19 Mayıs 2024 Pazar

DBB Eşbaşkanı Selçuk Mızraklı tahliye edilmedi

Yerine kayyum atandıktan sonra tutuklanan DBB Eşbaşkanı Selçuk Mızraklı ilk kez hakim karşısına çıktı. Mızraklı, hakkındaki iddiaların mesnetsiz olduğunu belirtti ve "Kürt yurttaşların iradesi hiçe sayılmıştır" dedi. Mızraklı'nın tutuklanmasına neden olan itirafçı ise çelişkili ifade verdi, avukatların sorularını yanıtlamadı.

Diyarbakır Büyükşehir Belediye (DBB) Eşbaşkanı Selçuk Mızraklı'nın, itirafçı Hicran Berna Ayverdi'nin ifadeleri doğrultusunda, 22 Ekim'de tutuklanıp hakkında "örgüt üyesi olmak" iddiasıyla 7 yıl 6 ay ile 15 yıl arasında değişen hapis istemiyle yargılandığı davanın ilk duruşması görüldü. 

Diyarbakır 9. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmayı DBP Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz, DTK Eş Başkanı Bedran Öztürk, HDK Eş Sözcüsü Gülistan Koçyiğit, HDP milletvekilleri ve Diyarbakır İl Örgütü, ESP İl yöneticileri, CHP Diyarbakır İl Başkanı Mehmet Sayın, KKP Genel Başkanı Sinan Çiftyürek, Emek Partisi MYK Üyesi Yusuf Karataş, Mardin Baro Başkanı Av. İsmail Elik, Saadet Partisi Milletvekili Cihangir İslam, Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu ile bazı kitle örgütü temsilcileri de yer aldı.

'KAYYUM REZALETİNİ PERDELEME ÇALIŞMASIDIR'
Mızraklı, yargılandığı duruşmaya tutuklu bulunduğu Kayseri Bünyan T2 Ceza İnfaz Kurumundan Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katılarak savunma yaptı.

Kendisine yönelik suçlamaları "mesnetsiz" olarak tanımlayan Mızraklı, "Kovuşturmanın neresi doğru? Bilgi ve belge yok. 700 km uzaktan savunma yapıyorum. Kayyum tehdidine karşı demokrasiye olan inancımızla seçimlere girdik. Bu kayyum rezaletini perdeleme çalışmasıdır. Kürt yurttaşların iradesi hiçe sayılmıştır" dedi. Davanın hukuki değil, siyasi olduğunu vurgulayan Mızraklı, iktidarın HDP'yi karalamak üzerinden politika yaptığını kaydetti.

'HAKİKAT ORTAYA ÇIKACAKTIR'
İtirafçının kendisine yönelik suçlamalara değinen Mızraklı, "Tereyağından kıl çeker gibi ameliyat yapılmış gibi anlatılıyor. İtirafçı benim aleyhime ifade verip serbest bırakılıyor. Gizli dosyanın bilgileri basına sızdırılmış. Acılan dava siyasidir. Hakikat ortaya çıkacaktır" şeklinde konuştu.

'SARMAŞIK DERNEĞİ BU KENTİN EN BÜYÜK NÜFUSLU AİLESİDİR'
Sarmaşık Derneğinde yoksullukla mücadele eden kitle örgütlerine rehberlik ettiklerini belirten Mızraklı, "İçişleri Bakanlığı tarafından denetlenmiş, takdir edilmiştir. Yoksullar rencide edilmeden yapılan bir kentli çalışmasıdır. Sarmaşık Derneği bu kentin en büyük nüfuslu ailesidir" diyerek, hukuksuz iddiaları reddetti.

İTİRAFÇI AVUKATLARIN SORULARINI YANITLAMADI
Duruşmaya SEGBİS sistemiyle görüntüsü karartılarak katılan itirafçı Hicran Berna Ayverdi, Mızraklı ile aynı hastanede çalıştıklarını söyledi. Mızraklı'nın "bir örgüt üyesini" ameliyat ettiği yönündeki iddiasını tekrarlayan Hicran Berna Ayverdi, "Kendisi yurtsever bir insan. DTK olsun, ameliyathanede olsun kendisi ideolojik olarak konuşurdu. Terör örgütü üyesi yoğun bakımdaydı. Mızraklı tarafından ameliyat edilmiş sabahında gönderilmişti" iddiasında bulundu. İtirafçı Hicran Ayverdi, avukatların sorularını yanıtlamak istemedi.

TANIK DR. ANAÇ: KAYIT DIŞI HASTA ALMAK MÜMKÜN DEĞİL
Mızraklı ile aynı dönemde hastanede çalışan doktorlar da tanık sıfatı ile ifade verdi. 

Anestezi Uzmanı Uzman Dr. Ahmet Anaç, Mızraklı ile 10 yıl aynı hastanede birlikte çalıştıklarını, hastanın kayıt altına alınmadan hastaneye kabul edilmesinin mümkün olmadığını söyledi. Ameliyata hazırlık yapılmadan, bizzat kendisinin kontrolünden geçmeden hastanın ameliyata alınmayacağını anlatan Anaç, "Kayıt dışı hastanın alınması mümkün değil. Hastane giriş şekli ya acil ya poliklinikten yapılır. Prosedürü atlamak mümkün değil. Bunu 20 kişi ayarlayarak yapmak lazım. Bu mümkün değil. Bir sivilce işlemi dahi kayıtsız alınamaz" dedi.

'BAĞIRSAK AMELİYATI OLAN BİRİNİN TABURCU OLMASI İMKANSIZ'
Doktor Anaç, Mızraklı'nın yaptığı iddia edilen ameliyat türünün riskine dikkat çekti. Bağırsak düğümlemesinin ciddi bir vaka olduğunu hatırlatan Anaç, "Böyle bir hastanın sabah çıkıp gitmesi ölmesi demektir. Böyle ağır bir ameliyat geçirmiş birisi de sabah taburcu edilemez. Taburcu edilirse derhal ölür" diye anlattı. Anaç, ayrıca Mızraklı'nın gece nöbetine kalmadığını da söyledi.

'MIZRAKLI GECE NÖBETE KALMADI
Hicran Berna Ayverdi'yi 2000'li yıllardan itibaren tanıdığını anlatan sağlık çalışanı, "Ben hastanede part-time çalışıyordum. Tanıkla da çalıştım, ameliyathanede çalıştım. 2011-2012 arasıydı. Selçuk beyi tanıyorum. Aynı ameliyathanede çalışıyorduk. Selçuk beyin gece nöbete kalmadığını biliyorum" dedi.

BARO BAŞKANI AYDIN: İFADE DÜZMECE
Tanık ifadelerinin ardından Mızraklı'nın avukatları savunma yaptı. 

Diyarbakır Baro Başkanı Cihan Aydın, bunun bir ceza davası olmadığını, kayyum politikasını meşrulaştırma amacı olan bir dava olduğunu vurguladı. Aydın, şunları söyledi: "Bu yöntem seçilen belediye başkanlarına yönelik bir alışkanlık haline gelmiş durumda. Tanık yasaya aykırı dinlenmiş. Tanığın beyanlarını test etmemiz lazım. Usul hatası var. Sadece çıplak bir ifade var. Dosya gizliyken hükümet medyası çarşaf çarşaf haber girdi. Tanık yasaya aykırı bir şekilde 12 gün Diyarbakır'da kalmış. Mahkeme tutanağı yok, hastane raporu yok. Bu ifade düzmece. Bunun dikkate alınmaması lazım. Maddi manevi koşulları yok. Müvekkilimiz tahliye edilmeli."

AVUKAT EMİN AKTAR: MIZRAKLI TAHLİYE EDİLMELİ
Avukat Mehmet Emin Aktar, soruşturma dosyasının müdafilere kapatıldığını söyledi. Ayverdi'nin, Mızraklı hakkında ifade verdiği sırada yapılan usulsüzlüklere dikkat çeken Aktar, "İfadeyi alan cumhuriyet savcısı kendi sicil numarasını unutmuş. Katip kim? Ne imza var ne sicil numarası" dedi. Mızraklı yoksullara yardım için kurulan, KHK ile kapatılan Sarmaşık Derneği yöneticiliği yaptığı için de suçlanıyordu. Sarmaşık Derneği'nin bu kentin yaptığı en güzel iş olduğunu söyleyen Aktar, "Keşke bütün işlerimizi öyle yapmış olsaydık" diye konuştu. Diyarbakır'ın üçte ikisinin Mızraklı'ya oy verdiğini hatırlatan Aktar, Mızraklı'nın tahliyesini istedi.

'İTİRAFÇININ İFADELERİ ÇELİŞKİLİ'
Avukat Zülal Erdoğan, Ayverdi'nin müvekkili ile ilgili verdiği ifadedeki çelişkiye dikkat çekti.

Sigorta kayıtlarında Hicran Berna Ayverdi'nin 2011-2012 tarihleri arasında çalışmış olarak göründüğünü ifade eden Erdoğan, "Ancak kendisi 2012-2013 başında çalıştığını söylüyor. Teşhis de bile çelişkiler var. 'Ben teslim olduğum günden bu güne ifade verdim' diyor. Bir ifadesinde 'Ben örgüt mensubu ile konuştum' derken, bir diğer ifadesinde ise 'Ben bunu Mustafa Fidan'dan duydum' diyor" diyerek, itirafçının ifadeleri arasında çelişkilere dikkat çekti.

Şahsın gözaltına alınmasının hukuka aykırı olduğunu söyleyen Erdoğan, "Dava dosyası hukuka aykırı bir şekilde hazırlanmıştır. Soruşturma savcısı hukuka aykırı hareket etmiştir" dedi. İddia edilen hususların delillerle desteklenmediğini ifade eden Erdoğan, "Delillere dayanacak şekilde işlemlerin yapılmasını istiyoruz" diyerek Mızraklı'nın tahliye edilmesini istedi.

Mahkeme heyeti, Mızraklı'nın tutukluluk halinin devamına karar vererek duruşmayı 10 Şubat 2020'ye erteledi. 

KOÇYİĞİT: SİYASİ KUMPASLARA KARŞI MÜCADELEMİZİ YÜKSELTECEĞİZ
Duruşmanın ardından adliye önünde açıklama yapıldı. Burada konuşan HDK Eş Sözcüsü Gülistan Koçyiğit, Mızraklı'nın tutuklanmasının hukuksuz olduğunu belirtti ve ekledi:  "Mızraklı'nın yolsuzluk, hukuksuzluk yaptığına dair tek bir belge yok. Katıldığı eylem ve etkinlikleri kopyala yapıştır dosyaya koymuşlar. Bir yalancı tanığın ifadesiyle içeride tutuluyor. AKP-MHP faşizmi Türkiye'de anayasayı ortadan kaldırma adımları atabilir ama biz anayasal demokraside ısrar edeceğiz. İçeride bir iddianame mahkeme yok tiyatroya şahit olduk. Siyasi kumpaslar karşısında mücadelemizi yükselteceğiz" dedi.