz'da bir mezar başında olmak, karanfil bırakmak istiyoruz. İddianamede buna yer verilmesini de herkesin vicdanına bırakıyoruz."
'TUTUKLAMA SÜRECİ CEZALANDIRMAYA DÖNÜŞTÜ'
Hakkındaki itirafçı beyanlarının da yalan olduğunu vurgulayan Danacı, bu beyanlar hakkında ortada hiçbir delil olmadığını, bu itirafçı beyanları nedeniyle daha önce de yargılandığını dile getirdi. Kendisi ikametinde olduğu halde operasyonda kendisi için BEKSAV'ın basıldığını hatırlatan Danacı, "Bunu da ciddiyetsiz buluyorum. Evimiz yurdumuz belli, sanki gizlenip saklanıyormuşuz gibi algı yaratılmasını doğru bulmuyoruz" ifadelerini kullandı.
Tutuklama sürecinin tam bir cezalandırmaya dönüştüğünü dile getiren Danacı, 8 Mart'ta Ankara'ya sürgün edildiklerini ve çok dar bir alanda, havalandırma hakkı gasp edilerek, gökyüzünü görmeden aylardır tutsak edildiğini kaydetti. Aileleri ve avukatlarının da mağdur olduğunu belirten Danacı, tahliyesini ve beraatini istedi.
Savcı, Danacı'nın tutukluluğunun devamını istedi.
Duruşma, avukat beyanlarıyla devam etti.
Mahkeme, yurtdışı yasağı ile Danacı'nın tahliyesine karar verdi. Duruşma, 9 Aralık 2025 tarihine ertelendi.