21 Mayıs 2024 Salı

Diyarbakır'da 'Hukukun gölgesinde hekim olmak' paneli düzenlendi

"Hukuk ihlallerinin gölgesinde hekim olmak" panelinde konuşan İzmir Baro Başkanı Özkan Yücel, hukukun araçsallaştırıldığını ve iktidarın faşizmi sürdürebilmenin bir aracı olarak hukuku kullandığını belirtti.

Diyarbakır Tabip Odası tarafından "Hukuk ihlallerinin gölgesinde hekim olmak" konulu panel düzenlendi. Diyarbakır Barosu Tahir Elçi Konferans Salonu'nda gerçekleştirilen panelin moderatörlüğünü Diyarbakır Tabip Odası Hekim Meclisi'nden Dr. Uğur Işık yaptı. Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konsey Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren, İzmir Baro Başkanı Özkan Yücel'in konuşmacı olarak katıldığı panelin açılış konuşmasını Diyarbakır Tabip Odası Başkanı Elif Turan yaptı.

Sunum yapan Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren, çözüm sürecinde demokratik kitle örgütlerinin öne çıktığını, çözüm sürecinin sona ermesiyle demokratik kitle örgütlerinin baskılandığını söyledi. Eren, "Nasıl baskılandı? Belli vakıf, dernekler, yayın organları kapatıldı. En temel haklar olan toplantı ve gösteriler yasaklanmaya başlandı. Sivil toplum da geçmişteki pozisyonunu koruma adına çalışmalar yürütmek istedi. Şunu gördük: Eğer siz eski motivasyonunuzla çalışmaya devam ediyorsanız biz buna müsaade etmeyiz gibi bir anlayış söz konusu oldu. Bu anlamda da kullandıkları argüman ne? Soruşturma tehdidi" dedi.

'YENİ KONSEPT KURUMLARI HEDEF GÖSTERMEDİR'
Türk Tabipler Birliği'nin "Savaş Bir Halk Sorunudur" bildirisine iktidarın bu çerçevede cevap verdiğini kaydeden Eren, "Bu şekilde hedefe koydular. Kapatmaya gidecek şekilde birçok tartışma yaşanmaya başlandı. Hak savunuculara daha öncede soruşturma tabi tutuluyordu ama son 4-5 yıl içindeki iktidarın bakış açısı yeni bir konsept anlayışıydı. Bu anlayış kurumları topyekun hedef göstermeydi" ifadelerini kullandı.

Eren'in ardından konuşan TTB Merkez Konsey Başkanı Şebnem Korur Fincancı, son 5-6 yılda hukuk alanında çok dramatik bir değişimin olduğunu hep beraber izlediklerini ifade ederek, "Hukuk bir araç olarak bu iktidarın elinde bambaşka bir boyuta evrildi" dedi.

'SİYASET YAPMAZSAK SAĞLIK OLMAZ'
Hukuk ile hekimliğin kesiştiğini dile getiren Fincancı, "Biz neden siyaset yaparız? Çünkü siyaset yapmazsak sağlık olmaz. Sağlığı mümkün kılabilmenin yolu siyasettir. Çünkü aslında bütüne yönelik, tıbbi uygulamalardan farklı değildir. Çünkü biz zor durumdakilerin avukatı olmak zorundayız. Zor durumdakilerin sesi olmazsak, zor durumda kalışlarına dair çözümler üretmezsek hekimlik yapmamış oluruz. Çünkü iyilik halini sağlamanın yolu onların sesini duymaktan geçiyor" diye konuştu. Zor durumda olanlarını sesini duyurmada azimli ve kararlı olmak gerektiğini kaydeden Fincancı, "İki dava açarak o kararımızdan vazgeçeceğimizi zannediyorlarsa elbette yanılıyorlar" dedi.

Sağlığın toplumsallaştırılması gerektiğini, ayrımcılıktan, egemenlik ilişkilerinden cinsiyetçilikten arındırılması gerektiğini ifade eden Fincancı, bu anlayışı savunan hekimlerin isimlerini sıralayarak, yüz yüze kaldıkları soruşturma ve davalara değinerek, "Türkiye'de çok daha büyük bir salgın var, demokrasisizlik salgını var, adaletsizlik salgını var. Dolayısıyla 20 yıl önceki halleri ile 20 sonraki hallerini karşılaştırmaya ihtiyacımız var. O yüzden bu adaletsizlikleri sonlandıracağımız, demokrasinin, barışın, iyiliğin ve insanlığın hakim olacağı bir Türkiye umuduyla bir arada yaşama çabamızı sürdüreceğimizi bir kez daha ifade edeyim" diye konuştu.

'HERKES SALDIRI ALTINDA'
Son olarak sunum yapan İzmir Baro Başkanı Özkan Yücel de, "Yalnız hekimler saldır altında değil, avukatlar saldırı altında, baro başkanları saldırı altında, sosyalistler, komünistler, muhalifler hepsi saldırı altında. Hepsi bir mekanizmanın ezici gücü ile karşı karşıya. Hak ihlali mi hukuk ihlali mi acaba? Belki soruyu buradan sormak lazım. Hak ihlali, hukuk ihlali bunun sonucunu oluşturur" dedi.

'HUKUK FAŞİZMİ SÜRDÜRMENİN ARACI OLARAK KULLANILIYOR'
Özgürlüklerin bir istisna haline gelmesi durumunda hukukun bir kıyma makinesine dönüşeceğini söyleyen Yücel, "İktidarın elinde bir silah haline dönüşür. O yüzden hak, hukuk ihlalleri, ülkede bir korku imparatorluğu yaratmanın aracı olarak kullanılıyor. Hukuk araçsallaştı. İktidar, hadi adını koyalım, hani öyle baskıcı yönetim, totaliter yönetim falan demeyelim, faşizmi sürdürebilmenin bir aracı olarak hukuku kullanılıyor bugün" ifadelerini kullandı.