6 Mayıs 2024 Pazartesi

2018 yılı: Saray halkları savaş ve korku ile teslim almaya çalıştı

AKP/Saray iktidarı, 2018 yılını Efrin'in işgali ile açtı. İktidar, içeride ve dışarıda savaş politikasını tüm yıl boyunca sürdürdü. İşgale karşı çıkanlar hapsedildi. Erdoğan iktidarı, 2018 yılını yine savaş ve işgal tehditleri ile kapatıyor.
AKP/Saray iktidarı, 2018 yılını halklara karşı savaşla açtı ve tüm yıl boyunca da bu politikasını sürdürdü. Yılın ilk bakanlar kurulu ile MGK toplantısının gündemi Efrin'e yönelik işgal planı ile OHAL ve KHK'lar oldu. Toplantıdan OHAL'in bir kez daha uzatılması kararı çıktı. Böylece 15 Temmuz darbe girişimi gerekçe gösterilerek ilan edilen OHAL, 6. kez uzatılmış oldu.
 
Yılın ilk gününden itibaren Erdoğan, Efrin'i tehdit etti. Ardından da 20 Ocak'ta işgal saldırısı başladı. Önce Efrin'in köyleri, ilçeleri ardından da merkezi savaş uçakları ile bombalandı. Erdoğan iktidarı, halkı göçertmek için hastaneler dahil sivil yerleşim yerlerini hedef aldı, katliam yaptı. Kadınlar, çocuklar, yaşlılar, gençler, kendi topraklarında yaşamak istedikleri için katledildi.
 
 
Ancak bu saldırganlığa rağmen Efrin halkı, günlerce kent merkezinde kalarak direndi. Savunma güçleri, büyük kayıplar uğruna işgalci Türk ordusunu ve çetelerini durdurmaya çalıştı.
 
Bu direniş karşısında Erdoğan söylem değiştirmek zorunda kaldı. İşgal saldırısı başlarken "3 saat, 3 gün, bir hafta" süre biçen Erdoğan, bu kez "Takvim vermek benim kudretimde değil. Biz şu anda elimizden gelen gayretle devam ediyoruz" demeye başladı.
 
Türk askeri ve çeteler, günlerce süren hava saldırılarının ardından kente 18 Mart'ta girebildi.
 
 
"Mehter marşları" ile kenti işgal eden çeteler ve Türk askerlerin ilk yaptığı yağma oldu. Halkın bin bir emekle var ettiği her şey yağmalandı. Tıpkı DAİŞ'in Şengal'de ve işgal ettiği diğer yerlerde yaptığı gibi kadınlara tecavüz edildi, kaçırıldı. Halkın büyük bir kısmı, bu vahşetten canını kurtarmak için Şahba'ya sığındı.
 
MHP'nin aktif olarak desteklediği bu işgal saldırısına CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu da destek verdi. Ancak Kılıçdaroğlu'ndan işgalin sonunda "Efrin'in içine girilmesini doğru bulmuyoruz" açıklaması geldi.
 
İŞGAL KARŞITLARI TUTUKLANDI
 
 
AKP iktidarı dışarıda savaş politikasını sürdürürken, içeride de işgale karşı çıkanlara karşı tutuklama saldırısına girişti. Polis, işgal karşıtı eylemlere saldırdı.
 
Halkların Demokratik Kongresi (HDK), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Demokratik Toplum Kongresi (DTK), Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP), Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP), Birleşik Devrimci Parti, Yeşiller ve Sol ve Sosyalist Dayanışma Platformu (SODAP) imzasıyla 4 Şubat'ta yapılan açıklamanın ardından, işgal karşıtlarına yeni bir gözaltı ve tutuklama dalgası başlatıldı.
 
HDK Eş Sözcüsü Onur Hamzaoğlu, DBP Eşbaşkanı Mehmet Arslan, ESP Genel Başkan Yardımcısı Fadime Çelebi ve DTK Eşbaşkanı Leyla Güven'in de içinde olduğu siyasetçiler işgale karşı basın açıklaması yaptıkları için tutuklandı. Güven, hala hapiste rehin tutuluyor. Sosyal medya hesapları üzerinden de işgale karşı suç sayıldı. Yüzlerce kişi de bu gerekçeyle tutuklandı, soruşturmalık oldu.
 
SAVAŞIN GÖLGESİNDE SANDIKLAR KURULDU
 
Erdoğan, 2017 yılının 24 Ekim günü yaptığı açıklamada, erken seçimle ilgili soru soran bir gazeteciyi azarladı, ardından "Böyle bir gündemimiz yok" dedi. Ancak bu açıklamasından 6 ay sonra Nisan ayında, erken seçim tarihini açıklandı. Tarih 24 Haziran olarak belirlenirken, OHAL de 7. kez uzatıldı. Sandıklar OHAL koşulları altında kuruldu.
 
İktidar Efrin işgalinin yarattığı atmosferi seçim çalışmasının bir parçası yaptı. Bir yandan da MHP ile ittifak yapabilmenin yasal zeminini hazırlayan bir yasa hazırladı.
 
İktidar, muhalifler üzerindeki tutuklama ve gözaltı baskılarını da artırdı ve tüm planını bir kez daha HDP'yi baraj altında bırakmaya dönük kurdu. Erdoğan, her gün HDP'liler hakkında konuştu, yargıya sürekli talimat verdi.
 
AİHM'in rehin tutulan HDP'nin eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ile ilgili "serbest bırakılmalı" kararının ardından Erdoğan'dan da "AİHM kararını tanımayız. Biz işimizi bitiririz" açıklamasını yaptı. Erdoğan'ın "İşimizi bitiririz" açıklamasını talimat olarak gören Saray yargısı, Selahattin Demirtaş ve Sırrı Süreyye Önder hakkındaki hapis kararını onayladı. Önder, 6 Aralık günü Kandıra F Tipi Cezaevi'ne konuldu.
 
İktidar, dışarıda da savaşı sürdürdü. 11 Haziran'da Kandil bir kez daha savaş uçakları tarafından bombalandı.
 
İktidarın, halkları savaş ve korkuyla teslim alma politikasına rağmen, 24 Haziran'da HDP yine sandıktan çıkmayı başardı. HDP, yüzde 11,70 oranında oy aldı. AKP'nin oyları ise yüzde 42,56'da kaldı. MHP ile birlikte toplamda oy oranı yüzde 53,66 oldu.
 
24 Haziran günü cumhurbaşkanlığı seçimi de yapıldı. Erdoğan, MHP-AKP adayı olarak seçime girdi. HDP'nin cezaevinde rehin tutulan eski eş genel başkanı Demirtaş, halkların cumhurbaşkanı adayı oldu. Erdoğan, Demirtaş'ın aday olmasını engellemek istedi ancak başaramadı. İyi Parti'nin Genel Başkanı Meral Akşener, CHP adayı ise Muharrem İnce'ydi.
 
Sandıklarda sayım başlar başlamaz Saray medyası, Erdoğan'ın ilk turda cumhurbaşkanı seçildiğini duyurdu. Ancak, iktidarın hiç bir açıklaması, OHAL koşullarında yapılan seçimlerin üzerindeki gölgeyi kaldıramadı.
 
SURUÇ'TA BÜYÜK PROVOKASYON
 
 
İktidar seçim sürecinde provokasyonlar da yaptı. En büyük provokasyon Suruç'ta yaşandı. AKP milletvekili adayı İbrahim Halil Yıldız'ın yandaşları, halka saldırdı. Esvet Şenyaşar ile oğulları Celal ve Adil Şenyaşar hayatlarını kaybetti.
 
OHAL RESMİLEŞTİRİLDİ
 
AKP, 18 Temmuz'da OHAL'in kaldırıldığını açıkladı. Ancak hazırlanan bir yasa ile OHAL uygulamaları kalıcı hale getirildi. Söz konusu yasa ile valiler olağanüstü yetkiler ile donatıldı, 15 gün boyunca illere giriş çıkışı sınırlama yetkisi getirildi. Düzenlemeyle 24 saat olan gözaltı süresi, 48 saate çıkartıldı, toplu gözaltılarda gözaltı süresi 4 gün olarak belirlendi. Süre 12 güne kadar uzatılabilecek. Kamuda 140 bine yakın ihracın yaşandığı OHAL sürecinden sonra getirilen bu düzenlemeyle ihraçların da süreklileşmesinin önü açılacak.
 
CUMARTESİ ANNELERİ HEDEF ALINDI
 
 
İktidarın, 2018 yılında hedefindeki kesimlerden biri de Cumartesi anneleri oldu. Ailelerin Galatasaray'daki eylemleri, 700. haftada polis şiddeti ile engellendi. Polis şiddetine rağmen aileler, her cumartesi günü adalet arayışını sürdürdü.
 
ERDOĞAN DEDİĞİ BİR ÇOK ŞEYİN AKSİNİ YAPTI
 
Erdoğan, 2018 yılının 26 Eylül günü, o günlerde ev hapsinde olan Rahip Brunson'la ilgili bir soru üzerine, "Versinler papazı, alsınlar papazı" dedi. Ancak bu açıklamasından bir ay kadar sonra, Amerikalı rahip Brunson hakkındaki ev hapsi kararı kaldırıldı. Rahip Brunson, 12 Ekim'de Türkiye'den ayrıldı.
 
2018 yılına damgasını vuran bir başka olay ise Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın, Suudi Arabistan Başkonsolosluğu'nda vahşice öldürülmesi oldu. Kaşıkçı, 2 Ekim 2018'de başkonsolosluğa girdi ve bir daha da kendisinden haber alınamadı. Kaşıkçı'nın öldürüldüğü, cenazesinin bulunmaması için parçalara ayrıldığı ortaya çıktı. Cinayetin ardından başlatılan soruşturmada ise herhangi bir gelişme sağlanmadı.
 
MECLİS'İN İLK GÜNDEMİ SAVAŞ TEZKERESİ OLDU
 
 
Meclis, Ekim ayında savaş kararıyla açıldı. Sınır ötesi operasyon yetkisi tanıyan Cumhurbaşkanlığı tezkeresi, 20 Eylül'de Meclis'e sunuldu. Meclis'in ilk işi bu tezkereyi onaylamak oldu.
 
2018 yılını kapatırken, Erdoğan, bu kez Kuzey ve Doğu Suriye halklarını savaşla tehdit etti. Ardından da Maxmur ve Şengal'e hava saldırıları düzenledi. Maxmur'a yönelik saldırıda  aynı aileden 4 kadın, Şengal'e yönelik saldırıda ise 3 işçi yaşamını yitirdi.