25 Nisan 2025 Cuma

Cumartesi Anneleri Rıdvan Karakoç için bir araya geldi

Bu hafta 1038. kez Galatasaray Meydanında buluşan Cumartesi Anneleri, Rıdvan Karakoç dosyasını yeniden kamuoyuyla paylaştı. Rıdvan Karakoç'un avukatı Keskin, 1990'lı yıllarda gözaltında kaybetme suçunu işleyen zihniyetin bugün Kürt belediyelerine kayyum atadığını kaydetti. 

Gözaltında kaybedilen sevdiklerinin akıbetinin açıklanması ve faillerin yargılanması talebiyle Cumartesi Anneleri bir kez daha Galatasaray Meydanında bir araya geldi. Gözaltında kaybedilenlerle buluşma ve hafıza mekanı Galatasaray Meydanında 1038. kez buluşan kayıp yakınları Rıdvan Karakoç dosyasını işledi.

Gözaltında kaybedilenlerin avukatı olan İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin, insanların gözaltında kaybedildiği, kontrgerilla cinayetlerinin işlendiği, köylerin yakıldığı 1990'lı yılları hatırlattı. Rıdvan Karakoç ile son yaptığı telefon görüşmesini söyle hatırlattı: "Bir gün telefonla aradı ve dedi ki; takip ediliyorum. Sana bir vekalet göndereyim. Her gün seni arayacağım eğer bir gün seni aramazsam bilin ki başıma bir şey geldi. Gerçekten de her gün aradı. Ama bir gün telefon gelmedi. Birkaç gün bekledim. Ailesi de haber alamıyordu. Maalesef Rıdvan gözaltında kaybedildi. Rıdvan'ın işkence edilerek öldürülmüş bedeni kimsesizler mezarlığında bulundu."

KESKİN: AYNI ZİHNİYET BUGÜN KAYYUM ATIYOR
Rıdvan Karakoç'u ve diğer kayıpları kaybeden, katleden zihniyetin Cumhuriyet öncesinden bu yana bu topraklarda hakim olduğunun altını çizen Keskin, "Bu zihniyet bugün de Van Büyükşehir Belediyesine kayyum atadı. Biz yıllarca Rıdvan'ın dosyasında hukuken bir şeyler yapabilmek istedik. Diğer kayıp dosyalarında olduğu gibi delilleri toplamaya çalıştıktan sonra savcılarla görüştük. Hatta bir savcı benim elimden bir şey gelmiyor diye itirafta da bulundu. Çünkü bu bir devlet politikası. Türkiye Cumhuriyeti devleti zorla kaybetmeyi bir devlet politikası haline getirdi. Maalesef coğrafyamız mezarsız ölüler coğrafyasıdır. Bu ailelere çektirdikleri acıların hesabı nasıl ödenecek. Biz insan hakları savunucuları cumartesi insanları olarak bu mücadeleye devam ediyorsak onların yüzü suyu hürmetinedir. Onların verdiği mücadele sayesindedir" dedi.

KARAKOÇ: 30 YILDIR KİMSE BİZİ DUYMUYOR
Rıdvan ve tüm kayıplar için adalet mücadelesi yürüten ağabey Hasan Karakoç, "1994 yılında evimize baskın yapıldı. Ve abimi almak için gelmişlerdi. O gece abim tesadüfen evde yoktu. O gece abimin yerine beni aldılar. 14 gün Gayrettepe siyasi şubede işkencede gözaltında kaldım. Abim hakkında tutuklama kararı çıkarmışlardı. O günden sonra abim eve gelmedi. Daha sonra abimi bir yerde yakalamış gözaltına almışlardı. Ve insanlık dışı işkencelerden geçirip katledip cesedini kaybetmek istemişlerdi. Kaybedilmeden önce sürekli evimize baskınlar yapılıyordu. İş yerlerimize baskınlar yapılıyordu. Kapının önünde halı yıkayan aileme tehditler savuruyorlardı. Beni aldıklarında Rıdvan'ı buraya getirin yoksa sizin evinizi havaya uçurabiliriz hiçbir şekilde bizim yaptığımızı ispat edemezsiniz dediler. Evi didik didik aradılar hiçbir şey bulamadılar. Ardından çıkıp gittiler ama tehditleri hiç bitmedi. Daha sonra abim gözaltında kaybedikten sonra hiçbir yerde ne bizi rahatsız ettiler ne aradılar ne de evimize işimize baskınlar yaptılar. Abimi kaybettiler daha sonra bizimle abimle olan davaları bitmiş oldu. Eğer abimi mahkemeye çıkarsalar ve bir ceza verselerdi, hukuki bir süreç işleseydi, belki bunu anlayabilirdik. Ama haydutça, katilce, insanlık dışı bir yöntemle onu işkenceyle katlettiler. Annem bu acıya dayanamadı, birçok kayıp yakını gibi o da evladına hasret hayata veda etti. Otuz yıldır buradayız, feryat ediyoruz. Ama kimse bizi duymuyor" dedi.

YOLERİ: TÜM KAYIPLARIMIZ İÇİN ADALET İSTİYORUZ
Bu haftanın basın metnini okuyan gözaltında kayıpların avukatlarından Gülseren Yoleri, ayıp yakınları olarak, kayıpların nerede olduğunu bilmek, devletin, gözaltında kaybetmelerdeki rolünü kabul etmesini sağlamak ve bu suçların kimler tarafından, neden ve nasıl  işlendiğini tüm gerçekliğiyle öğrenmek için mücadele ettiklerini hatırlattı. 1038 haftadır bunun için mücadele ettiklerini söyleyen Yoleri, "1038. haftamızda bir kez daha yargı makamlarına sesleniyoruz: Yargı organları, yaşam hakkını ihlal eden faillerin cezasız kalmasına yol açacak tutumlardan kaçınmak zorundadır. Rıdvan Karakoç'un başına gelenleri açığa çıkarma ve suçluların yargılanmasını sağlama görevinizi yerine getirin. Kaç yıl geçerse geçsin; Rıdvan Karakoç için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz" dedi.

NE OLMUŞTU?
34 yaşındaki Rıdvan Karakoç, İstanbul'da yaşıyor ve Kürt siyasi partileri ile kültür -sanat kurumlarında çalışmalar yürütüyordu. 1994 yılında gözaltına alınan bir kişinin emniyette verdiği ifade nedeniyle hakkında yakalama kararı çıkarıldı. Rıdvan'ı arayan polisler, ailesinin evini gözetim altında tutuyor, zaman zaman da eve baskınlar  düzenleyerek "Rıdvan'ı bize getirin; getirmezseniz gördüğümüz yerde öldürürüz" diyerek aileyi tehdit ediyordu.

Eve gelemeyen Rıdvan, 15 Şubat 1995 tarihine kadar ailesi ve avukatı Eren Keskin ile düzenli haberleşti. Ancak bu tarihten sonra Rıdvan ile bağlantı tamamen kesildi. Evdeki polis ablukası kaldırıldı ve baskınlar sona erdi. Rıdvan'dan bir daha haber alınamadı. Karakoç Ailesi, evlatlarından haber alabilmek için tüm yetkili mercilere başvurdu ancak sonuç alamadı. Gözaltına alındığı inkâr edilen Rıdvan için devletin tüm kurumları "Bizde yok" cevabını verdi.

Tam 110 gün süren ısrarlı bir arayışın ardından, Rıdvan Karakoç'un  işkence izleri taşıyan bedeni Altınşehir Kimsesizler Mezarlığı'nda bulundu. Ailesi her yerde Rıdvan'ı ararken, onun cansız bedeninin savcılık dâhil tüm resmi kurumlardan geçtiği, günlerce Adli Tıp Kurumu'nda bekletildiği ve emniyette parmak izi olmasına rağmen "kimliği meçhul kişi" olarak defnedildiği açığa çıktı. Beykoz Cumhuriyet Savcılığı tarafından  yürütülen soruşturmada rutin yazışmalar dışında 30 yıldır hiç bir işlem yapılmadı. Soruşturma makamları, suçun faillerini belirlemek ve cezalandırılmak için harekete geçmedi; deliller toplanmadı ve dosya zamanaşımına terk edildi.