19 Nisan 2024 Cuma

Cumartesi Anneleri: Fehmi Tosun dosyasındaki inkar ve cezasızlığa son verin

Cumartesi Anneleri, 25 yıl önce gözaltında kaybedilen Fehmi Tosun dosyasındaki inkar ve cezasızlığa son verilmesini istedi. 3 kuşaktır gözaltında kayıplara karşı mücadele eden Tosun ailesi, "Tek kayıp kalmayana kadar mücadelemizi sürdüreceğiz" diyerek, faillerin ve sorumluların yargılanmasını istedi.

Cumartesi Anneleri, 812. haftalarında 19 Ekim 1995 yılında gözaltına alınarak kaybedilen Fehmi Tosun'un akıbetini sordu ve sorumluların yargılanmasını istedi.

HANIM TOSUN: TEK BİR KAYIP KALMAYANA DEK MÜCADELE EDECEĞİZ
Korona nedeniyle sosyal medya üzeriden yapılan açıklamada ilk olarak Fehmi Tosun'un eşi Hanım Tosun konuştu. Ekim ayının kendisi için çok zor bir olduğunu vurgulayan Hanım Tosun, Lice katliamının da Ekim ayında olduğunu ve babasının katledildiğini hatırlattı. Sadece eşi Fehmi Tosun için değil, tüm kayıpların bulunması için mücadele ettiklerini söyleyen Tosun, "Vazgeçmedik, vazgeçmeyeceğiz. Tek bir kayıp kalmayana kadar, yetkililerden ve bu ülkeyi yönetenlerden hesap sormaya devam edeceğiz" dedi.

Hanım Tosun, tüm kayıpları ve birlikte mücadele ettikleri ancak şimdi aralarında olmayan kayıp yakınlarını da unutmayacaklarını söyledi. 

BESNA TOSUN: 3 KUŞAKTIR MÜCADELE EDİYORUZ
Besna Tosun, babasının gözaltında kaybedilişinin üzerinden 25 yıl geçtiğini hatırlattı ve ekledi: "Bu ülkede babam gibi yüzlerce insan devletin güvenlik güçleri tarafından gözaltına alındı, katledildi ve bedenleri kaybedildi. Devletin buradaki amacı sadece bizim yakınlarımıza zarar vermek, onları yok etmek değildi. Geride kalanlara, topluma, ülkenin diğer muhaliflerine zarar vermek, korkutmak ve sindirmekti. Bu, biz kayıp yakınları için psikolojik işkence ve şiddet. Biz bu işkenceye rağmen 25 yıldır hakikate ve adalet ulaşmak için umutla, dirençle mücadele ediyoruz."

Gözaltında kaybetme saldırısının ağır bir suç ihlali ve insanlığını onurunu hedef alan bir suç olduğunu vurgulayan Tosun, gözaltında kaybetme suçunu işleyenlerin devlet tarafından korunup kollandığını söyledi. Tosun, "Hiç kimse bizim bu suç karşısında susmamızı, kabul etmemiz, geçmişi yok sayarak hayatımıza devam etmemiz beklenemez. Devletin yıllardır süren inkar ve cezasızlık geleneğine karşı bizler de bir mücadele geleneğini sürdürüyoruz. 25 yıldır 3 kuşak hakikate ve adalete ulaşmak için mücadele ediyoruz" şeklinde konuştu.

İç hukuktan sonuç alamadıkları için dosyayı AİHM'e taşıdıklarını ve Türkiye'nin "yaşam hakkının ihlal etmek"ten mahkum edildiğini hatırlatan Tosun, buna rağmen dosyanın zamanaşımı ile kapatılmak istendiğini belirtti. Tosun, "Bu suç hala devam ediyor, failler hala yargılanmadı, korunuyor. Dolayısıyla biz bu dosya kapandı demeden kapanmayacak" dedi.

AVUKAT KESKİN: DOSYADA ÖNEMLİ DELİLLER VAR
Tosun ailesinin Avukat Eren Keskin, Tosun'un evinin önünden eşinin ve çocuklarının gözleri önünden kaçırıldığını hatırlattı. Keskin, Hanım Tosun'un hemen ilgili kurumlara başvuru yaptığını ancak yanıt alamadığını söyleyerek, iç hukukta sonuç alınamayacağı düşünüldüğü için AİHM'e başvuru yapıldığını ve AİHM'in aileye tazminat ödediğini söyledi. Türkiye'nin buna karşı yazdığı dilekçede üstü kapalı olsa da suçunu kabul ettiğini kayeden Keskin, şöyle devam etti: "Dosyada çok fazla delil var aslında. İtirafçıların ifadeleri var, bunlar alınmadı. Fehmi Tosun'u kaçıran aracın plakasının kime ait olduğunu öğrenmek istedik 'özel hayatın gizliliği' diyerek bilgi verilmedi."

Keskin, iç hukuk yolları tükense de yeniden "kovuşturmaya yer olmadığı" yönündeki kararın kaldırılması için başvuru yapmaya hazırlandıklarını da bildirdi.

Haftanın açıklamasını Gülistan Zeren yaptı. Fehmi Tosun'un gözaltında kaybedilişinin 25. yılında bir kez daha inkara ve cezasızlığa son verilmesi için yetkililere çağrı yapan Zeren, şunları söyledi: "Devlet, hakikatin karartılması ve adaletsizliğin normalleştirilmesi girişimlerine son versin. Fehmi Tosun dosyasında etkin bir soruşturma ve kovuşturma yaparak maddi gerçeği açığa çıkartacak, ceza adaletini sağlayacak adli ve siyasi iradeyi göstersin."

Zeren, Tosun ve tüm kayıpları aramaktan ve 113 haftadır kayıp yakınlarına kapalı olan, kayıplarla buluşma mekanı Galatasaray Meydanı'ndan vazgeçmeyeceklerini söyledi.

NE OLMUŞTU?
35 yaşındaki 5 çocuk babası Fehmi Tosun, Lice'nin Licok Köyünde yaşıyordu. Koruculuk yapmaya zorlama, operasyonlar,  gözaltılar, toplu işkenceler ve köylüleri göçe zorlama gibi pratiklerin  devreye sokulduğu  Lice ve köylerinde ağır bir baskı ortamı vardı. Fehmi Tosun da bu baskı ortamında tehdit edildi, gözaltına alındı, işkence gördü ve üç yılı aşkın bir süre hapiste kaldı. Hapisten çıkınca tehditlerin devam etmesi üzerine ailesiyle birlikte İstanbul'a taşındı.

19 Ekim 1995 sabahı kahvaltı sonrası Avcılar'daki evinden arkadaşı Hüseyin Aydemir ile birlikte çıktı. Akşam saatlerinde silahlı, telsizli, sivil giyimli üç kişi tarafından 34 UD 597 plakalı beyaz Renault araçla evinin önüne getirildi. Bu kişilerle evin bahçesine doğru ilerlerken kendisini gören eşi ve çocuklarına "Beni öldürecekler!" diye bağırdı. Onlar Fehmi'nin yanına koşunca zorla araca bindirilerek götürüldü. Olaya mahalleliler de tanık oldu.

Hemen Avcılar Karakolu'na giden Hanım Tosun, olanları anlattı. Eşini kaçıran aracın plakasını verdi ve duruma müdahale edilmesini istedi. Plakayı kontrol eden ve telefonla görüşmeler yapan polisler "Bizim yapacağımız bir şey yok" dedi.

Hanım Tosun ve İnsan Hakları Derneği yasal yollara başvurdu, olayı hükümetin ilgili birimlerine ve kamuoyunun gündemine taşıdı. Ancak Fehmi Tosun'un gözaltına alındığı kabul edilmedi ve kendisinden bir daha haber alınamadı.

İç hukuktan sonuç alınamayınca dava AİHM'e taşındı. 2003 yılında sonuçlanan davada hükümet AİHM'e verdiği savunmada "Hükümetimiz Fehmi Tosun'un kaybolması olayının meydana gelmesinden dolayı üzgündür. Bir kimsenin kaybolması olayı hakkındaki soruşturmanın eksik yapılmasının, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 2. maddesinin ihlalini oluşturduğu kabul edilmektedir." dedi ve yaşam hakkı ihlallerinde gerekli tüm önlemleri alıp, etkili soruşturmaların yürütülmesini zorunlu kılan talimatları vermeyi taahhüt etti.

Ancak bu güne kadar Fehmi Tosun dosyasında etkin bir soruşturma yapılmadı. Onu kaçıran otomobilin mevcut plakasının araştırılması talebi bile "özel hayatın gizliliği"  gerekçesi ile karşılanmadı. Zamanaşımından takipsizlik kararı verilen dosyalar kapatıldı. Takipsizlik kararlarına yapılan itirazlar reddedildi. Anayasa Mahkemesi'ne taşınan davadan da sonuç alınamadı.

2003 yılında AİHM'e verdiği savunmada Fehmi Tosun'un kaybolmasından üzüntü duyduğunu ve etkili soruşturma yapılmadığını kabul eden iktidar  şimdi ise BM'nin Fehmi Tosun'un kaybedilmesi ile ilgili sorduğu soruya onun yurtdışına çıktığı cevabını verdi. Üstelik yurtdışına çıkış zamanı olarak da Fehmi Tosun'un hapishanede bulunduğu bir tarihi verdi.