12 Mayıs 2024 Pazar

Eğitim Sen'den yarıyıl raporu

Eğitim Sen Genel Başkanı Kurul,  2021-2022 Eğitim Öğretim Yılı 1. Yarıyılında Eğitimin Durumu raporunu açıkladı, mücadeleye devam edeceklerini kaydetti. 

Eğitim-Sen Genel Merkezi, 2021-2022 Eğitim Öğretim Yılı 1. Yarıyılında Eğitimin Durumu hakkında hazırlanan raporu genel merkezde düzenlenen basın toplantısıyla açıkladı. Eğitim Senel Genel Başkanı Nejla Kurul'un açıkladığı raporda yaşanan çok sayıda ihlal yer aldı. 

Türkiye'de eğitim sisteminin uzun süredir ciddi sorunlarla karşı karşıya bırakıldığını söyleyen Kurul, eğitimn en temel sorunlarına yönelik çözümsüzlük politikalarının 2021-2022 eğitim öğretim yılının ilk yarısında yapılan düzenlemeler ve fiili uygulamalaral sürdürüldüğünü kaydetti. Kurul, "Siyasi iktidarın eğitim alanında, uzun süredir kendi siyasal-ideolojik hedefleri doğrultusunda attığı adımlar, çeşitli vakıf ve derneklerle işbirliği halinde hayata geçirilen 'piyasacı' ve 'dini eğitim' merkezli uygulamalar başta öğrenciler olmak üzere öğretmenler, eğitim emekçileri ve velileri doğrudan etkilemektedir" dedi. 

Eğitimde yaşanan ve yapısal hale gelen sorunların ne kadar görmezden gelinmeye çalışılsa da eğitim sorununun, ekonomiden sonra halkın en öncelikli gündemi olmayı sürdürdüğünü kaydeden Kurul, "Çocuklar eğitim hakkından eşit koşullarda yararlanamamakta, çocuk yaşta evlenmenin önüen geçen adımlar atılmamaktadır. Yoksul, emekçi ailelerin çocukları başta olmak üzere kız çocukları ve kırsal kesimde yaşayan çocuklar açısından eğitime erişim konusunda ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Bölgesel, cinsel, sınıfsal vb. Eşitsizlikler,anadildinde eğitim gibi en temel sorunlar iktidarın çözmekbir yana daha da derinleştirdiği sorunlar olarak varlığını sürdümektedir" ifadelerini kullandı. 

Eğitim sisteminin toplumsal cinsiyet eşitliğniden oldukça uzakta ve giderek dinsel içerik kazanan egemen ideolojinin yoğun baskısı ve denedimi altında olduğunun altını çizen  Kurul, ülkedeki etnik, dilsel, kültürel çeşitlilik ve inanç çeşitliliğinin eğitim programlarında ve ders kitaplarında neredeyse hiç yansıtılmadığını vurguladı. 

YÜZ YÜZE EĞİTİME GEÇİŞ SÜRECİNDE GEREKLİ ÖNLEMLER ALINMADI
6 Eylül 2021'de okulların açılması ve yüz yüze eğitime başlanmasının öncesi ve sonrasında Covid-19 salgının etkilerinin en aza indirilmesi için gerekli önlemler alınmadığını anımsatan Kurul, yaptıkları tüm uyarıların da görmezden gelindiğinin altını çizdi. 

TÜRKİYE'DE ÇOCUKLAR VE HAKLARI AÇIK  TEHDİT ALTINDA
Türkiye'de eğitim ve sağlık sisteminden kadın politikalarına kadar her alanda çocukların yararının değil, kendi çıkarlarını düşünen mevcut sistemin çocukların sahip olduğu heyecan, merak ve yaratıcılıktan açıkca korkduğunu vurguladı. Kurul, bu nedenle toplumsal yaşamdan dışlanarak aile içine hapsedilen kadın ve çocuklara yönelik olduğu gibi özeleğitim alanındaki çocukların da sık sık ayrımcı ve dışlayıcı uygulamalarla karşı karşıya bırakıldığını dile getirdi. 

Türkiye'de eğitim sisteminin müfredat, ders kitapları ve uygulama alanları itibarıyla çocukların etnik köken, dil, din ve inanç ayrımcılığıyla karşı karşıya olduğuna dikkat çeken Kurul, özellikle farklı kimlik ve inanç kökenine sahip çocuklara, özellikle Suriyeli çocuklara yönelik ayrımcı uygulamalrın arttığını söyledi. 

Eğitimde 4+4+4 uygulamalarının çocukların eğitimden uzaklaşmasına ve işçi olarak yaşama sürüklendiğini kaydeden Kurul, "Çalışan çocukların bir bölümü tarım sektöründe ucuz iş gücü, bir bölümü de üretsiz ailesi işçisi olmaktadır. Kız çocukları da benzer nedenlerle eğitim öğretimden uzaklaşarak iş gücüne kayıt dışı olarak katılmaktadır .ayrıca anadilinde eğitim alamayan öğrencilerin okulda başarısız olarak eğitim dışına itilmeleri de okulu erken yaşta terk etmelerine neden olmaktadır. Artan yoksulluk ve işsizlik nedeniyle aileleriyle birlikte göç etmek zorunda kalan çocuklar göç ettikleri şehirlerde çocuk işçi olarak çalışmak zorunda bırakılmaktadır."

MEB VE YATIRIM BÜTÇESİ ZORUNLU İHTİYAÇLARI KARŞILAMAKTAN UZAKTIR
2022 eğitim bütçesinin, eğitim sisteminin öğrencilerin, eğitim ve bilim emekçilerinin yaşadığı sorunlara çözüm üretmekten uzak bir yaklaşımla hazırlandığını söyleyen Kurul, ülkenin içinde bulunduğu salgın koşullarını dikkate almayan, okullarda, üniversitelerde ve diğer eğitim kurumlarında yaşanan eşitsizlikleri ve en temel ihtiyaçları görmezden gelen ve sadece zorunlu harcamaların dikkate alındığı bir bütçe olduğunu belirtti. 

MEB OKULLAŞMA POLİTAKASINI SİYASİ HEDEFLERE GÖRE BELİRLİYOR
"MEB'in mesleki eğitim ve imam hatip liseli temelli olarak düzenlenen okullaşma politikası,öğrencilerin çoğunluğunun b uokullara gideceği veya gitmesi gerektiği ön kabulü üzerinden şekillendirilmektedir" diyen Kurul, böylece bir taraftan sermayenin ihtiyaç duyduğu öğrencilerin ara elaman ve ucuz iş gücü olarak görenpolitikaların yaşama geçirildiğini, diğer taraftan da imama hatipleştirme politikaları üzerinden eğitimin dinselleştirilmesi ve siyasi iktidarın politik kitletabanının genişletilmesi yönünde adımlar atılmasının hedeflendiğini ifade etti. 

ÖZEL EĞİTİME DESTEK VERİLİYOR, KAMUSAL EĞİTİM POLİTİKALARI BENİMSENMİYOR
Eğitimde 4+4+4 dayatmasının sonrasında yıllar içinde devlet okullarının sayısının belirgin bir şekilde azalırken her fırsatta kamu kaynaklı ile desteklenen, çeşitli muafiyet ve istisnalarla açılması teşvik edieln özel ilkokul ve ortaokul sayılarındaki artışın sürdüğüne dikkat çeken Kurul, 4+4+4 uygulamasının başlamasıyla devlete ait ilkokul sayısının 5 bin 650'ye düştüğünü, aynı dönemde devlet okullarına giden öğrenci sayısındaki azalışın ilkokulda 367 bin 450 ortaokulda ise 189 bin 723 olduğunu açıkladı. 

2021-2022 eğitim öğretim yılı sonu itibarıyla 14 bin özel eğitim kurumu bulunduğunu kaydeden Kurul, özel okulların devlet okullarına oranının bugün yüzde 20'yi aştığını söyledi. 

EĞİTİMDE DİYANET-DİNİ VAKIF VE DERNEKLERİN KUŞATMASI SÜRÜYOR
MEB'in merkezi olarak Diyanet İşleri Başkanlığı, yerellerde ise il müftülükleri başta olmak üzere büyük çoğunluğunu dini cemaatlerin uzantısı olan kim vakıf ve derneklerle çeşitli kounlarda imzalığı iş birliği protokolleri, okulların dini grupların temel faaliyet alanları haline getirilmesine neden olduğunu belirten Kurul, "Bu uygulamayla, dini vakıf ve derneklerin devlet okullarında başta 'değerler eğitimi' olmak üzer etamamın ayakını dini içerikli çeşitli konularda ders ve seminer verebilmesi, kendi yayınlarını dağıtabilmesi, pedagojik olarak sakıncalı olmasına rağmen çocuklara camilere yönlendirmesi vb gibi faaliyetlerin yolu açılmıştır. Geçmişte yapılan yanlış adımlar sürdürülmekte, dini cemaatler eğitim sistemin edahil edilerek 'paralel' eğitim uygulamaları hayata geçirilmelidir" diye konuştu. 

MİLLİ EĞİTİM ŞURASI ÇOCUKLARIN SAĞLIKLI GELİŞİMİNE AYKIRI KARARLAR ALDI
Pedagoji bilimine aykırı olan, çocukların fiziksel ve zihinsel gelişimi üzerinde telafisi mümkün olmayan zararlara yol olacak 20. Milli Şurası'nda kabul edilen Okul Öncesi İhtisas Komisyonu'nda kabul edilmeyen okul öncesinde eğitimedini eğitimin eklenmesi yönünde tavsiye kararına işaret eden Kurul, bunun onaylanmasını ve kabul edilmesinin mümkün olmadığının altını çizdi. 

MEB, EĞİTİM SİSTEMİNİ PROTOKOLLERLE YÖNETİYOR
Kurul, " MEB'in asli görevleri,  tıpkı bir hizmetin taşerona devredilmesi gibi, çeşitli cemaatlere bağlı vakıf ve derneklere devredilmektedir. Gerek dini vakıf ve derneklerle, gerekse işveren örgütleriyle imzalanan 'iş birliği protokolleri' ile eğitimde piyasalaştırma ve dinselletirme uygulamaları içi içe gemçiş şekilde hayata geçirilmektedir. Sendikamızın açtığı davalar sonucunda MEB'in TÜGVA ve Hayrat Vakfı ile yaptığı protokeller yargı kararıyla iptal edilmiştir. Ancak dini vakıf ve derneklerle imzalanan prtokollere yargı kararlarına rağmen ısrarla devam edilmesi hukuk tanımazlığını geldi noktayı göstermektedir" dedi. 

KANUN EĞİTİM EMEKÇİLERİNİN HAKALRINI VE TALEPLERİNİ İÇERMİYOR
MEB'in bugüne kadar eğitim sisteminde yaşanan her sorunda olduğu gibi eğitim emekçilerinin ekonomik, sosyal, mesleki ve özlük sorunlarına tamamen piyasacı ve rekabetci bir mantıkla yaklaştığını kaydeden Kurul, önümüzdeki günlerde Meclis Kurulu'na getirilen tasarıyı hatırlattı. Kurul, "Yapılan düzenleme bir meslek kanunu niteliği taşımıyor" vurgusu yaptı.

HUKUKSUZ KHK İHRAÇLARI SORUNU HALA ÇÖZÜLMEDİ
Hakkında suça bulaştığı iddia edilen kamu görevlileri ile ilgili tüm hukuki işlemlerin, kendisini mahkemelerin yerine koyan OHAL Komisyonu tarafından değil mevcut hukuk sistemi içinde yer alan mahkemeler aracılığıyla yürütülmesi gerektiğinin altını çizen Kurul, "Türkiye'nin hukuk sistemi içinde mevzuatça belirlenmiş bir yargı mercii olmayan OHAL Komisyonu derhal lağvedilmeli, haklarında herhangi bir yargı kararı bulunmayan hukuken suç olmayan gerekçelerle ihraç edilen tüm kamu görevlileri bütün haklarıyla birlikte derhal görevlerine iade edilmelidir" diye konuştu. 

EĞİTİMDE GÜVENCESİZ İSTİHDAM VE ATAMALARDA MÜLAKAT ISRARI SÜRÜYOR
Kurul, Türkiye'de mülakat sınavına dayalı tüm uygulamaların "siyasi kadrolaşma"nın önün açarak sayısız haksıtzlığa neden olduğunu, aldıkları puanlara bakılmaksızın iktidarın dünya görüşüne uygun olanlar sürekli başarılı olurken, iktidarın dünya görüşüne yakın olmayanların taraflı ve kasıtlı değerlendirmeler sonucunda elendiğinin altını çizdi. 

'MÜCADELEYİ KARARLILIKLA SÜRDÜRECEĞİZ'
Kurul, son olarak şunları söyledi: "Eğitim sisteminde yaşanan sorunların ülkedeki ekonomik, toplumsal ve siyasal alanda yaşanan gelişmelerden ayrı ve bağımsız olmadığı açıktır. Eğitim Sen, her geçen gün daha fazla piyasa ilişkileri içine çeklien okul öncesinden üniversiteye kadar bilimin ve laikliğin değil, milliyetçiliğin, ayrımcılığın ve inanç sömürüsünün referans alındığı bir eğitim sisteminde kamusal, bilimsel, demokratik, laik ve anadilinde eğitim hakkı için mücadelesini kesintisiz sürdürmeye kararlıdır."

Raporun tamamı için tıklayınız.