17 Mayıs 2024 Cuma

Covid-19 karşısında tuş olanlar silahlanma yarışında

SIPRI raporunda Türkiye'nin askeri harcamalarının 2010-2019 arasında yüzde 86 artarak 20,4 milyar dolara ulaştığı belirtiliyor. 2019 yılında dünyada en çok askeri harcama yapan ülkeler arasında 16‘ncı sırada yer alan Türkiye'nin askeri harcamaları 2018-2019 döneminde ise yüzde 5,8 artış gösteriyor.

Dünyamızı etkisi altına alan koronavirüs salgını, kapitalist emperyalist sistemin çürümüşlüğünü tartışmasız bir kez daha gözler önüne serdi. Tüm insanlığın daha iyi koşullarda yaşam sürmesi yerine, bir avuç asalak, toplumsal parazit kapitalistin kasasını doldurmak için kar odaklı, sömürüye dayanan üretim biçimi, uzun yıllara varan özelleştirme, esnek üretim, serbest piyasa, güvencesiz iş koşulları, örgütsüzleştirme vb. şeklinde vücut bulan neoliberal saldırılarla yüz milyonlarca işçi ve emekçiyi açlık ve yoksulluğun pençesine itti. İnsana dair her şey ve her alan, bu saldırılardan nasibini aldı. 

Sağlık alanı da bunlardan birisi olageldi. Özelleştirilen hastanelerden, yok edilen ulusal sağlık sigortalarına; önleyici önlemler yerine fonları kesilen bilimsel araştırmalara; sağlık için gerekli ürünler yerine, daha karlı olduğu için estetiğe, lazere, kremlere vb. akıtılan milyarlara... Tablo hep aynı oldu. Peki sonuç... Sonuç, bırakın eve kapatılmış dünya halklarını, koronavirüse karşı cephede savaşan sağlık çalışanlarına dahi virüs testi yapabilme kabiliyetinden mustarip, gerekli maske vb. gibi ekipmanları sağlayamayan iliklerine kadar kokuşmuş bir düzen.

PEKİ BU PARALAR NEREDE?
Hiç şüphesiz ki kapitalist üretim biçiminde elde edilen karların büyük bir çoğunluğu yine kapitalist patronların kasalarına akıyor. Bill Gateslerin, Jeff Bezosların, Trumpların, Sabancıların, Koçların, Cinerlerin, Erdoğanların kasaları şiştikçe, milyonlarca insan daha fazla açlığa, yoksulluğa, işsizliğe mahkum oluyor. Coğrafik olarak hangi kıtada ya da hangi ülkede olduğunuz fark etmiyor, ezenler ve ezilenler tüm dünyanın turnusolü oluveriyor.

Başka nerelere akıyor derseniz, işte silahlanma bu akıntının diğer yatağına denk geliyor. Rekabet, soygun sisteminin temel özelliklerinden biri olduğuna göre, kapitalistler düşmansız olamıyor, yapamıyor. Ne de olsa dünyanın yüzölçümü, nüfusu belli. Nereyse paylaşılmadık tek bir metrekare toprak, sömürüye maruz bırakılmamış tek bir kişi kalmamış. Bu durumda, kapitalist asalaklar birbirinin elindekine göz dikerken, hangi biçimde yönetilirse yönetilsin –ister burjuva demokrasisiyle, ister faşist diktatörlükle- sömürücü sınıfların devletleri sahipleri adına silahlanma yarışına girerler. Ve yarışın kendisi caydırıcılığı, tehdidi, gözdağını içerdiği gibi dünya savaşlarında ve son olarak Irak, Afganistan, Suriye'de olduğu gibi halkların üzerine ölüm olup yağarken, Kürdistan'da yürütülen sömürgeci savaşta kardeş halk katliamına dönüşebiliyor.  

SIPRI VERİLERİ NE DİYOR?
Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü (SIPRI) geçtiğimiz günlerde yeni bir yıllık rapor yayınlayarak, dünya çapında tek tek ülkeler bazında silahlanmanın ulaştığı düzeye ilişkin veriler sundu. SIPRI raporunda küresel çapta askeri harcamaların 1988'den bu yana reel olarak en yüksek yıllık toplam olan 2019'da 1,9 trilyon dolara (1,7 trilyon €) ulaştığı belirtilirken, bu rakamın, 2010'dan bu yana en büyük yıllık artış olan 2018'e göre %3,6'lık bir artışa işaret ettiğinin altı çiziliyor. ABD, bu toplam harcamanın %38'ine denk gelen 732 milyar dolarla ilk sırada yer aldı.  

Raporda silahlanmaya ayrılan bütçe açısından ABD'yi Çin takip ederken, Türkiye'nin de üyesi olduğu NATO'dan altı ülke (ABD, İngiltere, Fransa, Almanya, Kanada, İtalya) dünyada en fazla savunma bütçesi ayıran 15 ülke arasında yer almakta. Bu tabloda, ABD ve kimi diğer batılı emperyalistlerin Rusya'yı ve olası Çin gibi başka emperyalistleri tehdit olarak görmesi nedeniyle, 2014'te Galler'de yapılan NATO toplantısında üye ülkeler, Gayri Safi Yurtiçi Hasılanın (GSYH) %2'sini gelecek 10 yıl içerisinde silahlanmaya ayırması kararı alması durmakta. Almanya %10'luk bir artışla 49.3 milyar dolara ulaşırken, GSYH bazında en yüksek pay ayıran ülke oldu. 

1994 yılından beri sürekli askeri harcamalarını arttıran Çin'in bütçesi 2019'da dünya çapında askeri harcamaların %14'üne denk gelirken, bir önceki yıla göre %5 artarak 261 milyar dolar oldu. Rusya ise 65,1 milyar dolarla GSYH'nin %4'ünü askeri harcamalara ayırdı. Asya kıtasında Hindistan'ın askeri harcamaları da geçen yıl neredeyse %7 artarak 71.1 milyar dolara yükseldi. Komşu ülkeler Pakistan ve Çin'le olan rekabetin bu yükselişte ciddi payının olduğu belirtiliyor. 

Ortadoğu'da Yemen'le savaş halinde olan Suudi Arabistan 2019 yılında 61,9 milyar dolar harcayarak diğer bölge ülkelerinin önünde yer aldı. Güney Amerika devletleri 2019'da 53 milyar dolar silahlanmaya harcadı. Yalnızca Brezilya bu miktarın yarısına sahip oldu. Güneydoğu Asya ülkelerinin yaptığı bütçe harcaması toplam 41 milyar dolar civarındayken Afrika kıtasının tamamı 42 milyar dolar harcadı. 

TÜRKİYE'NİN DURUMU NE?
SIPRI raporunda Türkiye'nin askeri harcamalarının 2010-2019 arasında yüzde 86 artarak 20,4 milyar dolara ulaştığı belirtiliyor. 2019 yılında dünyada en çok askeri harcama yapan ülkeler arasında 16‘ncı sırada yer alan Türkiye'nin askeri harcamaları 2018-2019 döneminde ise yüzde 5,8 artış gösteriyor.

Tabi ki, tüm diğer ülkelerin olduğu gibi, raporda geçen Türkiye verileri de sadece resmi belgelere dayanmakta. Bunun dışında örneğin Cumhurbaşkanlığı örtülü ödeneğinden yapılan harcamalar ya da başka yollarla silahlanmaya; Rojava'da, Suriye'de konuşlandırılmış çeteler için yapılan harcamaların verileri bu raporlarda yer almamakta.

BİR BAŞKA TOPLUMSAL DÜZEN GEREKLİ
Sadece bu rakamların bile bize söylediği –he ne kadar SIPRI raporu söyle(ye)mese de- görünen köyün kılavuz gerektirmediği kadar açık bir başka gerçeklik var: O da kapitalizmin ne kadar kana doymaz, gereksiz, insanlık düşmanı bir sistem olduğudur. İşçi ve emekçilerin alınteri vergileri, tekrardan hizmet olarak onlara dönmesi gerekirken, ya batık bankaların kurtarılmasına, ya şirketlerin palazlanmasına ya da bir avuç kapitalistin çıkarı için sömürgeci savaşlarda kardeş kanı dökmek üzere silahlanmaya aktarılıyor. 

Tüm krizlerde olduğu gibi Covid-19 sürecinde ortaya çıkan krizin faturası da bugün görüldüğü üzere önümüzdeki dönemde de daha da baskıcı, faşist ve silahlanmaya dayalı politikalarla yine ezilenlerin omuzlarına yüklenmeye çalışılacağı gün gibi açık.