29 Mart 2024 Cuma

'Erdoğan'ı kendi silahıyla öldür' davası belirsiz tarihe ertelendi

Başkanlık seçimi adı altında halk oylaması öncesinde İsviçre'de yapılan bir eylemde taşınan "Erdoğan'ı kendi silahıyla öldür" pankartıyla ilgili temyiz davasının duruşması sona erdi. İki gün  süren duruşmanın ardından dava belirsiz bir tarihe ertelendi.

Türkiye'nin baskısı sonucu İsviçre'de açılan "Erdoğan'ı kendi silahıyla öldür" pankartıyla ilgili davanın temyiz duruşması sona erdi. Bern Bölge Mahkemesi'nde 18-19 Ocak günlerinde görülen davanın duruşması Anadolu Ajansı (AA) muhabiri Bayram Altuğ'un salondan çıkarılması talebiyle başladı. Avukatlar hakkında dava açılan antifaşistleri "terör örgütü üyesi" ve "terörist" diye nitelendiren Altuğ'un salondan çıkarılmasını isterken, mahkeme Türkiye ile ilişkilerin gerilmesini engellemek için ilk gün karar vermedi.

Karar vermek için duruşmaya ara veren mahkeme heyeti, kararını açıklamadan duruşmayı bir sonraki güne erteledi.

AA MUHABİRİNE KISITLAMA
Bern Bölge Mahkemesi 19 Aralık günü görülen duruşmada, Altuğ'un salonda kalmasına fakat duruşmayı 'ayrıntılı kısıtlama kurallarıyla' takip etmesi kararı verdi. Altuğ'a kurallara ilişkin bir metin imzalatılırken, bunlara uymadığı takdirde cezai yaptırım uygulanacağı belirtildi.

İsviçre Dışişleri Bakanlığı (EDA) üyelerinin duruşma kapsamında tekrar tanık olarak dinlenmesi talebi reddedilirken, duruşmada tanıklar dinlendi.

ERDOĞAN-IŞİD ORTAKLIĞI
20 Temmuz 2015 tarihinde Suruç'ta IŞİD çetesinin katliam saldırısında yaralandığını ve 33 arkadaşının yaşamını yitirdiğini söyleyen tanık, Suruç katliamı süreci, dava ve yaralanmasına ilişkin bilgi verdi.

Yargılamaya konu edilen pankartta yer alan "Erdoğan'ı kendi silahıyla öldür" ifadesinin Erdoğan'ın fiziki olarak öldürülmesi ya da ortadan kaldırılması anlamına gelmediğini kaydeden tanık, pankartın Erdoğan'ın icraatlarının kaçınılmaz sonunu hazırladığı anlamı taşıdığını vurguladı.

Erdoğan'ın IŞİD zihniyetinde olduğunu belirten tanık, Suruç katliamında Erdoğan ile IŞİD ortaklığının net bir şekilde ortaya çıktığına dikkat çekti. Tanık, "Mahkemeniz Hitler'i yargılayan mahkemeler gibi Erdoğan'ın da yargılanmasının önünü açabilmelidir. Faşist Türk devletinin kendisini aklamanın bir aracına dönüşmemelidir" ifadelerini kullandı.

HRANT DİNK İÇİN SAYGI DURUŞU 
Tanığın sorgulamasının ardından dinlenen sanıklar, pankartı kimin hazırladığı ve hangi mesajı vermek istediğine ilişkin soruları yanıtlamayı reddettiklerini söyledi. Kürdistan'da süren savaş, kullanılan kimyasal silahlar, devrimci ve yurtseverlere yönelik tutuklama saldırılarına değinen antifaşistler, savunmalarında 15 yıl önce katledilen Ermeni gazeteci Hrant Dink'i andı. Dink'in katleden tetikçinin gözaltına alındıktan sonra polislerle Türk bayraklı fotoğraflar çektirdiğini hatırlatan antifaşistler, duruşma salonunda Hrant Dink için bir dakikalık saygı duruşu yaptı.

İfade işlemleri sırasında polislerin "yukarıdan baskı" yapıldığını söylediğini hatırlatan antifaşistler, "İsviçre devleti Türkiye'ye birilerini yargıladık demek için bu dört kişiyi seçti" dedi. Savunma yapan ilk antifaşistin ardından diğerlerinin sözünü sık sık kesen mahkeme başkanı, duruşmayı belirsiz bir tarihe erteledi.