27 Nisan 2024 Cumartesi

Cumartesi Anneleri: Gözaltında kaybedilen çocukları, kayıplarımızı istiyoruz

Tek resmi çocuk bayramının olduğu ülke olan Türkiye'de en az 25 çocuk gözaltında kaybedildi ya da katledildi. Cumartesi Anneleri, 23 Nisan öncesinde devletin korumayıp, katlettiği çocukları hatırlattı ve bir kez daha sordu: "Bu çocukları kim kaybetti? Bu vahşi uygulamaları kim gerçekleştirdi?"

Cumartesi Anneleri, 786. haftalarında 3 yaşındaki Dilek Serin, 12 yaşındaki Davut Altunkaynak, 13 yaşındaki Seyhan Doğan, 12 yaşındaki İlyas Diril, 13 yaşındaki Münir Sarıtaş, 14 yaşındaki Metin Budak, 15 yaşındaki Servet İpek ve Çayan Çiçek'in de aralarında gözaltında kaybedilen 25 çocuk için açıklama yaptı.

Sosyal medya hesapları üzerinden canlı olarak yapılan açıklamada konuşan gözaltında kaybedilen Hasan Ocak'ın kardeşi Maside Ocak, "23 Nisan Çocuk Bayramı"nın yaklaştığını hatırlatarak, 25 çocuğun gözaltında kaybedildiğini söyledi. Ocak, 23 Nisan dolasıyla gözaltında kaybedilen çocuklar gerçeğini bir kez daha hatırlattıklarını söyledi. 

Ardından Mardin Dargeçit'te kaybedilen 12 yaşındaki Davut Altunkaynak'ın kardeşi Ramazan Altınkaynak konuştu. "Önümüzdeki hafta 23 Nisan Nisan Ulusal Egemenlik Çocuk Bayramı. Çocuk bayramının olduğu tek ülkeyiz ancak hiç bir anlamı yok. Bizler gözaltında kaybediler için adalet sağlanana kadar mücadelemizi sürdüreceğiz" dedi. 

Haftanın açıklamasını gözaltında kaybedilen Hüseyin Taşkaya'nın kızı Serpil Taşkaya, okudu. 

"Salgın riskinin bizi kapattığı evlerimizi hakikat ve adalet talebimizin mekanı haline getiriyoruz" diyen Taşkaya, ölümcül hastalıkla mücadelede devletin insanlar arasında ayrımcılık yapmasının kabul edilemeyeceğini belirtti.

Kayıp yakınları ve hak savunucuları olarak bu mücadelenin insan hakları merkezli, eşitlikçi, adil ve şeffaf bir biçimde yürütülmesini istedi ve şöyle devam etti: "Unutulmasın ki; devletler yurttaşlarını hiçbir ayrım gözetmeden sağlık ve esenlik içinde yaşatmak için vardır. Bulaşıcı hastalık bakımından aynı risk altındaki insanlar arasında ayrım yapamazlar.

"Bir kez daha devleti yönetenlere sesleniyoruz: Yurttaşlar olarak koronavirüsün ölümcül etkilerinden korunmaya hakkımız var. Bu korumayı ayrımsız sağlamak sizin görevinizdir."

ÇOCUKLARIN KORUNMASI, GÜVENCE ALTINA ALINMASI DEVLETİN GÖREVİDİR'
23 Nisan dolayısıyla gözaltında kaybedilen çocukları hatırlatan Taşkaya, "Çünkü umudun, iyiliğin ve dayanışmanın düşmanı olan kayıtsızlığı aşmak, hatırlamakla mümkündür" dedi.

Türkiye'nin de taraf olduğu Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi ve Çocuk Koruma Kanunu'nun, çocukların yaşam hakkının korunmasının güvence altına alındığını anımsatan Taşkaya, "çocukların korunması, haklarının ve esenliklerinin güvence altına alınması devletlerin görevidir. Her çocuğun şiddete karşı korunmaya hakkı vardır" deyi vurguladı.

DEVLET KORUMADI, KAYBETTİ
Ancak, bu topraklarda onlarca çocuğun yaşam hakkının, devlet şiddetinin vardığı son nokta olan gözaltında kaybetme yöntemiyle ellerinden alındığını vurgulayan Taşkaya, bu çocukların nasıl alındıkları ve nasıl kaybedildikleri tanık ifadelerinde, savcılık iddianamelerinde, mahkeme tutanaklarında, AİHM kararlarında ve TBMM Raporu'nda yer almasına rağmen iç hukukta cezasızlık uygulandığını söyledi.

KATLEDİLEN ÇOCUKLAR
Taşkaya, kaybedilen çocukları hatırlattı: "Tunceli Mirik Mezrası'nda ailesiyle birlikte kaybedilen 3 yaşındaki Dilek Serin, Mardin Dargeçit'te kaybedilen 12 yaşındaki Davut Altunkaynak, 13 yaşındaki Seyhan Doğan, Şırnak Uludere'de kaybedilen 12 yaşındaki İlyas Diril, Hakkari Yüksekova'da kaybedilen 13 yaşındaki Münir Sarıtaş, Diyarbakır Lice'de kaybedilen 14 yaşındaki Metin Budak, 15 yaşındaki Servet İpek, 15 yaşındaki Çayan Çiçek ve kaybedilen 25 çocuğun gözaltına alındıkları reddedildi."

İsimlerini hatırlattığı çocukların akıbetinin devlet tarafından karanlıkta bırakıldığını ve faillerinin de cezasızlıkla korunduğunu ifade eden Taşkaya, şunları söyleid: "Kısacası gözaltında kaybedilen çocuklar için bugüne kadar adalete erişmek mümkün olmadı. Adalet arayışındaki ailelerin ve insan hakları savunucularının tüm başvurularına, tanıklara ve delillere rağmen, AİHM mahkumiyetlerine rağmen, hatta TBMM raporuna rağmen ilgili makamlar 'Bu çocukları biz kaybetmedik' cevabını verdi.

Taşkaya, çocukları şiddetten korumakla görevli adli ve siyasi makamlara seslendi: "Bizim iddialarımızı reddediyorsunuz, tanık beyanlarını, AİHM mahkumiyetlerini dikkate almıyorsunuz, TBMM Raporu'nu göz ardı ediyorsunuz. O zaman söyleyin; bu çocukları kim kaybetti? Bu vahşi uygulamaları kim gerçekleştirdi?"

'GALATASARAY'DAN VAZGEÇMEYECEĞİZ'
"Biz hakikat adına, adalet adına, vicdan adına bu soruları sormaya devam edeceğiz" diyen Taşkaya, gözaltında kaybedilen çocukları hatırlamaktan ve hatırlatmaktan, onlar için adalet istemekten vazgeçmeyeceklerini vurguladı. Taşkaya, 87 haftadır kayıp yakınlarına yasak olan Galatasaray Meydanı'ndan da vazgeçmeyeceklerini sözlerine ekledi.